Translation of "يسمح" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "يسمح" in a sentence and their turkish translations:

يسمح بتفكيك أجزائها.

demonte edilebilir olmasına olanak sağlıyor.

يسمح لإساءةٍ كهذه بأن تستمر.

bizim sessizliğimizin izin verdiğini anladım.

توم لم يسمح لميري بالدخول.

Tom Mary'nin içeri girmesine izin vermezdi.

هذا يسمح لنا بهذه الاكتشافات واكثر.

Bu gelişmeler, bu ve bunun gibi keşifler yapmamızı sağladı.

ما يسمح بخدمة المزيد من الناس

Bu da, daha fazla kişiye hizmet ederek

لأن الغموض يسمح لنا بإجراء محادثة.

çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.

يسمح بالدخول للطلاب فقط لا غير.

Sadece öğrenciler kabul edilir.

لا يسمح لي أبي بقيادة السيارة.

Babam araba sürmeme izin vermez.

لاحقًا ، يسمح هذا بنقش الأشياء في ذاكرتنا

daha sonrasında bu hatırlattığı şeylerin hafızamıza kazınmasını sağlıyor

أنا لستُ في وضع يسمح بأن أقبلها.

Onu kabul edecek bir konumda değilim.

لم يسمح لي أن أقود سيارته إطلاقاً.

O, arabasını sürmeme izin vermezdi.

راتبي لا يسمح لنا أن نعيش برفاهية.

Benim maaşım bizim müsrifçe yaşamamıza izin vermez.

لم يسمح لنا البستاني بالمشي على العشب.

Bahçıvan çimlerin üzerinde yürümemize izin vermedi.

أنه لا يسمح لك بالضرب تحت الحزام، أليس كذلك؟

ilginç değil mi?

إذا، كان يسمح لي فقط مشاهدة BBC و CNN.

Sadece BBC ve CNN International izlememe izin vardı.

الانشقاق الغربي لم يسمح لأيّ سلطة دعتها البابوية إلى شن حملة صليبية.

ancak Batı Bölümü, papanın hükümetinin haçlı seferi için çağırdığı herhangi bir gücü yok ediyordu.

وهو مسؤول عن تطبيق قانون يسمح للرومان بالاستقرار بالقرب من أراضي الغال وحتى بداخلها

Roma vatandaşlarının Galya topraklarına yerleşebilmesini sağlayan bir yasayı sunmaktan sorumlu.