Translation of "‫لم" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "‫لم" in a sentence and their turkish translations:

- لم لم تقبل؟
- لم لم توافق؟
- لم لم تقل نعم؟

Neden evet demedin?

- لم لم تتّصل بي مسبّقا؟
- لم لم تتّصلوا بي مسبّقا؟
- لم لم تتّصلن بي مسبّقا؟

Neden beni daha önce aramadın?

- لم أنت تبكي؟
- لم أنتِ تبكين؟
- لم تبكي؟
- لم تبكين؟

O halde neden ağlıyorsun?

لم لم تخبر أحدا؟

Neden hiç kimseye söylemedin?

لم لم يحذّرني أحد؟

Neden kimse beni uyarmadı?

- لم يفروا.
- لم يفرن.

- Onlar koşmadılar.
- Kaçmadılar.
- Koşmadılar.

لم لم تقفل الباب؟

Neden kapıyı kilitlemedin?

لم لم تلحق بهم؟

Neden onlardan sonra gitmedin?

لم لم تنتقل بعد؟

Neden daha hareket etmiyorsun?

لم لم تدْعه يدخل؟

Neden onu içeriye davet etmedin?

لم لم تقل ذلك مسبّقا؟

Neden bunu sadece daha önce söylemedin?

لم لم يكن بوسعك إخباره؟

Neden ona söyleyemedin?

لم لم تحاول الاتّصال بنا؟

Neden bizi aramayı denemedin?

- لم أحبه.
- لم يعجبني ذلك.

Ondan hoşlanmadım.

الممرضة لم تتصل، والطيار لم يتكلم

Hemşireler telefon açmaz, pilot sesini çıkarmaz,

‫لم أجدها. لم تكن في وكرها.‬

Onu bulamadım. Yuvasında yoktu.

- لم أريد ايقاضك.
- لم أرغب بإيقاظك

- Seni uyandırmak istemedim.
- Sizi uyandırmak istemedim.

- لم نكن نتشاجر
- لم نكن نتقاتل

Kavga etmiyorduk.

- لم أنت وحدك؟
- لم أنت بمفردك؟

Niçin yalnızsın?

لم لم تخبرني بهذا في العيادة؟

Bunu bana neden klinikte söylemedin?

- لم أبحث عنك أبدا.
- لم أبحث عنكم أبدا.
- لم أبحث عنكما أبدا.
- لم أبحث عنكن أبدا.

Ben asla seni aramadım.

لم أنتهي.

Bitirmedim.

لم يتردد

asla çekinmemiştir

لم أدرس

Ben eğitimini almadım abi

- لماذا؟
- لم؟

- Neden?
- Niçin?
- Niye?

لم بقيت؟

Niçin kaldın?

لم يفهمني.

O beni anlamadı.

لم اخترتني؟

Neden beni seçtin?

لم أهرب.

Ben kaçmadım.

لم أنسك.

Seni unutmuyorum.

لم أنس.

Unutmadım.

لم تصدّقها؟

Neden ona inanıyorsunuz?

لم نَنْسَ

Unutmadık.

لم لا؟

Neden olmasın?

لم نختبئ؟

Neden saklanıyoruz?

لم سألتني؟

Neden bana sordun?

لم ستصدّيقنه؟

Neden ona inanıyordun?

لم يخدعونا

Onlar bizi kandırmadı.

لم يستسلموا

Vazgeçmediler.

لم يعرفوني

Beni tanımıyorlardı.

لم ينجحوا

Onlar başarılı olmadı.

- لم يأذني أحد.
- لم يسيء إليك أحد.

Hiç kimse beni incitmedi.

- لم لا تأتِ لزيارتنا؟
- لم لا تزُرنا؟

Niçin bizi ziyaret etmeye gelmiyorsun?

- لم أقصد إيذاءك.
- لم أقصد أن أؤذيك.

- Seni incitmek istemedim.
- Amacım seni incitmek değildi.
- Seni incitmek istememiştim.

لم يطع فاضل أباه و لم يحترمه.

Fadıl itaatsizdi ve babasına saygısızlık etti.

- لم يكن مدرّسي.
- هو لم يكن مدرّسي.

O benim öğretmenim değildi.

- لم يضحك سامي.
- لم يكن سامي يضحك.

Sami gülmedi.

لم نفهم، لم نستطع إيضاح هذا. أعتذر لكم لم نستطع إيصال هذا.

Anlayamadık, anlatamadık. Özür dilerim anlatamadık.

