Translation of "Yurt" in Spanish

0.025 sec.

Examples of using "Yurt" in a sentence and their spanish translations:

Yurt dışındaydım.

He estado en el extranjero.

Yurt kurallarına uymalısın.

Debes observar las reglas del dormitorio.

O yurt dışında.

- Está en el extranjero.
- Él está en el exterior.

Yurt dışına gittim.

- Yo embarqué.
- Yo subí a bordo.

Yurt dışından döndüm.

Regresé del extranjero.

Yurt dışına çıkıyorum.

Me voy al extranjero.

- Yurt dışında eğitim görmekteyim.
- Yurt dışında eğitim görüyorum.

Estudio en el extranjero.

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

Quiero ir al extranjero.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

Nunca he estado en el extranjero.

Yurt dışında öğrenim görüyorum.

Estudio en el extranjero.

O yurt dışında yaşıyor.

Ella está viviendo en el extranjero.

Hiç yurt dışında bulunmadım.

Nunca he estado en el extranjero.

Yurt dışına çıkmak istiyorum.

Quiero ir al extranjero.

O zaman yurt dışındaydım.

Estaba en el extranjero por aquel entonces.

-geç saatte, yurt odamda-

en mi habitación, por las noches,

Yurt dışına ilk çıkışımdı.

Fue mi primer viaje a bordo de un barco.

- O, hiç yurt dışında bulunmadı.
- O hiç yurt dışına gitmedi.

Nunca ha estado en el extranjero.

- O, yurt dışında eğitim aldı.
- O, yurt dışında eğitim gördü.

Él estudió en el exterior.

- Zengin olsam yurt dışına giderim.
- Zengin olsam yurt dışına giderdim.

Si yo fuera rica, iría al extranjero.

- Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı.
- Babam yurt dışına gitmeme razı oldu

Mi padre consintió mi ida al extranjero.

Yurt dışına gitmek ister misin?

¿Te gustaría ir al extranjero?

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

¿Todavía está vuestro tío en el extranjero?

Onları yurt dışından almak zorundayız.

Los tenemos que comprar desde el extranjero.

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

- Vivió en el extranjero gran parte de su vida.
- Vivió en el extranjero durante gran parte de su vida.

O, yurt dışında eğitim gördü.

Él estudió en el exterior.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

Él vivió en el extranjero por muchos años.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Quiero estudiar en el extranjero.

Hiç yurt dışında okudun mu?

¿Tiene experiencia estudiando en el extranjero?

Babam asla yurt dışında bulunmadı.

Mi padre nunca ha estado en el extranjero.

O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.

Él estaba decidido a ir al extranjero.

On yıl yurt dışında yaşadım.

Viví diez años en el extranjero.

Hayalim yurt dışında eğitim almak.

Mi sueño es estudiar en el extranjero.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Mi tío ha vivido muchos años en el extranjero.

Hiç yurt dışında bulundun mu?

¿Has estado alguna vez en el extranjero?

Genç olsam, yurt dışına giderim.

Si fuera joven iría al extranjero.

Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.

La enfermedad me impidió de ir al extranjero.

Hiç yurt dışına çıktın mı?

- ¿Alguna vez has ido al extranjero?
- ¿Alguna vez has salido del país?

Jim hiç yurt dışında bulunmadı.

Jim no ha ido nunca al extranjero.

Hiç yurt dışına seyahat etmedim.

- Nunca he viajado al extranjero.
- Nunca he ido al extranjero.

- Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.
- Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

Estoy pensando en ir al extranjero el próximo año.

yurt dışı eğitimi alma şansım oldu.

de estudiar por un año en Francia.

Evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

después de casarse y establecerse en el extranjero

Yurt dışında seyahat etmek çok ilginçtir.

Viajar al extranjero es muy interesante.

Yurt dışına gönderilme fikri onları sevindirdi.

La sola idea de ser enviados al extranjero les llenaba de alegría.

Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?

¿Te gustaría viajar al extranjero?

Firmamızın yurt dışından birçok müşterisi var.

Nuestra empresa tiene muchos clientes en el extranjero.

Yurt dışına gittiğinde çok para harcar.

Ella gasta mucho dinero cuando va al exterior.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

Le gusta viajar al extranjero.

İngilizce öğrenmek için yurt dışına gitti.

- Se fue fuera a estudiar inglés.
- Se fue al extranjero a aprender inglés.

O az önce yurt dışından döndü.

Él acaba de volver del extranjero.

