Translation of "Dışına" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Dışına" in a sentence and their spanish translations:

Yurt dışına gittim.

- Yo embarqué.
- Yo subí a bordo.

Sözümün dışına çıkmayacaksın.

- No me desobedecerás.
- No me pasarás por la galleta.

Yurt dışına çıkıyorum.

Me voy al extranjero.

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

Quiero ir al extranjero.

Yurt dışına çıkmak istiyorum.

Quiero ir al extranjero.

Elini pencerenin dışına uzatma.

No saques la mano por la ventana.

Yurt dışına ilk çıkışımdı.

Fue mi primer viaje a bordo de un barco.

- Zengin olsam yurt dışına giderim.
- Zengin olsam yurt dışına giderdim.

Si yo fuera rica, iría al extranjero.

- Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı.
- Babam yurt dışına gitmeme razı oldu

Mi padre consintió mi ida al extranjero.

Güneş sisteminin dışına kadar çıkacaktı

saldría del sistema solar

Yurt dışına gitmek ister misin?

¿Te gustaría ir al extranjero?

Bir balık suyun dışına fırladı.

Un pez saltó fuera del agua.

Tom çok şehir dışına çıkmaz.

Tom no sale mucho de la ciudad.

O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.

Él estaba decidido a ir al extranjero.

Genç olsam, yurt dışına giderim.

Si fuera joven iría al extranjero.

Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.

La enfermedad me impidió de ir al extranjero.

Bugün evin dışına ayak basmadım.

- Hoy no he puesto un pie fuera de la casa.
- No he puesto un pie fuera de la casa hoy.

Hiç yurt dışına çıktın mı?

- ¿Alguna vez has ido al extranjero?
- ¿Alguna vez has salido del país?

O, evin dışına fazla çıkmaz.

Ella no sale mucho.

Barmen Tom'u barın dışına attı.

El camarero lo echó a Tom fuera del bar.

Tom görülmeden yurdun dışına çıkamadı.

Tom no se pudo escabullir del dormitorio sin ser visto.

Tom kedileri evin dışına kovaladı.

Tom ahuyentó a los gatos de su casa.

Hiç yurt dışına seyahat etmedim.

- Nunca he viajado al extranjero.
- Nunca he ido al extranjero.

- Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.
- Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

Estoy pensando en ir al extranjero el próximo año.

Evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

después de casarse y establecerse en el extranjero

Yurt dışına gönderilme fikri onları sevindirdi.

La sola idea de ser enviados al extranjero les llenaba de alegría.

Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?

¿Te gustaría viajar al extranjero?

Yurt dışına gittiğinde çok para harcar.

Ella gasta mucho dinero cuando va al exterior.

İngilizce öğrenmek için yurt dışına gitti.

- Se fue fuera a estudiar inglés.
- Se fue al extranjero a aprender inglés.

Bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.

Me gustaría ir algún día al extranjero.

Tatillerinizde bazen yurt dışına çıkıyor musunuz?

¿Vas al extranjero a veces de vacaciones?

Arkadaşını uğurlamak için yurt dışına gitti.

Ha salido al aeropuerto a despedir a un amigo.

O geçen yıl yurt dışına gitti.

Él fue al extranjero el año pasado.

Bu otoyol seni şehir dışına götürecek.

Esta carretera los llevará fuera de la ciudad.

Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

Estoy pensando en ir al extranjero el próximo año.

Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.

Los jóvenes aspiran ir al extranjero.

- Evin dışına koştum.
- Evden dışarı koştum.

Salí corriendo de la casa.

Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.

Estoy pensando en ir al extranjero el próximo año.

Onu yurt dışına gitmekten caydırmaya çalıştım.

He intentado desanimarle de ir al extranjero.

O, onun yurt dışına gitmesini istemiyordu.

Ella no quería que él se fuera al extranjero.

Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

Ken decidió ir al extranjero.

Bu yıl yurt dışına hiç çıkmadım.

Este año no he ido al extranjero.

İsteklerine göre davranmadığında kendini oyunun dışına atarsın.

Cuando no reaccionan ante lo que quieren, se quedan fuera de juego.

Hiçbir şeyin gerçeğin dışına çıkamayacağı ortaya çıkıyor.

Y resulta que nada más lejos de la verdad.

İnsanlar yurt dışına çıktıklarında farklı davranır mı?

¿La gente se porta de manera diferente cuando van al extranjero?

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.

Las circunstancias no me permitieron ir al extranjero.

Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.

Mi madre me dejó ir al extranjero.

Amaç bir saat içinde ülkenin dışına çıkmaktır.

