Translation of "Sahibi" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Sahibi" in a sentence and their portuguese translations:

Sahibi Android

Proprietário Android

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın

Não tenha idéias sem conhecimento

Çocuk sahibi olmamak.

Não ter tido filhos.

O, şirketin sahibi.

Ele é o proprietário da empresa.

Ben sahibi değilim.

Não sou o dono.

Mal sahibi kim?

- Quem é o dono?
- Quem é o proprietário?

Bu kamyonun sahibi kim?

A quem pertence este caminhão?

Afrika'nın kaynaklarının sahibi kimdir?

A quem pertencem os recursos da África?

Çocuk sahibi olmak istedim.

Eu queria ter filhos.

Kimse ayın sahibi değil.

Ninguém é dono da lua.

Çocuk sahibi olmak istemiyorum.

Eu não quero ter filhos.

- Tom sahipti.
- Sahibi Tom'du.

Tom era o dono.

Çocuk sahibi olmak istiyoruz.

- Queremos ter um filho.
- Queremos ter um bebé.

O arabanın sahibi kim?

De quem é aquele carro?

Bu geyiklerin sahibi kim?

Quem é o dono dessas renas?

Bu toprakların sahibi kimdir?

Quem é o proprietário deste terreno?

Bu evin sahibi kimdir?

Quem é o proprietário desta casa?

Bu mülkün sahibi kim?

Quem é o dono desta propriedade?

Tom bir süpermarketin sahibi.

Tom é o dono de um supermercado.

Mary çocuk sahibi olamaz.

- Maria não pode ter filhos.
- Mary não pode ter filhos.

Tom bu restoranın sahibi.

O Tom é o proprietário desse restaurante.

- Kedilerin sahibi olmaz, hizmetçisi olur.
- Kedilerin sahibi yoktur, elemanı vardır.

- Os gatos não têm donos, eles têm funcionários.
- Os gatos não têm donos, têm empregados.

En çok çocuk sahibi olanlar.

são também os que têm mais filhos.

Belli bir sahibi yok.Hissedarları var.

Não tem dono específico, eles têm acionistas.

O bu evin sahibi mi?

Ele é o proprietário da casa?

Bu cümlenin sahibi var mı?

Esta frase pertence a alguém?

Neden bir köpek sahibi olamam?

Por que eu não posso ter um cachorro?

Tom çocuk sahibi olmak istemiyor.

Tom não quer ter filhos.

Çocuk sahibi olmak ister misin?

Você quer ter filhos?

Tom şirketin %30'unun sahibi.

Tom é dono de 30% da empresa.

O yüzden bilgi sahibi olun ki

então seja informado

Peki Google'ın sahibi kim biliyor musunuz?

Então você sabe quem é o dono do Google?

Karım asla çocuk sahibi olmak istemedi.

Minha mulher nunca quis ter filhos.

Ev sahibi kirayı yükseltmek istediğini söylüyor.

O proprietário disse que quer aumentar o aluguel.

Açık bir zihin sahibi olmaya çalış.

Tente ter uma mente aberta.

O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.

Cabia a ele uma parte da conclusão do trabalho.

Başvuru sahibi, sorunun nasıl cevaplanacağını bilmiyordu.

O candidato não soube responder à pergunta.

Tom park caddesinde bir ev sahibi.

Tom possui uma casa na Park Street.

Babam evcil kedi sahibi olmamı yasakladı.

Meu pai me proibiu de ter um gato de estimação.

Çocuk sahibi olamazsan, her zaman evlat edinebilirsin.

Se você não pode ter filhos, você sempre terá a opção de adotar.

Tom ve Mary çocuk sahibi olmak istiyorlar.

Tom e Maria querem ter filhos.

Kuzenim gelecek ay bir çocuk sahibi oluyor.

Minha prima vai ter um filho mês que vem.

Polis bölgedeki her ev sahibi ile görüştü.

A polícia interrogou, de um por um, todos os proprietários de residência do bairro.

- Tom şimdi deneyim sahibi.
- Tom şimdi deneyimli.

Tom tem experiência agora.

Bir yolcu bayıldı ama ev sahibi onu canlandırdı.

Um passageiro desmaiou, mas a aeromoça o reanimou.

- Tom serbest meslek erbabı.
- Tom serbest meslek sahibi.

Tom trabalha por conta própria.

Torunlar, bazı şeylerin, çocuk sahibi olmaktan geldiğinin kanıtıdır.