Yurt dışında ne kadar süre kaldın?

¿Cuánto tiempo pasaste en el extranjero?

Bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.

Me gustaría ir algún día al extranjero.

Tatillerinizde bazen yurt dışına çıkıyor musunuz?

¿Vas al extranjero a veces de vacaciones?

Arkadaşını uğurlamak için yurt dışına gitti.

Ha salido al aeropuerto a despedir a un amigo.

O geçen yıl yurt dışına gitti.

Él fue al extranjero el año pasado.

Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

Estoy pensando en ir al extranjero el próximo año.

Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.

Los jóvenes aspiran ir al extranjero.

Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.

Estoy pensando en ir al extranjero el próximo año.

Onu yurt dışına gitmekten caydırmaya çalıştım.

He intentado desanimarle de ir al extranjero.

Onun babasının yurt dışında olduğunu duyuyorum.

Oí que su padre está en otro país.

Yurt dışından döndüğümden beri çok meşgulüm.

Yo he estado muy ocupada desde que regresé del extranjero.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

Un amigo mío está estudiando en el extranjero.

O, onun yurt dışına gitmesini istemiyordu.

Ella no quería que él se fuera al extranjero.

Yurt dışında öğrenim yapmaya karar verdi.

Ella decidió estudiar en el extranjero.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

Viví en el extranjero durante diez años.

Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.

Tuve la oportunidad de viajar al extranjero.

Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

Ken decidió ir al extranjero.

Bu yıl yurt dışına hiç çıkmadım.

Este año no he ido al extranjero.

İnsanlar yurt dışına çıktıklarında farklı davranır mı?

¿La gente se porta de manera diferente cuando van al extranjero?

Yurt dışında yaşamaktan hiç rahatsızlık hissetmiyor musun?

¿No sientes alguna inconveniencia viviendo en el extranjero?

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.

Las circunstancias no me permitieron ir al extranjero.

Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar.

Los turistas japoneses en el extranjero son grandes derrochadores.

Nancy tek başına yurt dışında yaşamayı istemiyordu.

A Nancy no le importó vivir ella sola en el extranjero.

O, para olmaması nedeniyle yurt dışında okuyamadı.

Ella no podía estudiar en el extranjero por falta de dinero.

O yurt dışında okumak için kararını verdi.

Él se decidió a estudiar de intercambio.

Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.

Decidí estudiar en el extranjero.

Ne yazık ki o yurt dışında yaşıyor.

Lamentablemente, ella vive en el extranjero.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

Estoy ahorrando dinero para estudiar en el extranjero.

Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.

Mi madre me dejó ir al extranjero.

Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.

Está ahorrando dinero para un viaje al extranjero.

Ailesini terk etti ve yurt dışına gitti.

Abandonó a su familia y se fue al extranjero.

Erkek kardeşim yurt dışında eğitim görmek istiyor.

Mi hermano quiere estudiar en el extranjero.

Biz onu yurt dışından satın almak zorundayız.

Tenemos que comprarlo en el extranjero.

Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.

Quiero viajar algún día al exterior.

Onun her yıl yurt dışına çıktığı doğrudur.

Es cierto que él va al extranjero todos los años.

Bu sizin yurt dışına ilk seyahatiniz mi?

- ¿Este es tu primer viaje al exterior?
- ¿Este es tu primer viaje al extranjero?

Şu gemi bu limandan yurt dışına gider.

Ese barco zarpa al extranjero desde este puerto.

Gelecek yıl yurt dışında eğitim almak istiyorum.

Quiero estudiar en el exterior el año que viene.

Ben önümüzdeki yıl yurt dışına gitmek istiyorum.

Quiero viajar al exterior el próximo año.

O buralı değil. O yurt dışında doğdu.

Ella no es de aquí. Ella nació en el extranjero.

Tom yurt dışında eğitim görmeye karar verdi.

- Tom ha decidido estudiar en el extranjero.
- Tom ha decidido estudiar fuera.

En son ne zaman yurt dışına çıktın?

¿Cuándo fue la última vez que fuiste al extranjero?

Öğretmen beni yurt dışında eğitim için teşvik etti.

El profesor me animó a estudiar en el extranjero.

Mary'nin yurt dışına gitme hayali sonunda gerçek oldu.

- El sueño de María de viajar al extranjero finalmente se realizó.
- El sueño de Mary de ir al extranjero finalmente se hizo realidad.

Daha genç olsam, okumak için yurt dışına giderim.

Si fuese más joven, iría al extranjero para estudiar.