Translation of "Sıkıcı" in Spanish

0.015 sec.

Examples of using "Sıkıcı" in a sentence and their spanish translations:

Sıkıcı.

Aburrido.

Sıkıcı!

¡Qué aburrido!

Amma sıkıcı.

¡Qué aburrimiento!

Kaliforniya sıkıcı.

California es aburrida.

Bu sıkıcı.

Esto es aburrido.

Okul sıkıcı.

El colegio es aburrido.

İşim sıkıcı.

Mi trabajo es aburrido.

Onlar sıkıcı.

Ellos son aburridos.

Facebook sıkıcı.

Facebook es aburrido.

Ne sıkıcı!

¡Qué aburrimiento!

Film sıkıcı.

La película es aburrida.

Hayatım sıkıcı.

Mi vida es aburrida.

Filmlerin hepsi sıkıcı.

Todas las películas son aburridas.

Bu çok sıkıcı.

Esto es tan aburrido.

Ne can sıkıcı!

- ¡No hay quién lo aguante!
- ¡Qué rollo!
- ¡Qué pesado!
- ¡Qué incordio!
- ¡Qué hincha pelotas!

Mükemmellik sıkıcı mı?

¿Es aburrida la perfección?

Arkadaşın can sıkıcı.

Tu amigo es cansino.

Sıkıcı bölümleri geç.

Sáltate los capítulos aburridos.

Bu can sıkıcı.

Esto es molesto.

Kitabı sıkıcı buldum.

El libro me pareció aburrido.

Bu roman sıkıcı.

Esta novela es aburrida.

Tom sıkıcı değil.

Tom no es aburrido.

Bu film sıkıcı.

Esta película es aburrida.

Bu video sıkıcı.

- Este video es aburrido.
- Este vídeo es aburrido.

TV bugün sıkıcı.

- Hoy, la televisión está fome.
- La televisión de hoy en día es un aburrimiento.

Bu köy sıkıcı.

- Este pueblo es aburrido.
- Este pueblo aburre.

Bu oyun sıkıcı.

- Este juego es aburrido.
- Este juego aburre.

- O gerçekten sıkıcı mıydı?
- O hakikaten sıkıcı mıydı?

- ¿Era tan pesado?
- ¿Era él tan pesado?
- ¿Él era tan pesado?

- Ne sıkıcı bir görev!
- Ne sıkıcı bir vazife!

¡Qué tarea más aburrida!

İkincisi, sıkıcı insanları uzaklaştırır.

Segundo, ahuyenta a la gente aburrida.

Ben gerçekten sıkıcı mıydım?

- ¿Yo era tan aburrido?
- ¿Yo era tan pelma?
- ¿Era tan pesado?

Bugün sıkıcı bir gündür.

Hoy es un día aburrido.

O yavaş ve sıkıcı.

Esto es lento y aburrido.

Bu akılalmaz derecede sıkıcı.

Es extremadamente aburrido.

Tüm bu filmler sıkıcı.

Todas estas películas son aburridas.

O sıkıcı değil mi?

¿No es aburrido?

Sıkıcı olduğunu hiç söylemedim.

Nunca dije que fueras aburrido.

Bu sıkıcı bir söz.

Es una palabra rolla.

Can sıkıcı bir işti.

Fue un trabajo tedioso.

Bu can sıkıcı olabilir.

Puede ser vergonzoso.

Tom gerçekten can sıkıcı.

Tom es realmente molesto.

Ödev yapmak oldukça sıkıcı.

Hacer los deberes es tremendamente aburrido.

Sıkıcı bir işim var.

Tengo un trabajo aburrido.

Babam yaşlı ve sıkıcı.

Mi padre es viejo y aburrido.

Onun dersleri korkunç sıkıcı.

Sus clases son terriblemente aburridas.

Bugün sıkıcı bir gün.

Hoy es un día aburrido.

O sıkıcı bir adam.

Él es un sujeto desagradable.

Hasta olmak çok sıkıcı.

Estar enferma es muy aburrido.

Sanırım onun romanı sıkıcı.

Pienso que su novela es aburrida.

Kitaplar olmasa hayat sıkıcı olurdu.

La vida sería aburrida de no ser por los libros.

O, can sıkıcı bir soru.

Es una pregunta incómoda.

O can sıkıcı ve bencildir.

Ella es fastidiosa y egoísta.

Sıkıcı mısın? Affedersin, sıkıldın mı?

¿Eres aburrida? Perdón, ¿estás aburrida?

O, filmi çok sıkıcı buldu.

La película le resultó muy aburrida.

Ah çocuk, bu can sıkıcı.

Chico, es embarazoso.

