Translation of "Camera" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Camera" in a sentence and their turkish translations:

Maar een lichtgevoelige camera...

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Mijn camera is waterdicht.

Benim fotoğraf makinem sugeçirmez.

Hoe werkt deze camera?

Bu kamera nasıl çalışır?

Kijk in de camera.

Kameraya bak.

- Ik ben mijn camera aan het zoeken.
- Ik zoek mijn camera.

Kameramı arıyorum.

- Pak de camera.
- Pak het fototoestel.
- Haal de camera.
- Haal het fototoestel.

Kamerayı al.

Ik heb een nieuwe camera.

Benim yeni bir fotoğraf makinem var.

Van wie is deze camera?

Bu kimin kamerasıdır?

Ik ben mijn camera kwijt.

- Ben kameramı kaybettim.
- Fotoğraf makinemi kaybettim.

Handen af van mijn camera!

Finger weg von meinem Fotoapparat!

Het is een goede camera.

O iyi bir kamera.

- Dat is de camera van mijn zus.
- Dat is mijn zus haar camera.

O benim kız kardeşimin kamerası.

- Waar heb je je camera laten repareren?
- Waar hebt u uw camera laten herstellen?

Kameranı nerede tamir ettirdin?

- Niet mijn camera aanraken.
- Kom niet aan mijn fototoestel.
- Raak mijn camera niet aan.

Benim kamerama dokunmayın.

Als ik achter mijn camera sta

Ben kameranın arkasındayken

Hij heeft een kapotte camera gevonden.

O, bozuk bir kamera buldu.

Ik zou graag zo'n camera hebben.

Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.

Deze camera is gemaakt in Duitsland.

Bu kamera Almanya'da yapılmıştı.

Maar van het Hongaarse woord voor camera

Macarcada kamera için kullanılan kelimenin

Een lichtgevoelige camera onthult deze bevroren wereld.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Mijn camera is anders dan de jouwe.

Benim kameram seninkinden farklıdır.

Wat ga je doen met deze camera?

Bu kamera ile ne yapacaksın?

Want als prostituee, voor de camera of anders,

Çünkü kamera önünde ya da değil, fahişeyseniz,

Je je camera of mobiel niet kon meenemen?

kamera ya da telefonunuzu getiremeseniz?

Aan een camera die net dit kan doen --

bunu yapabilecek bir kamera üzerinde çalışıyordum.

Ik ga een camera voor mijn dochter kopen.

Kızım için yeni bir fotoğraf makinesi alacağım.

Ik heb deze camera voor 25.000 yen gekocht.

Bu kamerayı 25,000 yene aldım.

Tom kocht dezelfde camera die Mary ook heeft.

Tom Mary'nin sahip olduğu kameranın aynısını aldı.

Een warmtedetecterende camera kan in de donkerste nachten kijken.

Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.

Ze kocht die camera toen ze in Japan was.

O kamerayı Japonya'da iken satın aldı.

Een apparaat om mee te filmen heet een camera.

Film çekmek için (kullanılan) cihaza kamera denir.

Dit is de camera die ik gisteren gekocht heb.

Dün aldığım kamera budur.

Houd de camera in de gaten als ik telefoneer.

Ben telefon görüşmesi yaparken, benim için kamerayı izle.

Hoe vaak gebruik je de camera van je smartphone?

Akıllı telefonunuzdaki kamerayı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

Wanneer helpt het me om mijn camera klaar te hebben,

Kameramı ne zaman ortaya çıkarsam bana yardımı olur

Een lichtgevoelige camera... ...onthult een moederijsbeer en haar twee welpjes...

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Kun je me laten zien hoe je deze camera gebruikt?

Bu kameranın nasıl kullanıldığını bana gösterir misin?

Dat iemand het idee had een camera in een telefoon te stoppen.

Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.

- Ik hou niet van die camera.
- Ik hou niet van die fotocamera.

Ben bu kamerayı sevmiyorum.

- Tom kocht van Maria een camera.
- Tom kocht van Maria een fototoestel.

Tom Mary'den bir kamera satın aldı.

Ik pakte mijn camera weer... ...en begon datgene te doen waarvan ik hou.

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

Ik denk dat het tijd is voor me om een nieuwe camera te kopen.

Sanırım yeni bir kamera almamın zamanıdır.