Translation of "Güçlükle" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Güçlükle" in a sentence and their portuguese translations:

Güçlükle yürüyebiliyorum.

Eu mal consigo andar.

Siz güçlükle duyabiliyorum.

Mal consigo ouvir você.

O güçlükle okuyabiliyor.

- Ele mal sabe ler.
- Ele quase não sabe ler.
- Ele mal consegue ler.

Onu güçlükle görüyorum.

- Mal posso vê-lo.
- Mal posso vê-la.
- Mal consigo vê-lo.
- Mal consigo vê-la.

Trene güçlükle yetişebildim.

- Por pouco não perdi o trem.
- A muito custo ainda consegui pegar o trem.

Tom'u güçlükle tanıdım.

Eu mal conhecia Tom.

Onu güçlükle tanıyorum.

Eu mal a conheço.

Tom güçlükle kaçtı.

Tom quase não escapou.

Tom güçlükle yürüyebiliyordu.

Tom mal podia andar.

Tom güçlükle Mary'yi tanıdı.

Tom mal reconheceu Mary.

O adını güçlükle yazabiliyor.

Ele mal pode escrever seu nome.

Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

Quase não conseguia me manter de pé.

Tom güçlükle testi geçti.

- Tom mal passou no teste.
- Tom quase não passou no teste.

Yaza kadar güçlükle bekleyebilirim.

Mal posso esperar pelo verão.

Dün gece güçlükle uyuyabildim.

Eu mal consegui dormir noite passada.

Tom acıya güçlükle katlanabiliyordu.

Tom mal conseguia suportar a dor.

Tom güçlükle Mary'ye ayak uydurabildi.

Tom mal podia acompanhar Mary.

Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

- A senhora subiu as escadas com dificuldade.
- A senhora teve dificuldade de subir as escadas.

Tom Mary'nin söylediklerini güçlükle anlayabiliyordu.

Tom mal conseguia entender o que dizia Mary.

Tom gözlükleri olmadan güçlükle görebilir.

Tom mal consegue enxergar sem seus óculos.

- Neredeyse onu duyamıyordum.
- Onu güçlükle duyabiliyordum.

Eu mal conseguia ouvi-lo.

O kadar yorgunum ki güçlükle yürüyebiliyorum.

Eu estou tão cansado que mal posso andar.

- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.

Mal consigo andar.

Tom ve Mary güçlükle birbirlerini tanıyorlar.

Tom e Maria mal se conhecem.

Tom öfkesini güçlükle kontrol altına alabildi.

Tom mal conseguia conter a sua raiva.

O kadar karanlıktı ki onlar güçlükle görebiliyorlardı.

Estava tão escuro que eles mal podiam enxergar.

Tom yirmili yaşlarının başında iken geçimini güçlükle sağlıyabiliyordu.

Tom mal podia pagar suas contas por volta dos seus vinte anos.

- Ben zar zor sınavı geçtim.
- Ben sınavı güçlükle geçtim.

Eu quase não passei no exame.

- Gözlüğüm olmadan neredeyse hiç doğru dürüst göremiyorum.
- Gözlüğüm olmadan güçlükle görebiliyorum.

Eu mal consigo enxergar sem meus óculos.