Translation of "Riske" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Riske" in a sentence and their portuguese translations:

Riske değer.

Vale a pena o risco.

Yeterince riske ettin.

Você se arriscou o suficiente.

Onu riske atmayacağım.

Eu não vou arriscar.

Onu riske edemem.

Não posso arriscá-lo.

Onu riske atmayacağız.

Não vamos arriscar isso.

Hayatımı riske atmak istemem.

- Eu não quero arriscar minha vida.
- Eu não quero arriscar a minha vida.
- Não quero arriscar minha vida.
- Não quero arriscar a minha vida.

Sanırım o riske değer.

Acho que isso vale o risco.

Riske girmemeyi tercih ederim.

Eu prefiro não correr riscos.

Onu riske atmaya hazırım.

Estou disposto a arriscar isso.

Tom yeterince riske etti.

Tom arriscou o bastante.

Bunu riske atacak mısın?

Você vai arriscar?

Böyle bir riske girmek istemiyorum.

Não quero correr esse risco.

O biraz riske değmez mi?

Isso vale o risco?

Başkası için riske girmek istemiyorum.

Eu não quero entrar em apuros.

Ona güvenerek büyük bir riske giriyorsun.

Você está correndo um grande risco ao confiar nele.

Tom kendini ve çocuklarını riske attı.

Tom colocou ele mesmo e os filhos dele em perigo.

Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.

Tom não quer correr nenhum risco.

Yani mevcut durum tüm Amerikalıları riske atmakta.

isso significa que a situação põe todos Americanos em risco.

O, onu kurtarmak için hayatını riske attı.

Ela arriscou sua vida para salvá-lo.

Bu hayatınızı riske atan hastalık türü değildir.

Não é o tipo de enfermidade que põe sua vida em risco.

- Tom bütün işlerini riske attı.
- Tom bütün yumurtalarını bir sepete koydu.
- Tom her şeyini riske attı.

Tom botou todos os seus ovos numa cesta.

- Tom, Mary'ye yardım etmek için kendi hayatını riske attı.
- Tom, Mary'yi kurtarmak için kendi hayatını riske attı.

Tom arriscou a própria vida para ajudar Maria.

Riske aldırış etmeden, Hardrada adamlarının başında savaşa girdi.

Indiferente ao risco, Hardrada avançou para a batalha à frente de seus homens.

Tom boğulan çocuğu kurtarmak için hayatını riske attı.

O Tom arriscou a sua vida para salvar o garoto que estava afogando.

Riske girmekten nefret ederim ama hiç seçeneğim yok.

Eu odeio correr o risco, mas não tenho escolha.

Daha önce bana hiç yardım etmediğinden dolayı senin için riske girmeyeceğim.

Não vou me arriscar por você porque você nunca me ajudou.

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

Com o dobro do peso do leopardo, os porcos macho são guarda-costas formidáveis. Não vale a pena arriscar.

Treni kaçırmayı riske atmak istemedim, bu yüzden istasyona bir saat önce geldim.

Não queria correr o risco de perder o trem, então cheguei à estação uma hora mais cedo.

- Tom bu riski göze aldı.
- Tom bu riske girdi.
- Tom bu riskle karşı karşıya.

Esse é o risco que o Tom correu.