Translation of "ترى" in Turkish

0.071 sec.

Examples of using "ترى" in a sentence and their turkish translations:

هل ترى الراكون؟

Rakunu görüyor musun?

ترى الفتاة الفتى.

Kız erkeği görüyor.

يمكنك ان ترى صورة

bir görüntü görebiliyormusunuz

من تكون يا ترى.

O kim acaba?

من اخترعه يا ترى؟

- Onu kimin icat ettiğini merak ediyorum.
- Onu kim icat etti acaba?

هل ترى توم كثيرا؟

Tom'u sık sık görür müsün?

هل ترى ما أعني؟

Demek istediğimi anlıyor musun?

لن ترى مصر مجدّدا.

Mısır'ı bir daha asla görmeyeceksin.

عينى اليسرى لا ترى

Sol gözüm görmüyor.

ألا ترى الألم الذي آلمك؟

Nedir seni yaralayan acı

‫ترى أنه توجد عربة هناك.‬

Bakın, orada bir el arabası var.

‫نادراً ما ترى هذا الحيوان.‬

Çok nadir görülürler.

‫انظر، يمكنك أن ترى طريقاً!‬

Bakın, bir yol görünüyor!

‫انظر، ترى هذه الشعيرات الصغيرة.‬

Bakın, şu küçük tüyleri görüyorsunuz.

ثم ترى العنوان في الصحف

sonra gazetelerde şu manşeti görüyorsunuz

هنا عيون النمل لا ترى

işte karıncaların gözleri görmüyor

هل ترى الأب و الأُم؟

Anne ve babayı görüyor musunuz?

ترى، ماذا سيفعل الرئيس الجديد؟

Yeni başkan ne yapardı?

‫هل ترى هذه المادة التي بالداخل؟‬

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

‫انظر، يمكنك أن ترى طريقاً هنا.‬

Bakın, aşağıda bir yol var.

‫كلتاهما ترى جيدًا في الضوء الصناعي.‬

İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.

هل ما زلت ترى ذلك مستحيلاً؟

Hala imkansız görüyor musunuz acaba?

"ماذا حدث؟" ألا تريد أن ترى؟

"Neler olmuş acaba?" diye görmek istemez misiniz?

عندها ترى مدى خطورة كوفيد-19

Ve sonra Covid-19'un ne denli tehlikeli olabileceğini görürsünüz.

كان يجب عليك أن ترى الصورة.

Resmi görmeliydiniz.

لأنه يغير كيف ترى الشخصية الرئيسية العالم.

çünkü ana karakterin dünyayı nasıl gördüğünü değiştirir.

يمكنك أن ترى ذلك في هاملت، ماكبث...

Hamlet'te, Machbet'te görebilirsiniz.

‫انظر، ترى أنها بدأت في الارتداد للخلف.‬

Bakın, geriye doğru kıvrıldığını görebilirsiniz.

‫ترى كم أن هذه الوديان الضيقة محيرة.‬

Bu kanyonların ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu görüyorsunuz.

أراك ترى الأشياء الثمينة الخاصة بك أيضا

bakın değerli eşyalarınıda görüyorsunuz

‫هل ترى هذه الحواف الصغيرة المسننة‬ ‫في الأوراق؟‬

Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?

‫ترى أن الفكرة الأفضل‬ ‫هي التخييم في الكهف؟‬

Sizce en iyi fikir mağarada kamp yapmak mı?

‫هذه هي خطورة‬ ‫التزلج وأنت لا ترى النهاية.‬

İşte tehlike buydu, yolun sonunu görmeden kayarsanız bu olur.

‫حسناً، ترى النسيج الخلوي‬ ‫وهو هذه الطبقة البيضاء.‬

Pekâlâ, bu büyütkendoku ve burası da beyaz katman.

لكن كيف يبدو صوت نظامنا الشمسي يا ترى؟

Peki ya bizim güneş sistemimiz nasıl duyuluyor?

‫وإن كانت الإضاءة خافتة جدًا‬ ‫فلن ترى فريستها.‬

Çok karanlık olursa avlarını göremezler.

وبعدها يمكن أن ترى كيف يعمل فريقك وشركتك.

ve sonra takımınızın veya şirketinizin ne kadar iyi gittiğini görebiliyorsunuz,

‫إنها ترى ذلك الشيء الجديد اللامع في العشب.‬

Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.

العربية المحافظة نسبياً والتي ترى بالزواج الشرعي التقليدي

önyargısını engelleyen dini ve sosyal bir değer olarak gören nispeten muhafazakar Arap

- أين عيناك حين تحتاجهما؟
- ألا تبصر؟
- ألا ترى؟

Gözlerin nerede?

ستتفاجئ حين ترى ما تستطيع تعلمه في أسبوع.

Bir haftada öğrenebileceğine şaşırırdın.

أو إلى أي مكان ترى فيه شخصًا جالسًا،

ya da herhangi bir yerde bir insanın oturduğunu gördün,

- ماذا ترى في الصورة؟
- ماذا ترين في الصورة؟

Resimde ne görüyorsunuz?

كان بإمكانك أن ترى الدّم في كلّ مكان.

Her yerde kan görebilirsin.

‫أتريد أن ترى ‬ ‫إن كان يمكنك اصطياد مخلوق آخر؟‬

bir tane daha yakalayıp yakalayamayacağınızı görmek ister misiniz?

‫انظر، ترى كل هذا السائل...‬ ‫يبدأ في النزول منه.‬

bu sıvıların çıkmaya başladığını görebilirsiniz.

‫لكن حينها ترى الاختلافات الدقيقة.‬ ‫وحينها تتعرف على البرية.‬

Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.