Bu sıkıcı olursa eve giderim.

Si está aburrido, me devuelvo.

Hayatım boyunca en sıkıcı geziydi.

Fue el viaje más aburrido de toda mi vida.

Tom tanıdığın en sıkıcı insan.

Tom es la persona más aburrida que conozco.

Onun romanının sıkıcı olduğunu düşünüyorum.

Pienso que su novela es aburrida.

Balıkçılar koşmanın sıkıcı olmadığını düşünüyor.

- Los pescadores piensan que no es aburrido hacer footing.
- Los pescadores piensan que no es aburrido hacer jogging.

Bugün son derece sıkıcı oldu.

Hoy ha sido extremadamente aburrido.

Bu odadaki hava çok sıkıcı.

El aire de esta habitación está muy cargado.

Tatoeba'da cümle eklemek sıkıcı olabilir.

Añadir oraciones en Tatoeba puede ser una tarea.

Inanılmaz sıkıcı iş hayatına sahip olmasına

de manera tal que millones de trabajadores en todo el mundo

Çok can sıkıcı bir durum aslında

Es muy molesto

Lütfen can sıkıcı bir şey söyleme.

No digas nada vergonzoso, por favor.

Tom sadece Mary kadar can sıkıcı.

Tom es tan fastidioso como Mary.

Çocuklar can sıkıcı öğretmenlerden nefret ederler.

- Los niños odian enfadar a los profesores.
- Los niños odian a los profesores fastidiosos.

Bilgisayarda büyük harfleri yazmak biraz sıkıcı.

Es algo tedioso usar las mayúsculas en un computador.

Can sıkıcı insanlar beni rahatsız ediyor.

Me molesta la gente importuna.

Ben can sıkıcı zengin insanlara katlanamam.

- Los conchetos me la bajan.
- Los chetos me la bajan.

Bu parti çok sıkıcı. Alkol yok.

Esta fiesta es un embole, no hay escabio.

Onlar can sıkıcı işlerinden dolayı bitkindiler.

- Ellos están desanimados con su monótono trabajo.
- Ellos están aburridos de su tedioso trabajo.

Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.

- Sinceramente, sus discursos siempre son aburridos.
- Honestamente hablando, sus discursos son siempre aburridos.

Bakın sıkıcı olan teknik bilgilerden nereye vardık

ver de dónde sacamos información técnica aburrida

Gerçek bir yalandan daha can sıkıcı olabilir.

La verdad puede ser más dolorosa que la mentira.

Müzik olmasaydı dünya sıkıcı bir yer olurdu.

Si no fuese por la música, el mundo sería un lugar aburrido.

Geçen hafta can sıkıcı bir şey oldu.

Algo embarazoso pasó la semana pasada.

Jane çok sıkıcı bir hafta sonu geçirdi.

Jane pasó un fin de semana muy aburrido.

"Bu parti sıkıcı." "Tom'un gitme nedeni o."

"Esta fiesta es aburrida." "Por eso Tom se fue."

Zaman zaman can sıkıcı baş ağrısı çekti.

A veces sufría un intenso dolor de cabeza.

Bu da toplantıları sadece sıkıcı ve benzer yapmıyor,

Esto no solo nos lleva a encuentros aburridos y repetitivos,

Bu sadece şu can sıkıcı moda sözcüklerden biri.

Es sólo una de esas palabras que está de moda.

Benim için yüksek sesle müzik dinlemek can sıkıcı.

Para mí es molesto escuchar música fuerte.

- Bu çok can sıkıcı.
- Bu çok sinir bozucu.

Esto es tan molesto.

Senin can sıkıcı sorularınla beni rahatsız etmeyi kes!

Deja de fastidiarme con tus preguntas molestas.

- O can sıkıcı değil mi?
- Canını sıkmıyor mu?

¿Acaso no es molesto?

Sana konserin sıkıcı olacağını söyledim. Niçin beni dinlemedin?

Yo te dije que el concierto iba a ser aburrido. ¿Por qué no me creíste?

Tom Mary'nin ona verdiği kitabı oldukça sıkıcı buldu.

Tom encontró el libro que Mary le había dado bastante aburrido.

Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.

Comparado con el baloncesto, el béisbol quizás se considere un poco lento y aburrido.

Dün ne yazık ki çok sıkıcı bir kitap okudum.

Ayer leí un libro, que lamentablemente era muy aburrido.

Ne kadar da sıkıcı bir film! Hiçbir şey olmuyor!

¡Qué película aburrida! ¡No pasa nada!

Uyanma bir güne başlamak için can sıkıcı bir yoldur.

Despertarse es una forma molesta de empezar el día.