Translation of "Annesini" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Annesini" in a sentence and their spanish translations:

- Betty annesini öldürdü.
- Betty, onun annesini öldürdü.

Betty mató a su madre.

O, annesini aradı.

- Ella llamó a su madre.
- Llamó a su madre.

Havaalanından annesini aradı.

Él llamó a su madre desde el aeropuerto.

Bebek annesini arıyor.

El bebe está buscando a su madre.

Telefonda annesini aradı.

Ella llamó a su madre al teléfono.

Betty annesini öldürdü.

Betty mató a su madre.

Annesini dinlemeyi reddediyor.

Ella se rehúsa a escuchar a su madre.

Çocuk annesini bana gösterdi.

La niña me señaló a su madre.

O, annesini mutlu ediyor.

Ella hace feliz a su madre.

O, annesini mutlu etti.

Ella hizo feliz a su madre.

Onun annesini tanıyor musun?

¿Conoces a su mamá?

Betty, kendi annesini öldürdü.

Betty mató a su propia madre.

Maria Brezilyalı annesini aradı.

María llamó a su madre brasileña.

Çocuk annesini çok özledi.

El niño extrañaba mucho a su madre.

O, ona annesini hatırlatıyor.

Ella le recuerda a su madre.

Tom annesini rahatlatmaya çalıştı.

Tom intentó calmar a su madre.

- Annesini görmek için acelesi vardı.
- Annesini görmek için acele ediyordu.

Tenía prisa por ver a su madre.

Kız her zaman annesini izliyordu.

- La niña seguía a su madre a todas partes.
- La chica estaba siempre siguiendo a su madre.

Bana annesini çok fazla hatırlatıyor.

Ella me recuerda mucho a su madre.

Ben onun annesini ölü buldum.

Encontré a su madre muerta.

Mary kendi annesini mahkemeye verdi.

María demandó a su propia madre.

Bir insan kendi annesini sevmelidir.

Debes amar a tu madre.

O, üvey annesini ziyaret ediyordu.

Estaba visitando a su madre adoptiva.

Mary annesini bir öpücükle karşıladı.

- Mary le dio la bienvenida a su madre con un beso.
- María saludó a su madre con un beso.

Tom annesini haftada bir arar.

Tom llama a su madre una vez a la semana.

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

En el instante en que la niña vio a su madre rompió a llorar.

O bir daha annesini hiç görmedi.

Jamás volvería a ver a su madre.

O annesini hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

Él no quería decepcionar a su madre.

Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.

En cuanto el niño vio a su madre, dejó de llorar.

O, doğum gününde annesini aramayı asla unutmaz.

Nunca se olvida de llamar a su madre por su cumpleaños.

- Ebeveynini mutlu etti.
- Annesini babasını mutlu etti.

Él hizo felices a sus padres.

O annesini ve kız arkadaşını Fransa'da bıraktı.

Él dejó a su madre y a su novia en Francia.

Tom Mary'nin parfümünün ona annesini hatırlattığını söyledi.

Tom dijo que el perfume de María le recordó su madre.

O, annesini ve kız arkadaşını Fransa'da bıraktı.

Él dejó a su madre y a su novia en Francia.

Mary görünüş olarak annesini benzer, ancak kişilik olarak değil.

Mary se parece a su madre en aspecto, pero no en su personalidad.

- O annesine çok benziyor.
- Annesine çok benziyor.
- Annesini çok andırıyor.

- Ella se parece mucho a su madre.
- Se parece mucho a su madre.

Dün onun annesini gördüğümde, bir hafta önce hastaneden ayrıldığını söyledi.

Cuando vi a su madre ayer, dijo que él había dejado el hospital una semana antes.

Tom annesini hafta sonu için arabasını ödünç vermeye ikna etti.

Tom convenció a su madre para que le dejase el coche durante el fin de semana.

- Tom annesini haftada bir arar.
- Tom annesine haftada bir kez telefon ediyor.

Tom llama a su madre una vez a la semana.

Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

El niño, al ver una mariposa, comenzó a correr tras ella, provocando así la cólera de su madre que le había ordenado que se quedase quieto mientras ella cotilleaba con la vecina.