قال الصائغ "هنا محل مجوهرات يا أخي. ألا ترى؟

Kuyumcu ''Kardeşim burası kuyumcu. Görmüyor musun?

وهناك ترى بالفعل ضوءا ساطعا يدل على ما يحمله المستقبل.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

‫هل ترى هذه البحيرة والمحجر بالأسفل؟‬ ‫إنهما على مسافة بعيدة!‬

Gölü ve taş ocağını görüyor musunuz? Oldukça uzak bir mesafe!

‫حسناً، ترى إذن إنه ينبغي أن نتوقف‬ ‫ونحاول إشعال نار؟‬

Pekâlâ, durup ateş yakmayı denememizi istediniz demek?

‫انظر، يمكنك أن ترى هنا، ‬ ‫حيث علمت مساري من قبل.‬

Bakın, görebilirsiniz. Burası daha önce işaretlediğim yol.

لكن هل تم إقصاءنا يا ترى إلى شعور زائف بالأمان؟

Peki sahte bir güven duygusuna kapıldık mı?

يمكنك أن ترى أن العائق الأكبر للتعامل مع اضطرابات المناخ

İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel

كما ترى، إن التحلل يطلق ثاني أكسيد الكربون في الجو،

Gördüğünüz gibi, çürüme ile metan ve azot oksit gibi

‫وإن كنت ترى نفسك مستعداً لمهمة جديدة تماماً،‬ ‫اختر "الحدث التالي".‬

Eğer yepyeni bir görev için hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

انظر ، في هذه الصورة ترى الآن مومياء مستخرجة من تابوت حقيقي

bakın bu görüntüde şuanda gerçek bir lahitten çıkarılan bir mumya görüyorsunuz

‫كانت ترى تحركات كثيرة وتخاف قليلًا‬ ‫وبعدها تنظر وتقول: "إنه هو".‬

Büyük bir hareket görüp biraz korkuyor, sonra bakıp "Oymuş." diyordu.

- أيمكنك رؤية الفرق؟
- أيمكنك ملاحظة الفرق؟
- هل بإمكانك أن ترى الفرق؟

Farkı görebiliyor musun?

إن كنت تظن التعليم مكلفًا، فانتظر حتى ترى ما يكلفك الجهل.

Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsan,cahilliğin sana neye mâl olduğunu görene kadar bekle.

‫إن أردت أن تجرب ‬ ‫وأن ترى التحديات الأخرى المتاحة،‬ ‫اختر "إعادة الحلقة".‬

Başka ne gibi zorluklar olduğunu görmek ve bunları denemek isterseniz "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

عليك أن ترى كيف يكون الأمر عند الطرف القصير من طيف الأطوال."

Kısa tarafta olmanın nasıl olduğunu gör bakalım."

‫ترى أعين الرتيلاء مجعدة الشعر الصغيرة‬ ‫ما هو أكثر من الضوء والظل.‬

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‫ترى الفيلة أفضل منّا في الظلام،‬ ‫لكن بصرها لا يقارن ببصر الأسود.‬

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

الذي ترى الروح نازلا ومستقرا عليه فهذا هو الذي يعمد بالروح القدس.

- Ruhun geldiğini ve kaldığını gördüğün adam Kutsal Ruhla vaftiz edecek olandır.
- Ruhun kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh'la vaftiz eden odur.

أذا أردت أن ترى خريطة تظهر الأحجام فالأفضل إستخدام إسقاط " جوول بيتيرز"

Daha doğru bir şekilde boyut görüntüleyen bir harita görmek isterseniz

‫لا أريد أن أشيح ببصري عن هذه الأفعى.‬ ‫يمكنك أن ترى أنها تتلوى‬

Gözümü ayırmak istemiyorum, sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

‫ولكن لدينا ما نحتاج إليه، وهذا أمر جيد.‬ ‫ترى أن حرارة النهار انكسرت.‬

Ama ihtiyacımız olanı aldık, bu iyi. Bakın, günün sıcaklığının geçtiği anlaşılıyor.

‫لا أريد أن أشيح ببصري عن هذه الحية.‬ ‫يمكنك أن ترى أنها تتلوى‬

Gözümü ayırmak istemiyorum, sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

‫من السهل ألا ترى اقتراب عدوها منها.‬ ‫قد تكون هذه أفضل فرصة للبؤة.‬

...düşmanın yaklaştığını kaçırmaları işten bile değil. Bu, dişi aslan için en iyi fırsat olabilir.

‫بالنسبة إلى اللافقاريات،‬ ‫التي ترى اللونين الأزرق والأخضر بشكل واضح،‬ ‫فهو لا يُقاوم.‬

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

على الرغم من أنها لا تبدو فكرة جيدة أن تبدأ بالركض عندما ترى دبّاً.

Yine de bir ayı gördüğünüzde koşmaya başlamak iyi bir fikir olmayabilir.

والتي يمكنك أن ترى ما إذا كنت تقطع واحدة مفتوحة ، مثل لاعب الجولف ريك شيلز.

golfçü Rick Shiels gibi kesip açıp açamayacağınızı görebilirsiniz.

‫ربما يكون هذا اختياراً ذكياً‬ ‫لا أريد أن أشيح ببصري عن هذه الأفعى.‬ ‫يمكنك أن ترى أنها تتلوى‬

Bu muhtemelen akıllıca. Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

‫يقول إنه عندما يتعلق الأمر‬ ‫بقاتل حرشفي خطير‬ ‫فإنك لا تعرف كم هي منتشرة‬ ‫إلى حين أن ترى ذلك بنفسك.‬

Bu pullu seri katilin ne kadar yaygın olduğunu kendi gözünüzle görmeden anlayamazsınız, diyor.