Translation of "قرار" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "قرار" in a sentence and their turkish translations:

قرار.

Uçuş Direktörü, görevin genel sorumluluğuna ve her kararda

‫قرار إشعال النار قرار جيد.‬

Ateş iyi bir karardı.

‫قرار صعب.‬

Zor bir karar.

‫قرار جيد.‬

İyi bir karardı.

‫قرار سريع،‬ ‫هيا.‬

Çabuk karar verin. Hadi.

‫قرار سريع.‬ ‫هيا.‬

Çabuk karar verin. Hadi.

إنه قرار محزن وسيىء

bu kötü ve acı bir karar.

‫قرار صعب، القرار لك!‬

Zor karar, sizin kararınız!

‫هذا قرار صعب، ولكنه قرارك.‬

Zor bir karar ama karar sizin.

‫هذا قرار صعب، ‬ ‫ولكنه قرارك.‬

Zor bir karar ama karar sizin.

‫يحسن بنا أن نسارع باتخاذ قرار.‬

Acele edip bir karar verseniz iyi olur.

‫هذا قرار صعب،‬ ‫لذا اجعله قراراً ذكياً.‬

Bu zor bir karar, bu yüzden akıllıca bir karar verin.

جعلتهم يُنهوا حوسبةً لمحاكاة عملية اتخاذ قرار

öğrencilere günlük yaşamdaki içki içme, madde kullanımı

- قرار القاضي قرارٌ فاصل.
- حكم القاضي نهائي.

Hakimin kararı nihaidir.

‫حسناً، نحن بحاجة لاتخاذ قرار‬ ‫واتخاذ قرار بسرعة.‬

Pekâlâ, bir karar vermeliyiz ve bunu hemen yapmalıyız.

‫هذا قرار خاطئ.‬ ‫لا تحاول أن تقاتل الطبيعة!‬

Bu kötü bir karardı. Doğayla savaşmaya çalışmayın!

‫هذه عملية نجاة ذكية. قرار حكيم. أحسنت.‬ ‫حسناً.‬

Bu akıllıca bir yöntem ve iyi bir karardı. Aferin size. Tamam.

لقد قـلّ الثبات النفسي لديهم لاتخاذ قرار منطقي،

Mantıklı karar vermek için gerekli öz denetimden mahrumdular,

مع أي قرار تتخذه، يجب عليك أولاً تحديد المخاطر

Verdiğiniz her kararla ilk olarak risklere karar vermek zorundasınız

وإذا حصل وأن نجوا لفترة إصدار قرار حصولهم على لجوء،

Ve sığınma duruşması gününe sağ salim ulaşabilseler bile

لكن هذا يجب أن ينطبق على كل قرار مهم نتخذه

Fakat bu her büyük kararda uygulanmalı.

‫الجو حار. هذا قرار جريء.‬ ‫ولكنك المسؤول، فهيا بنا. تعال.‬

Hava sıcak, bu cesur bir karar ama yetki sizde, hadi gidelim. Hadi.

فإنّك تقوم بإعداد طبق صحي من دون أنْ تتخذ أي قرار.

masaya sağlıklı bir yemek getirilmesi için karar vermenize gerek olmasın.

‫هذا قرار مهم،‬ ‫يمكنه أن يساعدني ‬ ‫على تجنب انخفاض درجة الحرارة.‬

Bu, hipotermiden kaçınmamı sağlayacak önemli bir karar.

‫قرار حكيم في الصحراء. ‬ ‫الأولوية الأولى هي الحفاظ على ترطيب جسمك.‬

Muhtemelen çölde bunu yapmak akıllıcadır. Birinci öncelik: Suyunuzu ihmal etmeyin.

‫جهة الوادي الضيق.‬ ‫قرار ذكي. سنمضي في هذا الطريق. هيا بنا.‬

olduğunu düşünüyorsunuz. Akıllıca. Pekâlâ, o tarafa gideceğiz. Hadi.

‫كل بضع دقائق، سيكون هناك‬ ‫قرار مهم خاص بالبقاء على قيد الحياة.‬

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

انتقد كل قرار ، مما ساعد على خلق جو مسموم في المقر الفرنسي.

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

في مجلس الحرب الذي عقد في أوائل يوليو، أوّل قرار تمّ اتخاذه،

Temmuz ayı başlarında toplanan Askeri Konsey'de asıl mesele

سعى التجار إلى تحقيق العدالة الخاصة بهم من خلال اتخاذ قرار انهاء الولاشيان و استبداله

Kederli tüccarlar kendi adaletleri kendileri ararlar, Eflak Voyvodasını ortadan kaldırıp

‫وتقول مائتان وأربعون مليون امرأة في البلدان المنخفضة الدخل أنهن يرغبن في اتخاذ قرار بشأن الحمل‬ ‫ومتى يصبحن حاملاً ،‬

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine