Examples of using "Camera" in a sentence and their turkish translations:
Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...
Benim fotoğraf makinem sugeçirmez.
Bu kamera nasıl çalışır?
Kameraya bak.
Kameramı arıyorum.
Kamerayı al.
Benim yeni bir fotoğraf makinem var.
Bu kimin kamerasıdır?
- Ben kameramı kaybettim.
- Fotoğraf makinemi kaybettim.
Finger weg von meinem Fotoapparat!
O iyi bir kamera.
O benim kız kardeşimin kamerası.
Kameranı nerede tamir ettirdin?
Benim kamerama dokunmayın.
Ben kameranın arkasındayken
O, bozuk bir kamera buldu.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
Bu kamera Almanya'da yapılmıştı.
Macarcada kamera için kullanılan kelimenin
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.
Benim kameram seninkinden farklıdır.
Bu kamera ile ne yapacaksın?
Çünkü kamera önünde ya da değil, fahişeyseniz,
kamera ya da telefonunuzu getiremeseniz?
bunu yapabilecek bir kamera üzerinde çalışıyordum.
Kızım için yeni bir fotoğraf makinesi alacağım.
Bu kamerayı 25,000 yene aldım.
Tom Mary'nin sahip olduğu kameranın aynısını aldı.
Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.
O kamerayı Japonya'da iken satın aldı.
Film çekmek için (kullanılan) cihaza kamera denir.
Dün aldığım kamera budur.
Ben telefon görüşmesi yaparken, benim için kamerayı izle.
Akıllı telefonunuzdaki kamerayı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?
Kameramı ne zaman ortaya çıkarsam bana yardımı olur
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.
Bu kameranın nasıl kullanıldığını bana gösterir misin?
Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.
Ben bu kamerayı sevmiyorum.
Tom Mary'den bir kamera satın aldı.
Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.
Sanırım yeni bir kamera almamın zamanıdır.