Translation of "أعني" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "أعني" in a sentence and their turkish translations:

أعني جميعنا..

Hepimizi kastediyorum...

أعني، تمامًا.

Hem de hiç.

ماذا أعني؟

Burada ne demek istiyorum?

وبهذا أنا أعني،

Demek istediğim,

أعني، ما المقصد؟

Esas olan ne, değil mi?

ماذا أعني بذلك؟

Bununla neyi kastediyorum?

أعني، انظر حولك.

Çevrenize bir bakın.

أعني أنني أتمنى شيئًا،

Yani bir şeyi umut ediyorum,

هل ترى ما أعني؟

Demek istediğimi anlıyor musun?

أعني، تلك هي العمليات المصرفية!

Yani, bankacılık bu!

أعني 12 مرة أحدهم رفض.

12 kez hayır denmiş.

أعني بذلك الذين يأتون محمولين،

İçeri zor bela taşınanları,

أعني، إنه لم يكن حادثاً

Benim zengin bir çocuk olup

أعني، هو نوعاً ما وجدها.

Yani, kısmen onu buldu.

‫أعني، حياة لا يمكن تصورها.‬

Yani akıl almaz bir hayat bu.

أعني أنتم تعلمون كيف تجري الأمور:

Nasıl olduğunu bilirsiniz.

ولا أعني ذلك بالمعنى المجرد العام.

Bunu tam belli olmayan genelleyici bir anlamda söylemiyorum.

أعني أنني لم أسمع الاسم حتى.

adını bile duymadım desem yeridir yani.

‫أعني أنهم كانوا داخل عالم الطبيعة.‬

Resmen doğanın içindeydiler.

‫أعني، أصبح الأمر هوسًا نوعًا ما.‬

Bir nevi takıntı hâline gelmişti.

وبكلمة "لماذا" لا أعني "لجني الأرباح."

Ve "neden" ile demek istediğim "kâr yapmak" değil.

انا أعني أنه أمر مهين وأمر عنيف.

Uyuşturucu ticareti destekçisi ve şiddet dolu.

وبالطبع أعني بـ"تراثنا"، تراث البشرية أجمع.

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

أعني أنني فقط وصفت حال عمي ريتشارد،

Yani ben kesinlikle Richard'ı tarif ettim

أعني، أنا أتعرق حقا، وثم أشعر بالتعب،

yani hani "bayağı" bir terliyorum, yoruluyorum filan o sırada,

أعني جميعهم لديهم نفس الجذور، أليس كذلك؟

Yani hepsinin temelinde aynı şey var, değil mi?

أعني أنا لم أتمكن من المصارعة معهم.

Güreşemedim,

أعني، كيف يمكن لشيء بسيط مثل اللون فقط

Renk kadar basit bir şey

كل شيء -أعني كل شيء- مبني على هذا.

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

أعني، أنّ ذلك يُعد ميزتك الفريدة من نوعها.

Demek istediğim bu size has bir avantaj.

أنا لا أعني أن الأطفال لا يتمتعون بأي منافع

Bu, çocuk olmanın avantajı olmadığı anlamına gelmiyor.

وبطبيعة الحال أجبتهم بنعم، لأنني أعني أن كوستاريكا جميلة.

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

أعني، أنّ هذه القصة تبدو مستحيلة، ولكنها تحققت بالفعل.

Demek istediğim bu asla olmayacak bir hikâyeydi ama yine de başardı.

أعني، لقد أبليت بلاًء حسنًا في نيتفليكس، أنت بليونير،

Netflix'le inanılmaz işler yaptın, milyardersin

أعني أن وسائل التواصل الاجتماعي قد أصبحت تقريبًا كالمرفق العام.

Bu durumda sosyal medya neredeyse kamu hizmeti haline geldi.

ولا أعني بذلك الذين يأتون للتعقيم أو للخصي أو للقاح.

Kısırlaştırma, hadım veya aşı için gelenleri kastetmiyorum.

‫أعني أنه ليس دافئاً تماماً،‬ ‫ولكنه أفضل من التجمد هنا.‬

Tam olarak sıcak sayılmaz ama orada donmaktan iyidir.

أعني ، هل بنى الناس هذا الهيكل عندما كانوا جامعي الصيادين؟

yani insanlar avcı toplayıcıyken bu yapıyı mı inşa etti?

أعني ويمكن أن جدتنا لا تستطيع الرقص في Taşikardi، طبيعي جدا.

Yani Taşikardi'de dans etmeyebilir tabii büyükannemiz, yani normal.

أعني ، إذا أخبرت عن الأحداث ، ستظهر الأسماء ، لا أريد أن أقول ، ولكن

yani olayları anlatırsam isimler ayyuka çıkacak anlatmak istemiyorum ama