Translation of "Evlilik" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Evlilik" in a sentence and their spanish translations:

Evlilik piyangodur.

El matrimonio es una lotería.

Resmi nikâhın ardından, geçici evlilik ve diğer evlilik türleri

Después de que el matrimonio de hecho, el matrimonio temporal y otros tipos de matrimonio se

3 evlilik yapıyor toplamda

3 matrimonios en total

Tom'un evlilik sorunları var.

Tom tiene problemas maritales.

Evlilik yıl dönümlerini kutluyorlar.

Están celebrando su aniversario de bodas.

Evlilik bazı insanları korkutur.

El matrimonio asusta a algunas personas.

Eşcinsel evlilik burada yasaldır.

El matrimonio gay es legal acá.

Evlilik ve ilişkiler köleliktir.

El matrimonio y las relaciones son una esclavitud.

Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.

El matrimonio, en paz, es el paraíso de este mundo; con disputas, es el purgatorio en vida.

Bu güzel bir evlilik teklifiydi.

Era una hermosa pedida de mano.

Bugün ebeveynlerimin evlilik yıl dönümü.

Hoy es el aniversario de bodas de mis padres.

O, onunla evlilik yoluyla akrabadır.

Ella está relacionada con él mediante matrimonio.

Evlilik sözleşmesinin kökeninin süreklilik olduğu ve bu tür bir evlilik yani tecrübe,

la emisión del dictamen sobre la prohibición legal de este matrimonio, ya que el origen del contrato matrimonial es la

evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

después de casarse y establecerse en el extranjero

Yasal evlilik yoluyla kendilerine tanınan haklarının

especialistas en asuntos sociales y psicológicos que este tipo. Desde el matrimonio es

Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.

- Lleva mucho tiempo acostumbrarse a la vida en pareja.
- Cuesta mucho tiempo acostumbrarse a la vida en pareja.
- Requiere mucho tiempo acostumbrarse a la vida en pareja.

Annem-babam görücü usulü evlilik yaptı.

- Mis padres tuvieron un matrimonio arreglado.
- El de mis padres fue un matrimonio concertado.

Eşcinsel evlilik konusunda bir tartışmaları vardı.

Tuvieron un debate sobre el matrimonio igualitario.

Evlilik tatlıyla başlayan bir akşam yemeğidir.

El matrimonio es una cena que comienza por el postre.

Dün onuncu evlilik yıl dönümümüzü kutladık.

Ayer celebramos el décimo aniversario de nuestra boda.

Evlilik bir tür insan hakları ihlalidir.

El matrimonio es un tipo de violación de los derechos humanos.

Aşk başarılı bir evlilik garantisi vermez.

El amor no garantiza un matrimonio exitoso.

Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi.

Tom quería que Mary firmara un acuerdo prenupcial.

Rahat bir evlilik mi istiyorsun? Komşunla evlen.

¿Quieres un casamiento cómodo? Cásate con una vecina.

Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.

El matrimonio no es algo que les interese a los jóvenes.

Listesine katılıyor Bu evlilik nedir? Onun hikayesi nedir?

matrimonios que se unen entre los sexos. ¿Qué es este matrimonio? Cual es su historia?

Benim evlilik yüzüğüm yetenekli bir kuyumcu tarafından yapıldı.

Mi anillo de bodas fue hecho por un hábil joyero.

Sözleşmedir. Yasal evlilik ve amacı, Mısır'dan gelen resmi rakamların

complementa los términos del contrato. El matrimonio legal y el objetivo del mismo es limitar la propagación del

O evlilik hayatımızın iyi gitmediği gerçeği için beni suçluyor.

Ella me echa la culpa de que nuestro matrimonio no vaya bien.

Bir uzlaşma girişimi olarak sunuldu. Orijinal evlilik sözleşmesine göre, ancak

un nuevo contrato similar a un acuerdo adjunto Por el contrato de matrimonio original, pero con

Eşinin de sahipliğini belgeleyen ve kocanın imzaladığı evlilik taşınırları listesinden

adjunto al contrato matrimonial que documenta la propiedad de ambos cónyuges del equipamiento del hogar

En yüksek ülkelerden biri yapar, bu da evlilik deneyi fikrini

mayor propagación del divorcio, lo que empujó la idea del experimento matrimonial a la

İyi bir evlilik her iki oyuncunun da kazandığı bir oyundur.

Un buen matrimonio es un juego donde ambos jugadores ganan.

, evlilik sözleşmesine ekli hukuki bir sözleşme olan ve ev eşyasının her iki

de la lista de bienes muebles matrimoniales, que es un contrato legal

Itmiştir. Mahran, ikiyüz yirmi evlilik sözleşmesinin Mısır'da son zamanlarda yapılan bir deney

Por un período temporal, en lugar de separarse definitivamente, la idea se encontró favorable entre

Ciddi alay ve sert eleştirilerle karşı karşıya kaldıkları bu evlilik sözleşmelerinin resimlerini

estos contratos matrimoniales , que enfrentaron con severo ridículo y duras críticas, pues

Daha önce birkaç evlilik yaptım ama hiçbiri bana hak ettiğim mutluluğu vermedi.

Ya estuve casado varias veces, pero ninguna me dio la felicidad que merezco.

Evli bir adamın asla unutmaması gereken bir şey onun evlilik yıl dönümüdür.

Algo que un hombre casado jamás debe olvidar es el aniversario de su boda.

- Sami nikah yüzüğünü her zaman takıyordu.
- Sami evlilik yüzüğünü her zaman takıyordu.

Sami siempre llevaba su anillo de bodas.

Önümüzdeki yıllarda Davout için sevgi dolu bir evlilik ve büyük bir güç kaynağı oldu.

Resultó ser un matrimonio amoroso y una gran fuente de fortaleza para Davout en los años venideros.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

La maternidad y la infancia tienen derecho a cuidados y asistencia especiales. Todos los niños, nacidos de matrimonio o fuera de matrimonio, tienen derecho a igual protección social.