Translation of "مختلفة" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "مختلفة" in a sentence and their turkish translations:

وجرعات مختلفة وخطوط زمنية مختلفة،

test etme üzerinde çalışıyoruz,

كل منا لديه هرمونات مختلفة، أعضاء مختلفة،

Farklı hormonlarımız, farklı cinsel organlarımız

إنها تصير مختلفة،

değişiyor

‫وتلاحق فريسة مختلفة.‬

Farklı bir hedef peşindeler.

مثل مختلفة قليلا

sanki biraz daha farklı gibi

توجد نظريات مختلفة،

Bu konuda farklı teoriler var,

من مواقع مختلفة

farklı konumlardan

قد تبدو مختلفة تماما.

biraz farklı görünebilir.

إصدارات مختلفة قليلاً منه

onun biraz daha farklı versiyonları

الخفافيش لها خصائص مختلفة

yarasaların çok değişik huyları vardır

رجلك له صفات مختلفة

adamında değişik huyları var

في 97 جامعة مختلفة،

doksan yedi farklı üniversitede,

كانت ليلى مختلفة حقّا.

Leyla gerçekten farklıydı.

والتخطيط لكيفية إنشاء نتيجة مختلفة.

plan yapma yeteneği kazanırsın.

قسموهم إلى ثلاث مجموعات مختلفة.

ve onları üç farklı gruba ayırdılar.

لكن ربما بفيزياء مختلفة قليلاً،

Biraz farklı bir fizikle mümkün olabilirdi

ولدى هذه الأجسام أشكال مختلفة،

Bu objelerin görünümleri farklı,

قادمون من 60 جنسية مختلفة.

1400 insanla çalıştık.

ويجب أن تكون الجمهوريات مختلفة.

Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.

لدينا هنا ثلاث روفرات مختلفة.

Üç farklı gezginimizi görüyorsunuz burada.

لأن ساعة كل شخص مختلفة

Çünkü herkesin saati birbirinden farklı

من مؤسسات مختلفة وتخصصات عدَّة

doktora sonrası bilimsel araştırma bursluları ve profesörleri

ودمج أفكار ووجهات نظر مختلفة،

ve farklı fikir ve bakış açılarını bir araya getirdikten sonra,

وكنت مهتماً بأشياء مختلفة تماماً.

ve muhtemelen tamamen farklı şeylere ilgi duyuyordunuz.

نحن نرى الأشاء بطريقة مختلفة.

Biz şeyleri farklı olarak görüyoruz.

كان سامي يعيش حياة مختلفة.

Leyla'nın farklı bir hayatı vardı.

عمل سامي في مستشفيات مختلفة.

Sami birkaç farklı hastanede çalıştı.

لتناولنا علاجه، كدولة، بطريقة مختلفة تمامًا.

o zaman ülke olarak bu konuya çok farklı yaklaşıyor olurduk.

ولا لأي شخص لديه أفكار مختلفة.

farklı fikirlere sahip insanlar için de.

وتصبح مختلفة جدًا في أحيان أخرى.

farklı davranabilirsiniz.

ومن ثم تخزن في طبقات مختلفة،

ve farklı tabakalarda depolanır,

قادمًا من أماكن مختلفة، هي معجزة.

yerlerden gelen 1400 insanı bir araya getirmek bir mucizedir.

تعرفت على فكرة مختلفة عن الحياة.

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

عليك أن تقوم بحساب أرقام مختلفة.

biraz farklı hesaplar yapmak zorundasınız.

الذي يتحدث عن الازدواجية بطريقة مختلفة.

bu şey farklı bir biçimde iki-likten bahsetti.

فهي تؤثر على وظائف مختلفة في أجسادنا

uyku ve davranış biçimleri,

لذلك، قررت فحص المشكلة من زاوية مختلفة.

Bu yüzden probleme farklı bir açıdan yaklaşmaya karar verdim.

ويعمل الكثير منا على اختبار تركيبات مختلفة

Pek çoğumuz farklı formulleri, farklı dozajları ve farklı zamanlamaları

اليوم الحكم والخزي تحيط بهما مسألة مختلفة

Bugün suçlama ve karalama farklı bir konuda yapılıyor.

هناك وصمة عار مختلفة عن الموجود هناك

Farklı bir damga var.

الذكاء الإصطناعي يمكن أن يتحول لطرق مختلفة.

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

كل منها تحتوي على أدوية مصغرة مختلفة.

her biri tek mikro ilaçlar ihtiva ediyor.

صُنعت هذه الدعامات من مجموعة مواد مختلفة،

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

‫لكن كاميرات الضوء المنخفض‬ ‫تكشف فصيلة مختلفة.‬

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

هي كلها تبدو الآن مختلفة، أليس كذلك؟

Şimdi farklılaştı, değil mi?

ولديهم أنواع مختلفة قليلة منها مصنوعة بالبلاستيك،

birkaç değişik çeşit var ve bazılar plastik.

ليست مختلفة جداً عن واجباتي في الفيزياء

benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

بيئاتنا المعيشية مختلفة تمامًا عن بعضها البعض

yaşam ortamlarımız birbirinden çok farklı

أعاد كتابة القصة فأحالها قصة مختلفة تمامًا.

O tamamen farklı birine hikaye yazdı.

انكسرت ذراع سامي في ستّ أماكن مختلفة.

Sami'nin sağ kolu altı yerden kırıldı.

جهزت المعلمة ثمانية أقسام مختلفة في صالة الألعاب،

Hoca, spor salonunda sekiz farklı grup oluşturdu.