La meta es estar fuera del país dentro de una hora.

Ailesini terk etti ve yurt dışına gitti.

Abandonó a su familia y se fue al extranjero.

Tom'un arabasını deponun dışına park edilmiş gördüm.

Vi el coche de Tom aparcado afuera del almacén.

Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.

Quiero viajar algún día al exterior.

Onun her yıl yurt dışına çıktığı doğrudur.

Es cierto que él va al extranjero todos los años.

Bu sizin yurt dışına ilk seyahatiniz mi?

- ¿Este es tu primer viaje al exterior?
- ¿Este es tu primer viaje al extranjero?

Şu gemi bu limandan yurt dışına gider.

Ese barco zarpa al extranjero desde este puerto.

Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

La escurridiza serpiente se deslizó fuera de su mano.

Ben önümüzdeki yıl yurt dışına gitmek istiyorum.

Quiero viajar al exterior el próximo año.

En son ne zaman yurt dışına çıktın?

¿Cuándo fue la última vez que fuiste al extranjero?

Mary'nin yurt dışına gitme hayali sonunda gerçek oldu.

- El sueño de María de viajar al extranjero finalmente se realizó.
- El sueño de Mary de ir al extranjero finalmente se hizo realidad.

Daha genç olsam, okumak için yurt dışına giderim.

Si fuese más joven, iría al extranjero para estudiar.

Benim babam bir defa bile yurt dışına çıkmadı.

Mi padre no ha salido al extranjero ni siquiera una vez.

Yeni bir hayata başlamak için yurt dışına gittim.

Me fui al extranjero para empezar una nueva vida.

O, yurt dışına seyahat etme hayalinden tamamen vazgeçemedi.

Ella fue incapaz de renunciar completamente a su sueño de viajar al extranjero.

Yurt dışına seyahat ederseniz genellikle bir pasaport gereklidir.

Un pasaporte es generalmente necesario cuando viajas al extranjero.

Son 30 gün içinde ülke dışına çıktınız mı?

¿Has salido del país en los últimos 30 días?

- Yurt dışına seyahat edersen, genellikle bir pasaporta ihtiyacın vardır
- Yurt dışına seyahat ettiğinizde, genellikle bir pasaporta ihtiyacınız olur.

- Cuando viajas al extranjero, normalmente necesitas el pasaporte.
- Generalmente, se necesita un pasaporte para ir al extranjero.

Hikayenin devamında bu kaçakçılar yurt dışına kaç paraya satmış

En la continuación de la historia, ¿cuánto dinero vendieron estos contrabandistas en el extranjero?

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

Y luego vi que se arrastró fuera de la guarida, apenas con vida.

Para kaybı onun yurt dışına gitmesini imkansız hale getirdi.

La falta de dinero le hizo imposible irse fuera.

Tatil için yurt dışına seyahat eden öğrenci sayısı artıyor.

El número de estudiantes que viajan al extranjero en vacaciones está aumentando.

Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.

Viajar al extranjero es una de mis cosas favoritas.

Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

Si te vas al extranjero, necesitas tener un pasaporte.

O ani hastalığı nedeniyle yurt dışına seyahat etmekten vazgeçti.

Dejó de viajar al extranjero por causa de una enfermedad repentina.

Gelecek yıl yurt dışına gitmek için bir planı var.

Tiene un plan para ir al extranjero el próximo año.

O ona hâlâ gençken yurt dışına gitmesini tavsiye etti.

Le aconsejó que fuera al extranjero mientras aún era joven.

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

¿Con qué frecuencia vas al extranjero?

- O, hiç yurt dışında bulunmadı.
- O hiç yurt dışına gitmedi.

Nunca ha estado en el extranjero.

- O tek başına yurt dışına gitti.
- Tek başına yurtdışına çıktı.

Se ha ido solo al extranjero.

Yurt dışına gitme fikrinden vazgeçmekten başka yapabileceğim bir şey yok.

No tengo más remedio que renunciar a mi sueño de ir al extranjero.

Ona onun tarafından hâlâ gençken yurt dışına gitmesi tavsiye edildi.

Él le aconsejó que se fuera al extranjero mientras aún fuera joven.

- Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.
- Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

Ken decidió ir al extranjero.

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

Decidió irse al extranjero.

- Daha önce yurt dışına hiç çıkmamıştım, bu yüzden her şey bana tuhaf göründü.
- Daha önce hiç yurt dışına çıkmamıştım, bu yüzden her şey garibime gitti.

Nunca antes había estado en el extranjero, así que todo me parecía extraño.