Translation of "ولكنني" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "ولكنني" in a sentence and their turkish translations:

ولكنني فعلت.

ama ayrıcalıklarım vardı.

ولكنني سرعانَ

Ama neredeyse hemen,

ولكنني قدمتها ونسيتها.

Ama dilekçeyi unuttum gitti ben.

‫ولكنني أشعر بالبرد.‬

ve ben oldukça üşüyorum.

ولكنني كنت أمريكية،

Ama ben bir Amerikalıydım.

ولكنني تعبتُ من الأداء.

fakat rol yapmaktan yoruldum.

ولكنني أيضا أعرف لورين.

Fakat aynı zamanda Lauran'ı da tanıyorum.

ولكنني استمريت لأصبح شديدة الإعاقة.

fakat gittikçe daha ciddi şekilde engelli oldum.

كنت أحبهم ولكنني أحببت الهامبرغر.

ve onları seviyordum fakat hamburgerleri de seviyordum.

ولكنني لن أقوم بذلك الأمر.

ama ben öyle yapmayacağım.

‫ولكنني أهل له، هيا بنا.‬

Ama ben buna varım, hadi.

‫حسناً، كدت أجف‬ ‫ولكنني دافئ.‬

Pekâlâ, kurudu sayılır ama sıcak.

لا بأس، ولكنني متعب قليلا.

Fena değil, ama biraz yorgunum.

ولكنني أؤمن أنه بقليلٍ من البراعة،

Biraz çabayla, hepimizin istediğimiz

ولكنني لا أعرف كيف أجعلهم يفهمون

Ama şunu anlamalarını nasıl sağlarım bilemiyorum,

‫ولكنني أعرف على الأقل أنه هناك.‬

Ama en azından orada olduğunu biliyorum.

ولكنني سمعت صوتاً جديداً هذه المرة،

Ama bu sefer, yeni bir ses duydum.

ولكنني أعتقد أن هذا أيضاً خاطىء.

Ama bence bu da doğru değil.

‫ولكنني لا أعرف أين ذهبت من هنا.‬

Ama buradan nereye gittiğini bilmiyorum.

ولكنني كنت بحاجة لأعرف. أردت أن أعرف.

Ama bilmem gerekiyordu. Bilmek istiyordum.

ولكنني لم أعلم أي عنصر تستطيع خلاياي صناعته،

fakat hücerlerimin hangi bileşimleri üretebileceğini ve bu reaksiyonların

ولكنني مجرد شاب استيقظ بعد 30 عامًا وأدركتُ

Fakat ben 30 yıl sonra uyandım ve bir anlaşmazlık durumunda

ولكنني رغبتُ أن أترك وشأني في منزلٍ جميل

ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,

لقد سمعت عنهم من قبل‏، ولكنني لم أشاهدهم‏.

Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.

‫ولكنني بحاجة لمساعدتك هذه المرة،‬ ‫في مسابقة تفاعلية جديدة،‬

Ama bu sefer, kararları sizin verdiğiniz yeni bir interaktif macerada,

‫لعلك تتمتع بأعظم المهارات في العالم،‬ ‫ولكنني لست بساحر.‬

İstediğiniz kadar yetenekli olabilirsiniz ama ben sihirbaz değilim.

‫في هذا النفق الهواء أكثر دفئاً،‬ ‫ولكنني أشعر بالبرد.‬

Ama bu taraftaki hava daha sıcak gibi ve ben çok üşüyorum.

لربّما كنت كبير السن ولكنني لا زلت أستطيع ركوب الدراجة.

Ben yaşlı olabilirim ama yine de bir bisiklete binebilirim.

‫لديّ مياه هنا...‬ ‫ليس لديّ طعام كثير، ولكنني أحضرت لك هذا.‬

Burada su da var. Çok yiyecek yok ama sana bunu getirdim.

‫ولكنني تعلمت من خلال الخبرة،‬ ‫وجوب التزام الحذر في النزول بنفسك.‬

Ama deneyimlerime göre biliyorum ki serbest inişte çok dikkatli olmalıyım.

‫ولكنني أعتقد أن الحطام ‬ ‫ما زال على مسافة 5 كم تقريباً جهة الشرق.‬

ama sanırım enkaz dört buçuk kilometre doğuda kalıyor.

ولكنني لا أستطيع القيام بذلك بمفردي، لذلك فإن التحدي الذي أضعكم أمامه هو الآتي:

Ancak bunu tek başıma yapamam, sizden isteğim:

‫لقد قمت بعمل رائع ‬ ‫بأنك أوصلتنا إلى هذا الحد،‬ ‫ولكنني الآن من يحتاج إلى الترياق.‬

Bizi bu noktaya getirmekle harika bir iş çıkardın ama şimdi panzehre ihtiyacı olan benim.

‫ولكنني لم أحم حبلاً به من قبل.‬ ‫هذا جيد ولهذا السبب ينبغي دائماً ‬ ‫أن ترتدي سروالاً داخلياً.‬

Ama hiç halat korumak için kullanmamıştım. Bu iyi bir şey ve bu yüzden her zaman iç çamaşırı giymelisiniz.