Translation of "قابل" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "قابل" in a sentence and their turkish translations:

حيث يصبح غير قابل للاستقبال أوغير قابل للعلاج.

cerrahi yöntemle alınamaz veya tedavi edilemez hale gelmesidir.

‫وهو قابل للأكل.‬

Ve bu yenebilir.

غير قابل للاشتعال .

.

- قابل سامي مسلمين من مختلف الدّول.
- قابل سامي مسلمين من بلدان مختلفة.

Sami değişik ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

دور الثقافة غير قابل للقياس.

Kültürün rolü çok büyük.

كعامل خطر رئيسي قابل للتعديل بالنسبة لأمراض القلب،

kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

لم يكن لدى سامي مرض عقلي قابل للتّشخيص.

Sami'nin tanısal bir akıl hastalığı yoktu.

استعمل سامي سمّا غير قابل للكشف كي يسمّم ليلى.

Sami, Leyla'yı öldürmek için tespit edilemeyen bir zehir kullandı.

هذه مصنوعة من مطاط إسفنجي قابل للضغط، الكثير من المرح.

Bunlar sıkışabilir kauçuk süngerden yapılmış, çok eğlenceli.

- لم يقابل سامي قطّ مسلما في حياته.
- لم يسبق لسامي و أن قابل مسلما في حياته.

Sami hayatında hiç Müslüman biriyle tanışmadı.