Examples of using "يمر" in a sentence and their turkish translations:
Unutmayın, zaman geçiyor.
pramit'in altından nehir geçiyor
aynen bu şekilde elinizin içinden geçebiliyor.
Tüm dünya büyük bir kriz yaşıyor
nehrin karşısına geçebiliyor.
Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.
bu oort bulutunun dışından geçen bir tane yıldız
öğrencilerin yaşadıklarıyla gerçekleri daha iyi anlamamızı sağlıyor.
Lazerimiz doğrudan içinden geçiyor.
Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.
Tüm bu faaliyet de... ...gözlerden kaçmaz.
Yolda yürürken, karşından insanlar geliyor, onlardan birini
Kim uğrarsa uğrasın, kapıyı açmamalısın.
Zaman akıp gider mi? Yoksa zaman duruyor biz mi zamanda ilerliyoruz?
Aradan bir zaman daha geçiyor; baktım bana peluşlardan bana hayır yok,
bir siyasetçinin başından geçenler az daha benim başımdan da geçiyordu.
1 gün kadar sürmeden sonra Kartacalılar sonunda güvenli tarafa , geçidin diğer tarafına geçmişlerdi.
Sadece birkaç haftalık bir bebek bu. Ağaçların arasından duyduğu sesler sonunda gözünde somutlaşıyor.
yani mercan kayalıklarında yürüyen bir insan bile, gündüz vakti avcılardan saklanan bir tanesinin üstüne basabilir.