Translation of "Kaldığı" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Kaldığı" in a sentence and their spanish translations:

Işçilerin çalışmak zorunda kaldığı

los trabajadores tuvieron que trabajar

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

De hecho, hay una satisfacción en el esfuerzo

Bu Tom'un genellikle kaldığı otel.

Este es el hotel donde Tom se queda normalmente.

Otobüs geç kaldığı için taksiye bindim.

Tomé un taxi porque el bus venía atrasado.

Otobüs geç kaldığı için, taksiye bindim.

Como el autobús se retrasaba, cogí un taxi.

Geç kaldığı için bizden özür diledi.

Se disculpó con nosotros por haber llegado tarde.

Geç kaldığı için ona özür diledi.

Ella se disculpó ante él por llegar tarde.

O, geç kaldığı için onu azarladı.

- Ella le regañó por llegar tarde.
- Ella le echó una bronca por llegar tarde.

Geç kaldığı için canım onu azarlamak istemedi.

No tenía ganas de echarle la bronca por haber llegado tarde.

Tarım endüstrisinin bugün karşı karşıya kaldığı bir sorun.

son los retos a los que se enfrenta hoy la industria agrícola.

İnsanların evde yerimi doldurmak zorunda kaldığı zamanlar oldu

Había momentos en que tenían cubrirme en casa,

Annesi akşam yemeğine geç kaldığı için onu azarladı.

Su madre le regañó por llegar tarde a la cena.

Yatakta kaldığı yedi ay boyunca bacak kasları köreldi.

Los músculos en sus piernas se habían atrofiado durante los siete meses que estuvo confinado a la cama.

Tren geç kaldığı için şanslıydım. Yoksa onu kaçırırdım.

Tuve suerte de que el tren se retrasase. Si no, lo habría perdido.

Bunda ne kadar ışık kaldığı konusunda endişeliyim. Hayır, olamaz.

Me preocupa cuánto tiempo más arderá. No.

Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

Reanudó su trabajo tras un breve descanso.

- Geç kaldığı için bir bahane buldu.
- Gecikmesine bir bahane uydurdu.

Él inventó una excusa sobre su retraso.

- Sözlerin yetersiz kaldığı durumlarda müzik konuşur.
- Sözün bittiği yerde müzik konuşur.

Donde las palabras fallan, la música habla.

Tom okula geç kaldığı için her zaman aynı eski bahaneyi verir.

Tom siempre da la misma vieja excusa para llegar tarde al colegio.

- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
- Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

- Él continuó su trabajo después de un breve descanso.
- Siguió el trabajo después de un corto descanso.