Translation of "الزمن" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "الزمن" in a sentence and their turkish translations:

السفر عبر الزمن ممكن!

zaman yolculuğu mümkün!

لما يقارب قرنًا من الزمن،

oradaki ıstakozları koruyorlar.

ومع مرور الزمن، لاحظتُ الموازنة

ve zamanla, hem ekranda hem de ekran haricinde

فهل السفر عبر الزمن ممكن؟

Peki zaman yolculuğu mümkün mü?

بدى الأمر وكأن الزمن توقف.

Zaman durmuş gibi görünüyordu.

يصبح غير متناغم مع مرور الزمن.

zaman geçtikçe çelişkili hâle geliyor.

موضوعنا اليوم هو السفر عبر الزمن

Bugünkü konumuz zaman yolculuğu

هذه ممكنة مع السفر عبر الزمن

İşte bunlar zaman yolculuğu ile mümkün

بعيد جداً في الزمن -- فكر في 2100.

çok uzak bir zaman -- 2100 yılı.

كان هناك فيلم كنت أشاهده "آلة الزمن"

İzlediğim bir film vardı "Time Machine"

وهذا يجعل بعض الدورات عفا عليها الزمن.

Bu da bazı dersleri modası geçmiş kılıyor.

دوري هو أن أحافظ عليها مع مرور الزمن،

Benim görevim onu gelecek nesillere bırakmak

ولكن هل تقول أنه إذا صنعت آلة الزمن؟

Fakat siz bir zaman makinesi yapsaydınız bunu söyler misiniz?

اختراع آلة الزمن لأن المرأة التي تحبها ماتت

Sevdiği kadın öldüğü için bir zaman makinesi icat ediyor

هذا هو أكبر دليل على السفر عبر الزمن.

Zaman yolculuğuna en büyük kanıtta budur zaten

فلنستخدم هذه الأدوات للنظر بعيدًا عبر الزمن لكشف المستقبل.

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

ولكننا بحاجة إلى السفر عبر الزمن لحل هذا الوضع

fakat bu durumu çözebilmek için adeta bir zaman yolculuğuna ihtiyacımız var

ومع مرور الزمن، لن ينجح الانتقام والعنف في وجه المتطرفين.

İntikam ve şiddet uzun dönemde aşırılık sorununda işe yaramaz.

إذا توقفنا ونظرنا إلى العالم من خلال نافذة من الزمن.

doğanın eşsiz yollarla kendini bize sunduğunu görürüz.

اكتشفنا أن نقطة التحول تلك على بعد عقد من الزمن.

Bulduğumuz şey, taşma noktasına önümüzdeki on yıl içinde ulaşacağımız.

تم طرح أفكار عن الخلود أكثر من السفر عبر الزمن

Zaman yolculuğundan daha çok ölümsüzlükle ilgili fikirler ortaya atıldı

هناك نفس الحدث المماثل ، في الواقع مع السفر عبر الزمن

Aynı benzer bir olay var aslında zaman yolculuğuyla

الكثير من العمل للنهوض بالبلاد سباقٌ مع الزمن على الامارات

zamanla yarışan ülkeyi ilerletmek için çok işi var. Emirates

عانى الكثيرون الظلم والبؤس ردحاً من الزمن تحت حكم الإستعمار.

Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.

هل يمر الوقت؟ أو يتوقف الزمن ، هل نتقدم في الوقت المناسب؟

Zaman akıp gider mi? Yoksa zaman duruyor biz mi zamanda ilerliyoruz?

‫مع سمعة مخيفة‬ ‫وترسانة صُقلت عبر قرون من الزمن.‬ ‫سريعة وعدوانية وسامة للغاية.‬

gelişmiş bir cephaneye sahip, kâbus gibi bir yaratıktır. Hızlı, agresif ve son derece zehirlidir

هل من الممكن تغيير الماضي؟ هل يمكننا السفر عبر الزمن لإنقاذ أحبائنا الذين فقدناهم؟

Geçmişi değiştirmek mümkün mü? Kaybettiğimiz sevdiklerimizi kurtarabilmek için zaman yolculuğu yapabilir miyiz?

نريد رؤية كل ما هو فريد في اللغات. ونريد كذلك أن نرى تطور اللغات خلال الزمن.

Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

إننا في هذه البلاد، ننهض أو ننهار كأمة واحدة؛ كشعب واحد. فلنقاوم نزعة الوقوع في نفس الروح الحزبية، وصغائر الأمور، وعدم النضج، هذه الأشياء التي سممت حياتنا السياسية ردحاً من الزمن.

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.