Translation of "Yürüyüş" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Yürüyüş" in a sentence and their spanish translations:

Köpeğiyle yürüyüş yapar.

Ella pasea con su perro.

Ben yürüyüş yapıyordum.

Estaba dando un paseo.

Parkta yürüyüş yapıyoruz.

Nosotros estamos caminando por el parque.

- Ben bir parkta yürüyüş yapıyorum.
- Parkta yürüyüş yapıyorum.

- Estoy paseando por un parque.
- Estoy dando un paseo en un parque.

- Eskiden kahvaltıdan önce yürüyüş yapardım.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yapardım.

Yo solía dar un paseo antes del desayuno.

Caddeler yerine yürüyüş alanları

y con pasajes peatonales en lugar de calles,

Yürüyüş oldukça zorluklarla dolu.

La marcha es extremadamente difícil.

Yağmur yürüyüş yapmamızı engelledi.

La lluvia nos ha impedido dar un paseo.

Babam parkta yürüyüş yapar.

Mi padre pasea por el parque.

Canım yürüyüş yapmak istiyor.

Tengo ganas de dar un paseo.

Parkta bir yürüyüş yaptık.

Dimos un paseo en el parque.

O yürüyüş yapmayı sever.

Le gusta pasear.

Parkta bir yürüyüş yapalım.

Demos un paseo por el parque.

Sabah altıda yürüyüş yaparım.

Doy un paseo a las seis de la mañana.

Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.

Caminar es un excelente ejercicio.

Ben bir yürüyüş yaptım.

- Di una vuelta.
- Yo di un paseo.

Yürüyüş için tepelere gidebilirsin.

Puedes ir de paseo en las colinas.

O bir yürüyüş yapıyor.

Él está dando un paseo.

Her sabah yürüyüş yapardım.

Solía dar un paseo todas las mañanas.

Kahvaltıdan önce yürüyüş yapardık.

Nosotros solíamos dar una caminata antes del desayuno.

Yürüyüş gitmek ister misiniz?

¿Queréis ir de paseo?

Babam parkta bir yürüyüş yapıyor.

Mi padre fue a dar una vuelta al parque.

Tom parkta bir yürüyüş yaptı.

Tom dio un paseo en el parque.

Yürüyüş için köpeğimi dışarı çıkaracağım.

Sacaré a pasear a mi perro.

Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?

¿Puedo salir a caminar?

Babam her gün yürüyüş yapar.

Mi papá da un paseo todos los días.

Kütüphane beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

- La biblioteca está a cinco minutos a pie.
- Es un paseo de cinco minutos hasta la biblioteca.

O, yürüyüş yapmaya çok düşkün.

Es muy aficionado a caminar.

Yürüyüş sağlıklı bir egzersiz türüdür.

Caminar es una forma sana de ejercicio.

Canım şimdi yürüyüş yapmak istiyor.

Tengo ganas de dar un paseo ahora.

Tom ormanda yürüyüş yapmayı sever.

A Tom le gusta dar paseos por el bosque.

O canlandırıcı bir yürüyüş yaptı.

Él realizó una estimulante caminata.

Kahvaltıdan önce bir yürüyüş canlandırıcıdır.

Una caminata antes del desayuno es estimulante.

Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.

Una pequeña caminata me trajo al lago.

Kısa bir yürüyüş seni istasyona getirir.

Un paseo corto te llevará hasta la estación.

Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.

- A mi abuelo le gusta dar un paseo por la mañana temprano.
- A mi abuelo le gusta dar un paseo por la mañana.

Fırtına yürüyüş için dışarı çıkmamı engelledi.

La tormenta me impidió el salir a dar un paseo.

Kahvaltıdan sonra yürüyüş için dışarı çıktık.

Después del desayuno salimos a dar un paseo.

O, kahvaltıdan önce bir yürüyüş yaptı.

Ella salió a caminar antes de desayunar.

O, her gün yürüyüş yaptığını söyledi.

Dijo que daba un paseo todos los días.

Parkta bir yürüyüş yapmaya ne dersiniz?

¿Qué te parece ir a dar un paseo al parque?

Canım yürüyüş için dışarı çıkmak istiyor.

Tengo ganas de salir a caminar.

Tom tek başına yürüyüş yapmayı sever.

A Tom le gusta caminar solo.

Neden geç bir zamanda yürüyüş yaptın?

¿Por qué fuisteis a pie a una hora tan tarde?

John nehir boyunca bir yürüyüş yaptı.

John dio un paseo junto al río.

Bir yürüyüş için bana katılır mısın?

¿Podrías acompañarme para un paseo?

Otobüs durağı buradan beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

La parada de autobús está a cinco minutos caminando desde aquí.

Yürüyüş günümüz için bir öğle yemeği getir.

Trae un almuerzo para nuestro día de excursionismo.

Çok yorgunum. Canım şimdi yürüyüş yapmak istemiyor.

Estoy muy cansado. No tengo ganas de ir a pasear.

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım.

- Solía caminar a lo largo de ese río.
- Solía darme un paseo a lo largo de ese río.
- Solía darme una caminata a lo largo de ese río.

