Examples of using "ولكنني" in a sentence and their turkish translations:
ama ayrıcalıklarım vardı.
Ama neredeyse hemen,
Ama dilekçeyi unuttum gitti ben.
ve ben oldukça üşüyorum.
Ama ben bir Amerikalıydım.
fakat rol yapmaktan yoruldum.
Fakat aynı zamanda Lauran'ı da tanıyorum.
fakat gittikçe daha ciddi şekilde engelli oldum.
ve onları seviyordum fakat hamburgerleri de seviyordum.
ama ben öyle yapmayacağım.
Ama ben buna varım, hadi.
Pekâlâ, kurudu sayılır ama sıcak.
Fena değil, ama biraz yorgunum.
Biraz çabayla, hepimizin istediğimiz
Ama şunu anlamalarını nasıl sağlarım bilemiyorum,
Ama en azından orada olduğunu biliyorum.
Ama bu sefer, yeni bir ses duydum.
Ama bence bu da doğru değil.
Ama buradan nereye gittiğini bilmiyorum.
Ama bilmem gerekiyordu. Bilmek istiyordum.
fakat hücerlerimin hangi bileşimleri üretebileceğini ve bu reaksiyonların
Fakat ben 30 yıl sonra uyandım ve bir anlaşmazlık durumunda
ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,
Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.
Ama bu sefer, kararları sizin verdiğiniz yeni bir interaktif macerada,
İstediğiniz kadar yetenekli olabilirsiniz ama ben sihirbaz değilim.
Ama bu taraftaki hava daha sıcak gibi ve ben çok üşüyorum.
Ben yaşlı olabilirim ama yine de bir bisiklete binebilirim.
Burada su da var. Çok yiyecek yok ama sana bunu getirdim.
Ama deneyimlerime göre biliyorum ki serbest inişte çok dikkatli olmalıyım.
ama sanırım enkaz dört buçuk kilometre doğuda kalıyor.
Ancak bunu tek başıma yapamam, sizden isteğim:
Bizi bu noktaya getirmekle harika bir iş çıkardın ama şimdi panzehre ihtiyacı olan benim.
Ama hiç halat korumak için kullanmamıştım. Bu iyi bir şey ve bu yüzden her zaman iç çamaşırı giymelisiniz.