Translation of "جعل" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "جعل" in a sentence and their turkish translations:

والذي جعل ذلك ممكنًا.

O vesile olmuş.

فجأة جعل العالم كله

bir anda tüm dünyayı sarıverdi

جعل العلماء عدة ملاحظات

bilim adamları birkaç gözlem yapar

أستطيع جعل هذه تظهر أيضّا،

Bunu da ortaya çıkarabilirim

توم جعل ماري تغسل سيارتهُ.

Tom Mary'ye arabasını yıkattı.

وهذا جعل حياتي أفضل بكثير.

ve bu hayatımı daha iyi bir hâle getirdi.

من جعل الحياة تحد مساو للجميع.

ya da diğer engelli olanlarımıza yardımcı ve destekleyici olacak teknoloji.

مما جعل تكوين القمر بهذه الطريقة

ve Ay'ımızı bu şekilde oluşturmak,

المستهدف هو جعل تلك النقطة تفهم

Olay şu ki, bu kavrayışa varabilmek için

ما اتضح جعل الجميع سعداء للغاية.

ortaya çıkan şey ise herkesi çok mutlu etmişti.

هدف الخبير هو جعل الأقساط فقط.

uzman dedirten amacı sadece prim yapmak olan

لأنهم أرادوا جعل مهمة الخوارزمية أسهل.

Çünkü algoritmanın işini de kolaylaştırmak istediler.

جعل الخبر المأساوي أمه تفقد صوابها.

Trajik haber, annesini delirtti.

ولهذا يستطيعون جعل تجربة التدخين مُناسبةً لهم،

Yani içme deneyimlerini kişiselleştirebilirler

والذي جعل ذلك ممكناً، هي فضيلة التحضر.

Bunu mümkün kılan, nezaket erdemiydi.

مما سيساعد على جعل العالم مكانًا أفضل.

ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.

جعل الضباب الكثيف رؤية الطريق أمرا صعبا.

Kalın sis yolu görmeyi zorlaştırdı.

وكذلك جعل الناس يشعرون بالفخر لكونهم جزء منه.

insanları parçası olmaktan gururlandırmada çok önemlidir.

فضلًا عن جعل عائلات السود يسبحون فيه أيضًا.

halka açık havuzu boşaltmaya karar verdiler.

فلو تمكّنا من جعل هذه الشقوق هنا وهناك،

Girişleri burada ve burada yapabilirsen,

في مجتمع يهدف الى جعل الناس غير قابلين للتغير.

küçümsemeye çalışan bir toplumda siyasi bir davranıştır, bir başkaldırıdır der.

واستمروا في التناوب بين الألعاب، مما جعل التجديد متوفراً.

Gruplar dönüşümlüydü. İlginçlik de buradaydı.

ومجرد جعل الأساسيات قويمة، لم تكن مهمة سهلة أبدًا،

sadece temeli doğru atmak hiç de küçük bir görev değildi

ربما يمكنني التحول من الفتى الذي جعل رفاقه يضحكون

Arkadaşlarını güldüren çocuktan

هنا تمكن من جعل الناس يضحكون مع المسرحية الهزلية

burada ise durum komedisi ile insanları güldürmeyi başardı

جعل كرات الغولف أكبر من شأنه أن يزيد السحب ،

Golf toplarını büyütmek sürtünmeyi artıracaktır.

"التعليم من شأنه جعل الشعوب مجتمعات حرة، رفيعة الشأن،

''Eğitimdir ki bir milleti, hür, şanlı, bağımsız,

جعل تصميم الفتحة الثقيلة متعددة القطع للمركبة الفضائية الهروب مستحيلًا.

Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.

إن الفكرة من ذلك تتمحور حول جعل أهدافك تتوافق مع تصرفاتك،

Asıl amaç hedeflerinizle davranışlarınızın uyuşmasıdır

ذعر الفيليتز عندما اكتشفوا الخدعة مما جعل بعضهم يفر من المعركة

Kanatlarda bulunan Veliteler, kuşatma girişimini farkedip çoğu panikleyerek kaçtılar.

جعل هذا بيديت من pramit مثل متاهة مثل هذا لا يكفي

buda yetmesin gibi bide pramit'in içeirisini labirent gibi yap

ولكن كانت المكافآت كذلك. بعد الانتصار في أوسترليتز ، جعل نابليون بيرتييه

çok fazlaydı ama ödülleri de öyle. Austerlitz'deki zaferin ardından Napolyon, Berthier'i

عمل سامي عند الشّرطة جعل حياته و حياة ليلى في خطر.

Sami'nin polise çalışması onu ve Leyla'yı tehlikeye attı.

‫ما يساعد في جعل هذه الصحراء‬ ‫الأكثر تنوعًا حيويًا على هذه الأرض.‬

Dünya'nın biyoçeşitliliği en zengin çölü bu katkı sayesinde burasıdır.

مما جعل العدد الإجمالي لسلاح الفرسان المملوكي 24.000، منهم 4.000 من المماليك الملكيين

Toplamda 24 binden oluşan Memlük Süvarilerinin 4 bini kraliyet Memlüğündendi

وتحث المنظمات في جميع أنحاء العالم الصين على جعل هذا الحظر بشكل دائم.

Tüm dünyadaki kurumlar Çin'i bu yasağı kalıcı hale getirmeye zorluyor.

أنتم لا تجمعون وتولدن الأفكار والآراء حول كيفية جعل الأمر يسير في الاتجاه الصحيح.

İşlerin nasıl yoluna koyulacağına dair düşünce ve fikir üretmiyorsun.

لقد جعل من أولى أولوياته ضمان حصول رجاله على رواتبهم وإطعامهم بشكل صحيح - وهو أمر

. Kendi adamlarına düzgün bir şekilde ödeme yapılmasını ve beslenmesini sağlamak için ilk önceliği yaptı

الخاص ، وقادت تدريجياً في الجناح الأيسر للعدو ... مما ساعد على جعل الانسحاب النمساوي أمرًا لا مفر منه.

başlattı , yavaş yavaş düşmanın sol kanadını sürerek… Avusturya'nın geri çekilmesini kaçınılmaz hale getirmeye yardımcı oldu.

لم يكن من الممكن هزيمة رجال حرب العصابات تمامًا ، لكن سوشيت جعل أراجون المنطقة الأكثر أمانًا والأفضل تدبيرًا

Gerillalar hiçbir zaman tamamen mağlup edilemedi, ancak Suchet Aragon'u