Translation of "Gebouw" in Turkish

0.054 sec.

Examples of using "Gebouw" in a sentence and their turkish translations:

Een religieus gebouw,

bir ibadethaneye,

Kijk naar dat gebouw.

Şu binaya bakın.

Wat is dat gebouw?

O bina ne?

Tom ontwierp dit gebouw.

Bu binayı Tom tasarladı.

- Dit gebouw is van steen gemaakt.
- Dit gebouw is van steen.

Bu bina taştan yapılmıştır.

- Kijk eens naar dat hoge gebouw.
- Moet je dat hoge gebouw zien.

- Şu yüksek binaya bakın.
- Şu yüksek binaya bak.

- Dat witte gebouw is een ziekenhuis.
- Dat wit gebouw is een ziekenhuis.

O beyaz bina bir hastanedir.

Het oude gebouw werd afgebroken.

Eski bina yıkıldı.

Het gebouw staat in brand.

Bina yanıyor.

Een vreemdeling betrad het gebouw.

Binaya bir yabancı girdi.

Ik heb het gebouw gevonden.

Binayı buldum.

Een aardbeving verwoestte het gebouw.

Bir deprem binayı yıktı.

Wonen jullie in dit gebouw?

- Bu binada mı yaşıyorsun?
- Bu binada mı oturuyorsun?
- Bu binada mı ikamet ediyorsun?
- Bu binada mı ikamet ediyorsunuz?
- Bu binada mı oturuyorsunuz?
- Bu binada mı yaşıyorsunuz?
- Siz bu binada mı yaşıyorsunuz?
- Siz bu binada mı ikamet ediyorsunuz?
- Siz bu binada mı oturuyorsunuz?
- Sen bu binada mı yaşıyorsun?
- Sen bu binada mı oturuyorsun?
- Sen bu binada mı ikamet ediyorsun?

Kijk naar dat rode gebouw.

Şu kırmızı binaya bak.

Hoe hoog is dit gebouw?

Bu bina ne kadar yüksekliktedir?

Hoeveel verdiepingen heeft dit gebouw?

Bu binanın kaç katı var?

Het is 'n mooi gebouw.

O güzel bir binadır.

Ik parkeerde achter het gebouw.

Binanın arkasına park ettim.

- We mochten het gebouw niet in.
- We werden niet toegelaten tot het gebouw.

Binaya girmemize izin verilmedi.

- De flikken gooiden traangasgranaten in het gebouw.
- De politieagenten gooiden traangasgranaten in het gebouw.

- Polisler binanın içine gaz bombaları attılar.
- Polisler binanın içine göz yaşartıcı gaz bombaları attılar.

Wat is dit grote nieuwe gebouw?

O büyük yeni bina nedir?

De politie heeft het gebouw omsingeld.

Polisler binayı çevirdi.

Het vuur verwoestte het hoge gebouw.

Yangın yüksek binayı tahrip etti.

Het gebouw is twintig verdiepingen hoog.

Bina yirmi kat yüksekliğinde.

Dat gebouw is nog in aanbouw.

Bu bina daha inşaat aşamasında.

Kijk naar het grote gebouw daar.

Oradaki büyük binaya bak.

Kijk eens naar dat hoge gebouw.

Şu yüksek binaya bakın.

Het VN-gebouw is zeer indrukwekkend.

Birleşmiş Milletler binası çok etkileyici.

Het gebouw werd tot puin herleid.

Bina moloz haline geldi.

Dat is achteraan in het gebouw.

O, binanın arka tarafındadır.

Het gebouw is honderd meter hoog.

Bina yüz metre yüksekliğindedir.

Kijk eens naar dat rode gebouw.

Şu kırmızı binaya bak.

Het gebouw stortte in tijdens de aardbeving.

Bina depremde çöktü.

Is er een lift in dit gebouw?

- Bu binanın asansörü var mı?
- Bu binada asansör var mı?

Ik zag het vliegtuig het gebouw inboren.

Ben uçağın binaya çarptığını gördüm.

Thuis is meer dan gewoon een gebouw.

Bir ev sadece bir binadan daha fazlasıdır.

Is er centrale verwarming in dit gebouw?

Bu binada merkezi ısıtma var mı?

Ik ben de eigenaar van dit gebouw.

Bu binanın sahibi benim.

Het gebouw is op het moment in aanbouw.

Bina yapım aşamasındadır.

Dit gebouw heeft vijf verdiepingen en twintig appartementen.

Bu binada 5 kat ve 20 daire var.

Ik vraag me af wanneer dat gebouw werd opgericht.

- Bu binanın ne zaman yapıldığını bilmiyorum.
- Bu binanın ne zaman yapıldığını merak ediyorum.

Wie is die man die voor het gebouw staat?

Binanın önünde duran adam kim?

Als je rechts afslaat, zal je een groot gebouw zien.

Eğer sağa dönerseniz, büyük bir bina göreceksiniz.

Het gebouw van de Verenigde Naties werd gebouwd in 1952.

Birleşmiş Milletler binası 1952'de inşa edildi.

Dit appartement is groter dan alle andere in dit gebouw.

Bu apartman binadaki diğerlerinden daha büyüktür.

Ik kan niet geloven dat jij in dat gebouw woont.

O binada yaşadığına inanamıyorum.

Deze armzalige kerk is het oudste gebouw van ons land.

Bu perişan eski kilise ülkemizdeki en eski yapıdır.

- Ze liepen met hem mee naar een oud houten gebouw bij de boerderij.
- Ze gingen met hem mee naar een oud houten gebouw naast de boerderij.

Onlar onunla çiftliğin yakınındaki eski bir ahşap binaya yürüdüler.

Tom is gestorven toen hij probeerde een kind uit een brandend gebouw te redden.

Tom yanan bir binadan bir çocuğu kurtarmaya çalışırken öldü.

Het loont zich niet dat oude gebouw te renoveren. Het is beter het af te breken.

Bu eski bina onarmaya değmez. Onu yıksak daha iyi olur.