Examples of using "واحد" in a sentence and their turkish translations:
Bir, seçim:
bir fikir,
İlk tavsiyem şöyle:
bir tek yarasa mı?
Tek bir bütün
Allah tektir.
sadece tek bir sebebi var:
Bir tanesine sahip misin?
Acaba kaçınız biliyor onu?
Birinci önerim:
Ben sadece bir adamım,
fakat bir tanesi var ki
Bir kedim var.
- Herkesi kontrol et.
- Herkesi kontrol edin.
Tom onlardan biriydi.
"Dolma kalemin var mı?" "Evet, bir tane var."
Her iki saatte bir erkek.
Bakın, burada bir tane var.
sonra bir tane ve bir tane daha.
bir, üç, beş, yedi -
birebir görüşmeden ziyade
birde üzerine bunu hesapla
NASA'nın ilk astronot grubu Mercury Seven'ın bir üyesiydi .
Öldürülen herhangi birimiz
Bizden biri gitmek zorunda kalacak.
O bir şey üzerinde yoğunlaştı.
Onların sadece bir çocuğu vardı.
Bir taşla iki kuş öldürdüm.
Ben öğrencilerinizden biriyim.
Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
Onlar bir evde yaşar.
belli uzunlukta ipler asılı, uzun ve kısa olan şeklinde,
küresel ısınmanın bir numaralı sebebini, ele alalım.
Bir onları da görebilir miyim?
ki itiraf etmekten gerçekten nefret ettiğim bir tanesi var.
eğer as seçtiyseniz, bir ekleyin
Birinci grafiğe bakın.
Amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak:
1 yıl sonra ilk defa
Ve belki de bunlardan biri de sizsiniz
içlerinden bir tanesi de çıkıp isyan etmiyor yahu
bunları nasıl tek bir şeye indirgeyebilirsiniz?
Sadece bir sömürü düzeni var.
Sadece bir kişi kazadan sağ kurtuldu.
- Birden ona kadar sayın.
- Birden ona kadar say.
Bir artı iki üçe eşittir.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Masada bir fincan var.
- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
- Yerlerinize... Hazır... Başla!
Bir küp şeker, lütfen.
Hidrojenin atom numarası 1 'dir.
Tom en iyi dedektiflerimizden biridir.
Benim için bir tane ısmarlar mısın?
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsiniz.
ve tek bir şey düşünün,
Sen bana yalnızca bir şey için söz vermek zorundasın.
Bir seçim, 8 duygu, 90 saniye ile.
[Tek bir hayal bin gerçekten daha güçlüdür.]
Benim mezun ettiğim bir tane sınıf var.
İlk olarak; bazı değerli düşüncelerle başlıyoruz
Bir örneğe ihtiyaçları vardır.
tüm selfilerimiz hepsi bir yerde;
En dönüşümsel olan prensiplerden bir diğeri ise,
tek veri seti ile sınırlanmış--
Peki ya negatif bir sayının karekökü?
Eski bir maden kuyusuna benziyor.
aynı sizler gibi gündelik hayattaki toplantılara katılır,
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
O liderlerin her biri hemfikirdir ki
Tek bir amacımız vardı:
Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.
Kanepeleri aynı türden,
ve bu her birimizle başlıyor -
geriye ise sadece bir tane küçük bir erkek çocuk kalmıştı
ula yeter ki kullansın birini yahu. Kullansın.
kablosuz elektriği kullanıp ve üstüne birde dağıtıyorlardı
bir ilginçlik de şu
bu oort bulutunun dışından geçen bir tane yıldız
Yani bir sezonda parayı vururuz ya
O yirmi bir yirmi daha bulaştırdığı zaman
binlercesi aynı anda saldırıyor ve öldürüyor
Vücudumun bir parçası yok -
soru ne olursa olsun, sabit fikirli,
Kabul ediyorum ama yalnızca tek şartla.
O, onların her birine bir kurşun kalem verdi.
Bire karşı iki adil bir dövüş değil.
Bir erkek kardeşim var.
Müslümanlar İsa'nın Allah'ın elçilerinden biri olduğuna inanır.
Her seferde bir veya birkaç.
Bilirsiniz, konuşmamdan alacağınız, bir şey varsa,
Dolayısıyla tek ebeveynli bir ailede büyüdüm.
Biri normal taksi, diğerinin üstünde ''Bu taksinin sürücüsü
Bu, tek yerde kalarak yapılır.
Şunu düşünmeden edemedim:
Bir günde köprü inşa edemezsiniz.
Bir hikâyeyi yenileyebileceğimiz tek şey
ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.