Translation of "بهم" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "بهم" in a sentence and their turkish translations:

سنلتقي بهم الليلة.

Bu gece onlarla buluşacağım.

لم لا تثق بهم؟

Neden onlara güvenmiyorsun.

لم لم تلحق بهم؟

Neden onlardan sonra gitmedin?

لرسو السفن الخاصة بهم وإصلاحها.

Konstantinopolis, Symrna ve Cenevre limanlarını kullanacaklardı.

سأتصل بهم غداً حين أرجع.

- Yarın geri döndüğümde onları arayacağım.
- Geri döndüğümde onları yarın ararım.

كيف وصل بهم الأمر للنّسيان؟

Onlar nasıl unutabildiler?

- الكثير من الأزواج ينتهي بهم إلى الطلاق.
- الكثير من الأزواج ينتهي بهم المطاف إلى الطلاق.
- الكثير من الأزواج ينتهي بهم الحال إلى الطلاق.
- الكثير من الأزواج ينتهي بهم الأمر إلى الطلاق.

Birçok çift boşanma ile biter.

يمكنكم الإلقاء بهم في سلة النفايات.

onları cezalandırabilirsiniz.

لا يحتاج الأطفال غرفًا خاصة بهم.

Çocukların kendi odalarına ihtiyacı yok.

هل اختلط بهم الأمر بأحدٍ آخر؟

Beni başkasıyla mı karıştırıyorlardı?

لينتهي بهم الأمر ليلاحقوا هوس إنقاص الوزن،

ve sonuçta plastik cerrahi ve kilo kaybı hevesinin

وهم لا يعرفون أنني كنت أتلاعب بهم.

onları manipüle ettiğimden bihaber olarak seçtiğini keşfettik.

انتهى بهم المطاف منهكين بفكرة الموت صغاراً

aslında psikolojik olarak yıpranma ve daha erken yaşta ölme olasılığı

لكي يجدوا الضوء الخاص بهم في نهاية النفق.

hastalarıma bu beklentilerini değiştirmede yardıma yöneldim.

هؤلاء الأطفال لهم مناعة من ما يحيط بهم.

Etrafındakilere bağışılıkları vardı.

لذا الأغلبية منهم عوائل من الممكن أن تعتني بهم

Birçok aile düzgün desteği olsaydı

وفتحوا البوابات بعد أن وعدوهم بعدم المساس بهم وبممتلكاتهم.

ve karşılığında hayatlarını iyileştirme sözü verdiler ve kapıları açtılar.

وأمر بخزق المشتبه بهم على مرأى ومسمع من السكان وقام

ardından şüpheli hainleri, halkın gözü önünde kazığa geçirtme emri verdi

ولكن انتهى المطاف بهم بشكل جيد رُغماً عن كل شيء،

ama bir kısmı iyi bir hayat sürer.

لديهم احتياجات غذائية عالية لأن عملية التمثيل الغذائي الخاصة بهم سريعة

metabolizmaları hızlı olduğu için yüksek besin ihtiyaçları vardır

لسحق من خلال الجبهة، وتخفيف الضغط من الحليف الروسي المحاصر بهم.

ön taraftan parçalanmak ve basınç altına almak Kuşatılmış Rus müttefikleri.

من الفرسان الذين يواجهونهم رغم أنهم بدأوا في إلحاق الخسائر بهم.

ve karşılaştıkları sayısız şövalye kafalarını karıştırdı. ancak Hıristiyanları tehlikeye atmaya başladılar.

امارات ومن ثم التحقت بهم امارة رأس الخيمة لتكون السابعة اتحادٌ

, bölgenin İngiliz mandasından çok acı çekmesinin ardından doğan

طالما لا يستطيع الأشخاص ذوو الخبرة التخلص من منطقة الراحة الخاصة بهم،

deneyimli insanlar, kendi konfor alanlarından kurtulamadıkları sürece,

وضعت العلاقات مع هؤلاء الجنرالات المشتبه بهم سياسيًا برتيير نفسه تحت الأضواء.

siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.

تم ختم طاقم أبولو 1 داخل وحدة القيادة الخاصة بهم ، لإجراء بروفة

Apollo 1 mürettebatı , fırlatma geri sayımının kostümlü provasını yürütmek üzere Komuta Modüllerinin içinde mühürlendi

لكنك لا تهتم بهم ولكن عندما يأتي طفلك للاستماع ، واو سوف يسجلون طفلي

ama sen bunları umursama ama çocuğun ders dinlemeye gelince vay benim çocuğumu kayıt ederler

بعد الحرب ، تم تجنيده من قبل الجيش الأمريكي لمساعدة برنامج الصواريخ الخاص بهم.

Savaştan sonra, ABD ordusu tarafından kendi roket programlarına yardımcı olması için işe alınmıştı.

بدأ قطع الرأس وأصر آل Jomsvikings ، الذين كان لديهم رمز خاص بهم يمنعهم

Kafa kesimi başladı ve herhangi bir noktada korkularını ifade

اعتقد سامي أنّ عمّاله المسلمين أناس طيّبون و أنّه كان بإمكانه الثّقة بهم.

Sami Müslüman çalışanların iyi insanlar olduğunu ve onlara güvenebileceğini düşünüyordu.

سعى التجار إلى تحقيق العدالة الخاصة بهم من خلال اتخاذ قرار انهاء الولاشيان و استبداله

Kederli tüccarlar kendi adaletleri kendileri ararlar, Eflak Voyvodasını ortadan kaldırıp