Translation of "أقوم" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "أقوم" in a sentence and their turkish translations:

أقوم بشحن هاتفي

Telefonumu şarj ediyorum.

وأنا أقوم بتفقده بانتظام."

Hatta düzenli olarak ayarlamaları kendim yapıyorum." dedim.

انظر كيف أقوم بذلك

Onu nasıl yaptığımı izle.

أقوم بجولة في المدينة.

Ben bir şehir turu yapıyorum.

ولكنني لن أقوم بذلك الأمر.

ama ben öyle yapmayacağım.

كم أُحب أن أقوم بذلك.

Ameliyat etmek için can atıyordum yahu!

لذلك فإنني هنا أقوم بواجبي،

Ben üzerime düşeni yapıyorum,

انظر ، هل أقوم بتشغيل الميكروفون؟

bak mikrofonu açayım mı?

شخصيًّا دائمًا ما أقوم بذلك.

Bunu kendime her zaman yapıyorum.

كان ينبغي أن أقوم بشيء.

Bir şey yapmalıydım.

إنني أقوم بذلك من أجلك.

Bunu senin için yapıyorum.

أقوم بأخطاء في الفرنسية دائما.

Fransızcada hâlâ hata yapıyorum.

لم أستطع أن أقوم بتواصل عيني .

adamın yüzüne bile bakamadım.

أقوم بتعليم المدراء التنفيذيين ورؤساء الدول،

CEO'lara, başkanlara,

أمرني أن أقوم بهذا، فقمت به.

Bana onu yapmamı söyledi, bu yüzden onu yaptım.

نظرياً ، ما أقوم به متعلق بالرياضيات.

Teorik olarak, ben matematik yapıyorum.

أقوم بالتمارين الرياضية لأحافظ على صحتي.

Sağlıklı kalmak istediğim için egzersiz yapıyorum.

لأني لا أقوم بالسحر، نحن نقوم بالسحر.

Çünkü sihri yapan ben değilim, bizleriz.

لي هو أن أقوم بأفضل ما لدي

elimden gelenin en iyisini yaparak

أيجب علي أن أقوم بذلك مرة أخرى؟

Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?

كنت في غرفتي لا أقوم بأي شيء تقريبًا

odamdaydım ve pek de bir şey yapmıyordum ve

هناك فيديو لي وأنا أقوم بالخدعة على اليوتيوب،

YouTube'da bunu yaptığım bir videom var

حسنا لن أقوم بالتوضيح أيهم عقل الملاكم مجددا

Boksörün beyninin hangisi olduğunu tekrar söylemeye gerek yok.

وما أقوم به هو من أجل هؤلاء الأشخاص.

İşte bu arkadaşlarım için.

ولكني أتمنى أيضاً أن أقوم بصناعة فرق لكم.

Fakat ayrıca sizin için de farklılık yaratmayı umuyorum.

وأعود إلى الأكاديمية، قررت أن أقوم بدراسة الماجستير.

Ve akademiye dönüyorum, yüksek lisansımı yapmaya karar veriyorum.

ولكن الأمر هنا، جزئي المفضل مما أقوم به

Fakat durum şu ki yaptığım işin sevdiğim kısmı,

أفضّل أن أتضوّر جوعاّ على أن أقوم بالسرقة.

Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.

مثلاً أنا أقوم ببعض الأعمال، يسألونني، "كيف فعلت ذلك؟"

Ben mesela bazı çalışmalar yapıyorum, bana soruyorlar, “Nasıl yaptın?”

أقوم بتعليم قادة التنمية أيًا كانت نوعية فرق العمل

Tüm gruplardaki gelişime açık direktörlere

ولن أقوم بإطفائه، أليس كذلك؟ سيكون ذلك تصرفًا فظًا.

Onu kapatacak değilim, değil mi? Bu biraz kabalık olur.

‫كل ما أفعله هو أنني أقوم بتجديل‬ ‫كل هذه الأغصان.‬

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

لقد محوت تلك الذكرى. كان هذا أصعب شيء أقوم به.

Hafızamdan silmişim. Şimdi işin en zor kısmı kaldı.

وسوف أقوم بنشر بعض البكتيريا في الهواء فوق هذا الجلد.

Cildin hemen üzerine boşluğa bakteri ekliyorum,

كنتُ أقوم بمقاطعتها في منتصف جملتها وأكملُ فكرتها بالنيابة عنها.

ve cümlesini ben tamamlıyordum.

كنت أقوم بالتغييرات في بعض الأحيان بناءً على ما كنت أسمعه،

Bazen duyduklarım doğrultusunda değişiklikler yapıyordum

الآن، قائمة الثلاث ليست فقط أساسية للطريقة التي أقوم بها بحرفتي،

Üçler kuralı sadece işimde değil

أنا الآن أقوم بعرض مقطع قصير لكم فيما يتعلق بتنظيف الأسنان،

Bir dizi diş fırçalama görseli paylaşmak istiyorum,

- هل يجب أن أفعل ذلك الآن؟
- أيجب أن أقوم بذلك على الفور؟

Onu hemen yapmak zorunda mıyım?

- لم يكن لديّ أيّ شيء آخر أقوم به.
- لم يكن لديّ أيّ شيء آخر أفعله.

Yapacak başka bir şeyim yoktu.