Akşam yemeğinden sonra yürüyüş için dışarı çıktık.

Después de la cena salimos a dar un paseo.

Sabahleyin bir saat yürüyüş yapmayı prensip ediniyorum.

Tengo la costumbre de andar durante una hora por la mañana.

Yürüyüş için dışarı çıkmayı canın istiyor mu?

- ¿Te apetece salir a dar un paseo?
- ¿Os apetece salir a dar un paseo?
- ¿Le apetece salir a dar un paseo?
- ¿Les apetece salir a dar un paseo?

Babam her sabah yürüyüş için dışarı çıkar.

Mi padre sale a pasear cada mañana.

O, buradan sadece 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde.

- Desde aquí, andando, apenas hay diez minutos.
- A pie, desde aquí, sólo se tarda unos diez minutos.

Tom'un canı yürüyüş için dışarı çıkmak istedi.

Tom sintió ganas de salir a dar un paseo.

Yürüyüş yapmak için bir süre dışarı çıkalım.

- Salgamos un rato a dar la vuelta.
- Vamos a dar un paseo.

Akşam yemeğinden sonra, sahilde bir yürüyüş yaparım.

Después de cenar doy un paseo por la playa.

Yaklaşık bir saatlik yürüyüş bizi göle getirdi.

Aproximadamente una hora de caminata nos llevó al lago.

Nehir kenarı boyunca canlandırıcı bir yürüyüş yaptı.

Él hizo una tonificante caminata a lo largo de la orilla del río.

Tom gölün etrafında neşelendirici bir yürüyüş yaptı.

Tom realizó un estimulante paseo alrededor del lago.

Yürüyüş platformunda yer alan konular beni temsil etmiyordu

la plataforma de la marcha de las cuestiones no me representan,

Okul istasyona beş dakikalık yürüyüş mesafesinde yer almaktadır.

El colegio queda a cinco minutos a pie desde la estación.

- Yürüyüş yapmayı severim.
- Ben yürümeyi severim.
- Yürümeyi severim.

- Me gusta pasear.
- Me gusta caminar.

Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.

Una banda de bronces está marchando por la calle.

- Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- Yürüyüşe çıkmaya ne dersin?

¿Qué te parece dar un paseo?

Benim evim istasyondan sadece beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

Mi casa está a solo cinco minutos de la estación andando.

Parkta yürüyüş yapar gibi rahat ve doğal bir histi,

Fue tan cómodo y natural como caminar por el parque,

Takip eden 3 gün boyunca yürüyüş bir engelle karşılaşmadı.

Durante los siguientes tres días la columna en marcha continúa sin oposición.

Kısa bir yürüyüş yapmak için dışarı çıkmaya ne dersin?

¿Te apetece dar un paseo?

O, akşam yemeğinden önce yürüyüş yapmayı bir alışkanlık edindi.

Ella se acostumbró a dar un paseo antes de cenar.

O, ev ödevini bitirdikten sonra yürüyüş için dışarı çıktı.

Después de acabar los deberes, se fue a dar un paseo.

Güzel bir yürüyüş yapmaktan daha iyi bir şey yoktur.

No hay nada mejor que dar una buena caminata.

Sanırım senin bir çift yeni yürüyüş ayakkabıları alman gerekiyor.

Creo que debes comprarte un nuevo par de botas de alpinismo.

- Yağmur dinince yürüyüş yapalım.
- Yağmur durduktan sonra yürüyüşe çıkalım.

Vamos de paseo en cuanto deje de llover.

Ancak Flaminius hala gururunu kurtarabilir, sadece bir gün yürüyüş mesafesinde.

Pero Flaminius aún puede redimirse, y está a sólo un día de marcha de distancia.

Yürüyüş kolu ilerledikçe, hafif bir sis gölü ve vadiyi sarıyor.

Conforme se mueve la columna, una niebla baja envuelve el lago y al valle.

Festival arefesinde insanlar nehrin yanında bir yürüyüş için dışarı çıkarlar.

En vísperas de la feria, la gente sale a caminar por el río.

Akşam yemeğinden sonra bir yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?

¿Qué te parece dar un paseo después de cenar?

Tom bir yürüyüş için gitti ve gördüğü şeylerin resimlerini çekti.

Tom salió a caminar y tomó fotos de las cosas que vio.

Ancak tepelerin yukarısında, Hannibal'ın gizlenmiş birlikleri rahatlıkla Roma yürüyüş kolunu görebilmekte.

Pero en las colinas sobre la neblina, las tropas ocultas de Hannibal pueden ver la columna romana claramente.

Güzel bir gün, değil mi? Neden bir yürüyüş için dışarı çıkmıyoruz?

Hace un buen día, ¿no crees? ¿Por qué no salimos a dar un paseo?

Her zaman öğleden sonra yaptığı gibi Tom bir yürüyüş için dışarı gitti.

Tom salió a dar un paseo como lo hace siempre en la tarde.

- Anne ve babası onu bir yürüyüş için götürdüler.
- Onun ebeveynleri onu yürüyüşe götürdü.

Sus padres lo llevaron a pasear.