Examples of using "لورين" in a sentence and their turkish translations:
LA: Ben de Caitlin'a
Fakat aynı zamanda Lauran'ı da tanıyorum.
Bazıları yardımsever ve eylemci olup kendi topluluklarında
LA: Bakın, biz siyaset ve
LA: Ve sohbetimizden sonra bazı şeyler beni şaşkınlığa uğrattı.
Lauran Arledge: Caitlin ve ben 2011 yazında tanıştık.
CQ: Çok kolaymış gibi anlatıyorsun Lauran.
Michel Ney, Fransa'nın doğu sınırındaki Almanca konuşulan bir bölgesi olan Lorraine'den bir kooperatifin oğluydu