لم أشعر أنها فكرة صحيحة٬ لم أشعر أنها صادقة ٬ لم أشعر أنها حقيقية

doğru, samimi ve gerçek gelmiyordu.

- لم يكن سامي يحبّني.
- لم أنل إعجاب سامي.
- لم يكن سامي معجبا بي.

Sami benden hoşlanmadı.

لم يصدقها رجال الشرطة لذا لم يفعلوا شيئاً.

ama polis ona inanmamış ve hiçbir şey yapmamış.

♪ لم تكن، لم أترك عندما وجدت ♪

♪ Yoktun, bırakamadım bulunca ♪

لم يقتل العمل الشاق أحدًا. لكن لم المخاطرة؟!

Zor iş kimseyi öldürmedi. Ama risk almak neden?!

- لم يستطع فهم الجملة.
- لم يفهم معنى الجملة.

O, cümleyi anlayamadı.

- لم يصب أحد بأذى.
- لم يصب أحد بجروح

Kimse yaralanmadı.

لم ينطق و لم يبك ، بل خرج ساكنا.

O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.

- لم لا نفعل ذلك؟
- لم لا نقوم بذلك؟

Neden onu yapmazdık?

- لم أعرف أنها مريضة.
- لم أكن على علم بمرضها.
- لم أعلم أنّها كانت مريضة.

Onun hasta olduğunundan haberim yoktu.

- هي لم تأتِ لأن صديقها لم يأتِ
- هي لَمْ تذهبْ لأن صديقها لم يذهبْ

O, erkek arkadaşı gitmediği için gitmedi.

- لم يخبرني أحد بوجودك هنا.
- لم يخبرني أحد بوجودكما هنا.
- لم يخبرني أحد بوجودكم هنا.
- لم يخبرني أحد بوجودكن هنا.

- Burada olduğunu kimse bana söylemedi.
- Burada olduğunuzu kimse bana söylemedi.

- لم يحدث سامي أيّة ضجّة.
- لم يصدر سامي أيّة ضجّة.
- لم يحدث سامي أيّ صوت.
- لم يصدر سامي أيّ صوت.

Sami hiç gürültü yapmadı.

لم يحدُث ذلك.

hiçbiri olmadı.

لم تَمُت قصصنا،

hikâyelerimiz ölmedi

وأنا لم أستسلم.

Ben amansızdım.

أننا لم نعتاد.

Alışmadık.

إذا لم ننتبه

eğer dikkat etmezsek

لم أكن أعلم.

Bilmiyordum,

لم يخبرني أحد.

Kimse sebebini bulamamıştı.

لم أشعر بالغضب،

öfkeli hissetmiyordum.

لم يقل الكثير،

Çok konuşmuyordu

لكني لم أيأس،

Ama vazgeçemezdim.

لماذا لم يفهمني؟

Neden beni anlamadı?

لم يجفف بعد،

hatta kuru bez yok,

لم تكن كذلك.

Değildi.

لم يتكلم كثيرا

çok konuşmazdı da

لم نكتب الكثير

pek yazı yazmamışız

لم تسمع خطأ

Yanlış duymadınız

لم ينتهي الامر

Bununla da bitmedi

لم يقل أحد؟

Diyenler olmadı mı?

لم يعرف بعد

henüz bilinmemekte

لكنه لم يفعل.

Ama yapmadı.

لم تظهر رحمة.

Hiç kimseye acımadılar

لم يشجّعها أحد.

Hiç kimse onu teşvik etmedi.

لم تدم صداقتنا.

Arkadaşlığımız devam etmedi.

لما لم تأتي؟

Neden gelmedin?

لم تر طبيباً؟

Niçin bir doktorla görüşmüyorsun?

لم تعمل المكابح.

Fren işe yaramadı.

لمَ لم تصدقني؟

Niçin bana inanmadın?

لم تتحرّك السيّارة.

Araba kıpırdamadı.

لم تحب زوجها.

O, kocasını sevmiyordu.

لم تكن تحبه.

O onu sevmiyordu.

لم تدرك خطأها.

Hatasının farkında değildi.

لم أعره انتباها

Ben ona dikkat etmedim.

لم حدث ذلك؟

Bu neden oldu?

لم يرسب أحد.

Kimse başarısız olmadı.

لم تركت وظيفتك؟

Neden işini bıraktın?

لم یحدث قط.

O asla olmadı.

لم تأتِ بعد.

O henüz gelmedi.