Translation of "فريسة" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "فريسة" in a sentence and their turkish translations:

‫وصيد فريسة أكبر.‬

Ve daha büyük avlara yeltenebilirler.

‫وتلاحق فريسة مختلفة.‬

Farklı bir hedef peşindeler.

ويوقعهم فريسة سلوكيات المُغامرة.

ve riskli davranışların kurbanı olmalarına neden oluyor.

‫وأحاول أن أصيد أي فريسة.‬

ve bir şey yakalamaya çalışırım.

‫ربما تحتاج إلى فريسة أصغر.‬

Daha ufak bir şey mi baksalar?

هذه المرة النملة ليست فريسة

bu sefer karınca av değil

إذ يصبحون فريسة سهلة للشعبويين في الانتخابات،

Seçimlerde kolaylıkla çoğulcuların yemi oluyorlar.

سنأخذ فريسة أو ما نسميها في بعض الاحيان هدفاً.

Bir av ya da hedef dediğimiz bir şey alacağız.

‫ويبدو أن أشبالها‬ ‫لم تقترب من صيد أي فريسة.‬

Yavruları da pek bir şey avlayacakmış gibi değil.

‫قال الخبراء‬ ‫إنه ربما تكون هذه الحريشة عدوانية،‬ ‫لكنها لا تعتبر البشر فريسة.‬

Agresif olmasına rağmen, uzmanlara göre bu sürüngen katil insanları av olarak görmez.

‫لكن خلال ساعات النهار وأثناء قيامه بعمله‬ ‫وقع عالم الأحياء البحرية‬ ‫"ريتشارد فيتزباتريك" فريسة قنفذ بحري غاضب.‬

Ama deniz biyoloğu Richard Fitzpatrick öfkeli bir denizkestanesinin saldırısına uğradığında gündüz vakti işini yapıyordu.