Translation of "Insanoğlunun" in Spanish

İnsanoğlunun sefaleti

Creo que los seres humanos tienen el poder

Kibir insanoğlunun zayıflığıdır.

El orgullo es la debilidad del hombre.

Para, insanoğlunun tanrısıdır.

- El dinero es el dios de la raza humana.
- Dinero es el dios de la raza humana.

Insanoğlunun çıkarlarına karşı faaliyette.

que actúan en contra de los intereses de la humanidad.

Hümanizm, insanoğlunun faaliyetlerini vurgulayan

El humanismo es una forma de pensar y vivir

İnsanoğlunun konuşma yeteneği vardır.

El hombre tiene la habilidad de hablar.

İnsanoğlunun ilerlemesi istatistikleriyle olan aşinalığım

Mi familiarización con las estadísticas del progreso humano,

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

De hecho, hay una satisfacción en el esfuerzo

Insanoğlunun karşısına çıkabilecek en büyük fırsat.

podría ser la oportunidad más valiosa de la humanidad.

Biz insanoğlunun doğaya verdiği zarar yüzünden

por el daño que los seres humanos tenemos a la naturaleza

Diğerleri gibi bir hayvan türü olan insanoğlunun

que los seres humamos, que son una especie animal entre otras,

Insanoğlunun üçte ikisinin tıbbi görüntüleme erişimi yok.

dos tercios de la humanidad carece de acceso a imágenes médicas.

- İnsanoğlu acı çekmeye mahkûmdur.
- Acı çekmek insanoğlunun alnına yazılmıştır.

Es el destino del hombre sufrir.

Umut ediyorum ki genç meslektaşlarımız insanoğlunun bu çok heyecan verici

Con suerte algunos colegas jóvenes continuarán esta investigación

Bugün yapay zekâ ve insanoğlunun nasıl birlikte var olabileceğinden konuşacağım

Hoy voy a hablar sobre cómo la humanidad y la IA pueden coexistir,

Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.

Solo dos cosas son infinitas, el universo y la estupidez humana, y no estoy seguro de la primera.

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.

Que los hombres no aprenden mucho de las lecciones de la historia es la más importante de todas las lecciones que la historia tiene por enseñar.