Os netos são a prova de que algo de bom vem do facto de ter filhos.

Sahibi evini satmak için ikna etmek zor olacak.

Vai ser difícil convencer o dono a vender a casa.

Bir arkadaş sahibi olmanın tek yolu arkadaş olmaktır.

A única maneira de ter um amigo é ser um amigo.

Hiç lüks bir araba sahibi olmak istedin mi?

Você já desejou ter um carro de luxo?

Tom hiç evlenmedi ve asla çocuk sahibi olmadı.

Tom nunca se casou e nunca teve filhos.

O sopanın sahibi onu getirinceye kadar bir kuyu kazarsın

você cava um poço até que o dono dessa vara o traga

Şuan aranızdan bazıları şunu diyor; yahu hakikaten sahibi kim ?

Alguns de vocês estão dizendo isso; Quem é realmente o dono?

Beş kişiden birinin bir araba sahibi olması uzun sürmeyecektir.

Não vai demorar muito para que uma em cada cinco pessoas possua um carro.

Mağaza sahibi "Lübnan için kodun 961 olduğuna inanıyorum" dedi.

"Creio que o código de Líbano seja 961", disse o lojista.

Bazı insanlar tepede bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.

Algumas pessoas sonham em ter uma casa numa colina.

Tom'unki ile aynı ofiste bir iş sahibi olmak ister misin?

Você quer mesmo um emprego no mesmo escritório que o Tom?

Hedefimiz biz otuz yaşına girmeden önce bir ev sahibi olmak.

Nossa meta é ter a nossa casa própria antes de completarmos trinta anos.

Sahibi tarafından kötü muameleye maruz kalan köpeği insan görünce yüreği burkuluyor.

Maltratado pelo seu dono, este cachorro estava de dar dó.

Öğretmen bir zamanlar Emma'ya birlikte bir çocuk sahibi olmaları gerektiğini önerdi.

O professor sugeriu a Emma uma vez que tivessem um filho juntos.

Tom ve karısı, çok yaşlanmadan önce bir çocuk sahibi olmak istedi.

Tom e sua esposa queriam ter um filho antes que fossem velhos demais.

- Bu saat buradakilerden birine mi ait?
- Bu saatin sahibi burada mı?

Este relógio pertence a alguém aqui?

Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi.

Ele é um homem de grande sabedoria, que é como quem diz, um dicionário ambulante.

İlk bütçe olarak da başka bir şirket sahibi tarafından keşfedilip 100.000 $ para veriliyor.

Como o primeiro orçamento US $ 100.000 em dinheiro são descobertos por outro proprietário da empresa.

Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.

Nós aprendemos o máximo possível sobre a cultura deles antes de visitá-los.

Maduro'nun bu oylamasında, Venezüellalılar meclisin var olup olmaması hakkında bir söz sahibi değildi

Com a recente votação de Maduro, os venezuelanos não tiveram voz em saber se a assembléia deveria existir.

Zaman bitiyor. Erkek arkadaşınla evlenmelisin ve çok geç olmadan önce bir bebek sahibi olmalısın.

O tempo está acabando. Você precisa se casar com seu namorado e ter um bebê antes que seja tarde demais.

Arizona egzotik evcil hayvan mağazası sahibi Traci Roach, ki bu onun sahne adı değil, gerçek adı,

A dona da loja de animais exóticos Traci Roach e não, não é o nome artístico dela, é a sério,

- Neden ABD hükümeti insanların silah sahibi olmalarına izin veriyor?
- Neden ABD hükümeti insanların silah almalarına izin verdi?

Por que será que o governo dos Estados Unidos permite que as pessoas portem armas?

- Kız kardeşimin haziran ayında bir bebeği olacak.
- Kız kardeşim haziranda bir bebek doğuracak.
- Kız kardeşim haziranda bir çocuk sahibi olacak.

Minha irmã terá um bebê em junho.

- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca ondan kurtulmak kolay olmaz.
- Kötü bir alışkanlık edindin mi kolay kolay ondan kurtulamazsın.

Uma vez que você forma um mau hábito, você não consegue se livrar dele facilmente.

- Kötü alışkanlığa bir bulaşırsan, ondan kolayca kurtulamazsın.
- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca ondan kurtulmak kolay olmaz.
- Kötü bir alışkanlık edindin mi kolay kolay ondan kurtulamazsın.

Uma vez que criado um mau hábito, você não consegue se livrar dele tão facilmente.