Translation of "Trene" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Trene" in a sentence and their portuguese translations:

Trene yetiştim.

- Consegui pegar o trem.
- Ainda alcancei o trem.

Trene yetiştin mi?

Você pegou o trem?

Bagajını trene taşıdı.

Ele levou a bagagem dela para o comboio.

O trene bindi.

Ele entrou no trem.

Hangi trene biniyorsun?

Qual trem você vai pegar?

Hangi trene bineceksin?

Qual trem você vai pegar?

Bir trene binelim.

- Peguemos o trem.
- Vamos pegar um trem.

Trene güçlükle yetişebildim.

- Por pouco não perdi o trem.
- A muito custo ainda consegui pegar o trem.

Ben trene bindim.

Eu entrei no trem.

Son trene yetişebildik.

Nós conseguimos pegar o último trem.

Tom trene bindi.

Tom entrou no trem.

Yanlış trene binmiş olmalı.

Ele deve ter pegado o trem errado.

Tom yanlış trene bindi.

Tom pegou o trem errado.

İlk trene binmek istemiştim.

Minha intenção tinha sido a de tomar o primeiro trem.

Trene yetişmek için koşuyorum.

Estou correndo para pegar o trem.

O, trene binebilecek mi?

Ele vai conseguir pegar o trem?

Trene binmek tavsiye edilebilir.

É aconselhável tomar o trem.

O bir trene benziyor.

Está parecendo o som de um trem.

Onun trene geç kalabileceğinden korkuyorum.

Eu tenho medo de que ele se atrase para pegar o trem.

Tom yanlış trene binmiş olmalı.

Tom deve ter pegado o trem errado.

Bana gülümsedi ve trene bindi.

Ele sorriu para mim e entrou no trem.

Trene giderken ite kalka yol açtı.

Ela com os cotovelos foi abrindo caminho até o trem.

Hareket eden trene atlamak çok tehlikelidir.

É muito perigoso subir no trem em movimento.

İlk trene yetişebilmek için erken çıktım.

Eu saí cedo para pegar o primeiro trem.

Tom trene yetişmek için acele etti.

Tom correu para pegar o trem.

Tom son trene yetişmek için koştu.

Tom correu para pegar o último trem.

Hareket eden bir trene atlamak tehlikelidir.

É perigoso pular para um trem em movimento.

Eğer daha önce ayrılsaydın trene yetişirdin.

Se você tivesse saído mais cedo, teria pego o trem.

Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi.

Tom embarcou em um trem com destino a Tóquio.

Trene ulaşmak için bir taksiye bindim.

Eu peguei um táxi para alcançar o trem.

Tom, Tokyo'ya dönmek için trene bindi.

Tom pegou o trem de volta para Tóquio.

Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var.

Você tem bastante tempo para pegar o trem.

Çok hızlı yürüdüğüm için son trene yetiştim.

Como andei muito rápido, cheguei a tempo para pegar o último trem.

Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.

Sem querer eu embarquei em um trem que estava indo na direção oposta.

- Mümkün olduğunca hızlı koştum, ama son trene yetişemedim.
- Koşabildiğim kadar hızlı koştum, ama son trene zamanında yetişemedim.

Eu corri o mais que pude mas não cheguei a tempo para o último trem.

O trene biner binmez, o istasyondan yola çıktı.

Assim que ela entrou no trem ele saiu da estação.

Tom, ilk trene yetişmek için erkenden hareket etti.

O Tomás saiu cedo para apanhar o primeiro comboio.

Ben yatağa geç gittim ve ilk trene geç kaldım.

Fui dormir tarde e me atrasei para o primeiro trem.

İlk trene yetişmek için her zamankinden daha erken kalktım.

Levantei-me mais cedo do que o habitual para apanhar o primeiro comboio.

İlk trene ulaşmak için her zamankinden daha erken kalktım.

Levantei-me mais cedo do que o habitual para apanhar o primeiro comboio.

- Sadece trene yetişmek için istasyona aceleyle gittik.
- İstasyona aceleyle gittik, ama treni kaçırdık.

Nós nos apressamos para a estação só para perder o trem.