Examples of using "يستطيعون" in a sentence and their turkish translations:
Onlar bizi öldüremezler.
acı çekiyor hatta ölüyorlar.
herkesle ortak nokta bulabilirler,
Yani içme deneyimlerini kişiselleştirebilirler
Uçamayan çocuklarımıza da baskı yapıyoruz,
umudu kesen ve bu nedenle de çabalama arzularını yitiren
sadece bilimsel araştırma amaçlı insanlar gidebilecek
Günümüzde dahi hala görememekteler maalesef
takside patronculuk oynayabilecek insanların ilgisini çekti.
ama bekçiler bu hücrelerin her santimini görebilirler.
insanlar diyor abi o yalan ya sıkıyor gibi söylemlerle karşı karşıya kalabiliyor
Benim tahammül ettiğim şeye dayanamayanlar depolarda bırakılacak.
Bu sefer yiyecek lokma bulamayınca sizce ne yapacaklar?
Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.