في هذا العرض، أخذت أشخاصًا بمستويات رؤية مختلفة

bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

لعب طبقات اقتصادية اجتماعية مختلفة واحدة تلو الأخرى

farklı sosyal ekonomik sınıflarını teker teker oynuyordu

قد يكون في نقاط مختلفة ، وهي ليست مشكلة

farklı noktada da olabilir bu da problem değil

لذلك فهو يجعل الإقامة مثل هذا المقاول مختلفة

deyim yerindeyse farklı bu müteahhit gibi rezidans yapıyor

هنا يجب أن نتحدث عن مفاهيم مختلفة للوقت

İşte zaman için farklı kavramlardan bahsetmeliyiz

وكل بلد دعم بقوته مجموعات مختلفة بالشرق الاوسط

İki ülke de, Ortadoğu sathına yayılmış olan muhtelif gruplara olan desteğini arttırıyordu.

يستخدم الباحثون البوابة للدخول لأجزاء مختلفة من العالم.

Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.

يُوصف المسلمون بصورة مختلفة في وسائل الإعلام الغربيّة.

- Batılı medya kuruluşları Müslümanlara farklı gözle bakıyor.
- Batı medyası Müslümanları farklı lanse ediyor.

لأن هناك مسارات مختلفة من حاضرك إلى مستقبلك، صحيح؟

çünkü bugününden yarınına farklı rotalar var, değil mi?

ذهبنا واخترنا 13 شخصاً من أماكن مختلفة من تركيا.

gittik Türkiye'nin çeşitli yerlerinden 13 tane insan seçtik.

كانت خلايا الدماغ المختلفة تُرمز أجزاء مختلفة من المتاهة.

farklı beyin hücreleri labirentin farklı kısımlarını kodlardı.

نعم جسم الماء يعني موجة عملاقة لكن مختلفة تقنيا

evet su kütlesi dev dalga anlamına gelse de teknik olarak farklı

أقمنا في عامي 2010-2011 في 77 محافظة مختلفة،

2010-2011 yıllarında yetmiş yedi farklı ilde,

في حين أنه يجري استعمال أنواع مختلفة من الإضاءة الثبلية،

Ve birçok farklı LED türü bulunmakta.

يستطيع الأطفال سماع أصوات اللغات مختلفة بأسلوب لا يملكه البالغون.

çocuklar yeni bir dile ait bizim kaçırdığımız sesleri işitebilir.

لنقل أنّني عرضت عليكم يا جماعة فيديوهات لأيادٍ بألوان مختلفة

Diyelim ki size farklı renklerdeki eller ve bu farklı renklerdeki ellere batırılan

ولواستطعنا أن نكون بأفضل شكل ممكن، وحصلنا على أمزجة مختلفة،

Ve eğer olabildiğimiz kadar iyiysek ve çeşitli ruh hâllerimiz varsa,

مكونة من مواد مختلفة كليًا عن التي كونتنا أنا وأنت.

siz ve benden tamamen farklı bir şeyden yapılmış olduğuydu.

- تعرّف سامي على مسلمين من مختلف الدّول الإسلاميّة.
- تعرّف سامي على مسلمين من دول إسلاميّة مختلفة.
- تعرّف سامي على مسلمين من بلدان إسلاميّة مختلفة.

Sami farklı farklı Müslüman ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

رسمت ثلاث لوحات مختلفة ثم رسمت نسخة مكررة من كل لوحة

Üç farklı resim çizdim ve daha sonra her bir resmin kopyalarını çıkardım,

كانوا يحاكون ما يمكن أن يحدث في الواقع تحت سيناريوهات مختلفة

farklı senaryolarda ne olacağını gerçekten gösteriyorlardı,

وتجربة أنماط مختلفة ، أدرك لاعبو الغولف أن الدمامل تعمل بشكل أفضل.

Ve farklı desenleri denemekle birlikte golfçüler, gamzelerin en iyi şekilde çalıştığını fark etti.

فمعظم رسامي الخرائط اختاروا و تبنوا طرق اسقاط غير مستطيلة مختلفة

Çoğu modern harita yapımcısı, boyutu veya şekli tamamen çarpıtan

- قابل سامي مسلمين من مختلف الدّول.
- قابل سامي مسلمين من بلدان مختلفة.

Sami değişik ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

و 10.000 من المماليك الأمراء، و10.000 كانوا من القوات النظامية من أصول مختلفة

10 bin tanesi Emirlerin Memlükleriydi ve 10 bini ise değişik kökenlerden gelen normal birliklerdi.

ولكن قطع فتح V1 Pro ، يمكنك معرفة ما الذي يجعل هذه الكرة مختلفة.

Ancak Pro V1'i keserek, bu topu neyin farklı kıldığını görebilirsiniz.

نعم ، إذا نظرت إليها ، فأنا أؤكد هذه المعلومات من خمسة أو ستة مصادر مختلفة.

Evet aslında bakarsanız beş altı farklı kaynaktan bunları teyit ediyorum bu bilgileri

كان علي أن أقطعها في أماكن مختلفة و أمطها حتى أصبحت البلاد غريبة الشكل

bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

في الواقع إنه يحجب ، ولكن هذه المرة تموت المرأة مرة أخرى في منطقة مختلفة في نفس الوقت هذه المرة.

Aslında engelliyor fakat kadın yine bu sefer aynı saatte farklı bir bölgede farklı bir şekilde yine ölüyor