Translation of "خارج" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "خارج" in a sentence and their turkish translations:

وإبقاءهم خارج البلاد،

ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

خارج النظام الشمسي

güneş sisteminin dışarısına doğru

أُلقي خارج المنزل.

O, evden dışarı atıldı.

هو خارج مكانه.

O yerinde değil.

التقطت هذه الصورة خارج حاوية شحن بحرية خارج الخدمة

Bu fotoğraf, kapalı alan çiftliğine dönüştürdüğümüz

يأتي من خارج المسرح.

kibar bir yabancıya vereceğim.

خارج صفوف الدرجة الخامسة

beşinci sınıfların dışında duruyorum,

وقام بسحبهم خارج المخيم

Kuvvetlerini geriye çekip kampın dış hattında düzgün bir mevzi almalarını sağlıyor.

- وقف سامي خارج غرفة المستشفى.
- كان سامي واقفا خارج غرفة المستشفى.

Sami hastane odasının dışında dayanıyordu.

لأُبقي نفسي خارج تلك الإحصائيات.

kendimi bu istatistik dışında tutabilmek adına üç teknik geliştirdim.

هذا صحيح خارج الملعب أيضًا.

Saha dışında da böyledir.

عاش خارج البلاد لسنوات عدة.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

انتظر خارج البيت من فضلك.

Lütfen evin dışında bekleyin.

جميع زملاء صفّي خارج المدينة.

Oda arkadaşlarımın hepsi şehir dışından.

سأجعل هؤلاء ينتظرون خارج الباب .

Onları kapının dışında tutacağım.

سافر خارج البلد ليتعلم الإنجليزية.

O, İngilizce eğitimi almak amacıyla yurtdışına gitti.

رمى توم ماري خارج البار.

Tom Mary'yi bardan dışarı attı.

كان سامي ينتظر خارج المحكمة.

Sami mahkeme salonunun dışında bekliyordu.

- فضّلت ليلى قضاء وقتها خارج المنزل.
- كانت ليلى تفضّل قضاء وقتها خارج المنزل.

Leyla zamanını evinin dışında geçirmeyi tercih etti.

لكن يمكننا التفكير خارج هذا الصندوق.

ama bu kutunun dışında düşünebiliriz.

لا يمكن أن تكون خارج العقل"

zihnin dışında arayamayız.''

يتحدث الناس عن الاغتصاب خارج المنزل،

İnsanlar tecavüz hakkında evi dışında konuşuyor,

وربما أيضًا أنه خارج مجال خبراتك،

ve belki de uzmanlık alanınızın dışında olsa da

ربما ميكروبات كهذه خارج بؤرة الاهتمام

Belki de bu, gözden ve gönülden uzak mikroplar

خارج المستشفى في أقصر وقت ممكن.

montaj hatları gibi kurulmuş hastaneler gördük.

والتي يفضل أن تُترك خارج وعينا.

yaptığımız işin detaylarını kontrol etmeye çalışırız.

ربما اكتشفت جزيرة صغيرة خارج البرتغال.

Ama belki Portekiz'in küçük bir adası olabilir.

نجم واحد يمر خارج سحابة الشمس

bu oort bulutunun dışından geçen bir tane yıldız

سواء كنا داخل أو خارج العمل.

işte olsun ya da olmasın.

- ابق خارج هذا الموضوع.
- لا تتدخل.

Bundan uzak dur.

جرّ فاضل المزبلة إلى خارج البيت.

Fadıl çöp tenekesini evden çıkardı.

حسناً، قد تبدو تأثيرات المناخ خارج المسألة،

İklime etkileri daha yolun başında görünebilir

هي بطبيعتها متفوقة على "خارج مجموعة" ما

doğuştan daha üstün olduğuna dair görüşler

هل سبق لك ان كنت خارج البلد ؟

- Daha önce hiç ülke dışında bulundun mu?
- Hiç yurt dışına çıktın mı?

في الحرب خارج مجتمعي، كان رونالد ريغان بطل،

Evet, benim insanlarımın dışındaki dünyada Ronald Reagan bir kahramandı

‫نريد أن نكون في مكان عال، خارج المياه.‬

Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.

أثناء وجوده خارج الغرفة حيث توجد كايلا وأصدقاؤها.

dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

عرض حنبعل على الفور معركة خارج المعسكر الروماني.

Hannibal derhal Roma kampının dışında bir muharebe teklif etti.

‫كانت خارج الوكر،‬ ‫تتحرّك بالقرب من حافة الغابة.‬

Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.

هل تذهب أحيانا إلى خارج البلاد لقضاء عطلتك؟

Tatillerinizde bazen yurt dışına çıkıyor musunuz?

هذا الأمر متعلق بما يحدث خارج العمل على الأقل.

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

أفكر في أمر من قبيل الدجاج الحر خارج الأقفاص.

aklıma gezen tavuk gibi şeyler geliyor.

أنا أعتقد أن العالم سيكون مختلف تمامًا خارج العمل.

İş dışında dünya tamamıyla farklı bir yer olabilirdi.

‫يكمن في الواقع خارج عقلها،‬ ‫إذ يكمن في أذرعها.‬

aslında beyninin dışında, kollarında.

كان يمكن للحضارة خارج الأرض أن تظهر في أشهر الصيف

Dünya dışı medeniyetlerin yaz aylarında başlamış olması gerekirdi.

‫تركني أذهب وكان الفهد يحاول القفز‬ ‫إلى خارج المجمع السكني.‬

Beni bıraktı ve bölmeden çıkmaya çalıştı.

هناك أيضًا 70 دولارًا خارج التداول المستخدم في العصور القديمة.

Eski zamanlarda kullanılan tedavülden kalkmış bir 70 dolar da çıkıyor üstelik

‫وتتمتع بتلك القدرة المذهلة‬ ‫بالتقاطهن بممصّاتها‬ ‫ورميهن خارج الوكر برفق.‬

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

خارج أوروبا، يحتدم الحرب على العالم ال المحيطات وفي المستعمرات الأوروبية البعيدة.

Avrupa ötesinde, savaş tüm dünyaya yayılıyor okyanuslar ve geniş Avrupa kolonileri.

للفرسان بالقيام بالمناورات خارج الأجنحة، وكانت شحنة الصدمة في أشد حالاتها الدموية.

süvarilerin kanatlardan manevra yapması çok zordu ve darbeleri acımasızdı.

في عام 1811 ، مع توقف جيش المارشال ماسينا خارج لشبونة ، أمر نابليون سولت

1811'de, Mareşal Masséna'nın ordusu Lizbon'un dışında durdurulduğunda, Napolyon Soult'a

الهاتف المتحرك الذي طلبته مغلق أو خارج نطاق الخدمة حالياً، يرجى الاتصال لاحقاً.

Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.

‫وشعرت بأنني خارج ذلك العالم.‬ ‫وكان لدي‬‫ّ‬‫ شوق عميق‬ ‫لأكون جزءًا من ذلك العالم.‬

Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.

البحث في كل مكان لديك حقيبة ATF خارج تركيا أو لديك أنواع أخرى من الإنذارات

Türkiye dışında heryerde didik didik çantanız aranıyor veya başka türlü alarmlar var

عندما تم تفجير الجسر الوحيد خارج المدينة في وقت مبكر جدًا ، أصبح 30000 رجل سجناء.

Şehirden çıkan tek köprü çok erken yıkıldığında 30.000 adam esir düştü.