Translation of "Yaşamaktan" in Spanish

0.003 sec.

Examples of using "Yaşamaktan" in a sentence and their spanish translations:

Yaşamaktan bıktın mı?

¿Estás cansada de vivir?

Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

Me encanta vivir contigo.

O, şehirde yaşamaktan hoşlanmıyordu.

- A ella no le gustaba vivir en la ciudad.
- No le gustaba vivir en la ciudad.

Yaşamaktan akılalmaz derecede bıktım.

Estoy increíblemente harto de vivir.

Yalnız yaşamaktan nefret ediyorum.

Odio vivir solo.

Kırsalda yaşamaktan hoşlanacağımı hiç düşünmemiştim.

Nunca pensé que disfrutaría viviendo en el campo.

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

No le gusta vivir en el centro de la ciudad.

Bu ülkede yaşamaktan memnun musun?

¿Estás contento de vivir en este país?

Şehirde yaşamak kırsalda yaşamaktan oldukça farklıdır.

Vivir en la ciudad es bastante diferente que vivir en el campo.

- Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.

Me encanta vivir contigo.

Tom Mary ile yaşamaktan mutlu olmazdı.

Tom no sería feliz viviendo con Mary.

Yurt dışında yaşamaktan hiç rahatsızlık hissetmiyor musun?

¿No sientes alguna inconveniencia viviendo en el extranjero?

Ben bu tür bir hayatı yaşamaktan usandım.

Estoy cansado de vivir esta vida.

Her gün bir süre yalnız yaşamaktan hoşlanır.

A él le gusta pasar un tiempo a solas todos los días.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.

El hombre tiene muchos deseos que en realidad no quiere satisfacer, y sería un malentendido imaginar lo contrario. Quiere que sigan siendo deseos, tienen valor únicamente en su imaginación, su cumplimiento sería una amarga decepción para él. Un deseo así es el deseo de la vida eterna. Si se cumpliera, el hombre llegaría a hastiarse de vivir eternamente, y anhelaría la muerte.