Translation of "Yapıp" in Spanish

0.047 sec.

Examples of using "Yapıp" in a sentence and their spanish translations:

Bunu yapıp bitirelim.

Acabemos ya con esto.

Şaka yapıp yapmadığını söyleyemem.

Yo no puedo decir si tú estás bromeando o no.

Bir liste yapıp Tom'a vereceğim.

Voy a hacer una lista y dársela a Tom.

Tom'un şaka yapıp yapmadığını söyleyemem.

No sé decir si Tom está bromeando o no.

Ben şaka yapıp yapmadığını söyleyemem.

Yo no puedo decir si tú estás bromeando.

Onu yapıp yapamayacağımı merak ediyorum.

Me pregunto si puedo hacer eso.

Evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

después de casarse y establecerse en el extranjero

Önemli olan elinden geleni yapıp yapmadığındır.

Lo importante es si uno hace su mejor esfuerzo o no.

Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.

- No sé si él lo habría hecho por mí.
- No sé si lo habría hecho por mí.

Bazen doğru yapıp yapmadığımı merak ediyorum.

A veces me pregunto si lo hice bien.

Ve başarılı şekilde beyin fırtınası yapıp

para que pudieran mejorar su capacidad de liderazgo

Gitmeyi planlıyorum. Yapıp yapmaman umurumda değil.

Yo tengo pensado ir. No me importa si tú lo haces o no.

Bana bir iyilik yapıp yapamayacağını merak ediyordum.

¿Me preguntaba si podrías hacerme un favor?

Mary'nin ne yapıp yapmadığı Tom'un umurunda değil.

A Tom no le interesa lo que María haga o no haga.

Açık belleğe bir şey yapıp yapmadığını test edebiliriz.

afecta en algo a la memoria declarativa de eventos.

Şimdi son hamlemizi yapıp onları köye götürmeliyiz. Hadi.

Último esfuerzo. Debemos llevarla a la aldea, vamos. 

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

Yo me voy a bañar y me voy a afeitar y me pongo...

Kilometrelerce yol yapıp geleceği biçimlendirecek olanlara ulaşmaya çalışıyorum.

Viajo y hago tantos kilómetros tratando de transmitir a lo que va a ser decisivo en el futuro.

Tom bana ona bir iyilik yapıp yapamayacağımı sordu.

Tom me preguntó si le podía hacer un favor.

Bakın, mesela şu an aslında meditasyon yapıp yapmadığımı bilemiyorsunuz,

En realidad no saben si ahora mismo estoy meditando o no,

Sonrasında yönetimini ; kiliseler, surlar yapıp, Targoviste ve diğer şehirleri

El centraliza su reino aún más al construir fuertes e iglesias y expande la capital

Buğday ve nohut aşı gibi şeyler yapıp dağıttığını biliyoruz

Sabemos que cosas como el trigo y el garbanzo difunden la vacuna

Bir iyilik yapıp odama biraz buz getirebilir misin tatlım?

Cariño, ¿puedes hacerme un favor y traer un poco de hielo a mi habitación?

Daha çok para kazanmayı sağlayacak şeyler yapıp yapmayacağınızı seçiyorsunuz.

Uno escoge si hará cosas que le harán ganar más dinero.

Yapıp da pişman olmak, yapmayıp pişman olmaktan daha iyidir.

Vale más hacer y arrepentirse, que no hacer y arrepentirse.

Ve bunu bir yıl boyunca yapıp iki kilo kadar zayıflayın;

y si hacen eso durante un año, perderán 1kg 800gr;

Gerçekten önemli olan tek şey, sizin elinizden geleni yapıp yapmamanızdır.

- La única cosa que importa es si acaso hiciste todo lo que pudiste.
- Lo único que realmente importa es si hiciste todo lo que pudiste.

- O aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- O aynı hatayı yapıp duruyor.
- Durmadan aynı hatayı yapıyor.

Él sigue cometiendo el mismo error.