Translation of "Gürültü" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Gürültü" in a sentence and their portuguese translations:

Gürültü yapmayın.

- Não faça barulho.
- Não faça barulho!
- Não façam barulho.

Gürültü yapmayın!

Não faça barulho!

Gürültü durdu.

O barulho parou.

Gürültü sinirlerimi bozuyor.

O barulho me dá nos nervos.

Gürültü beni uyandırdı.

O barulho me acordou.

Gürültü giderek azaldı.

O barulho diminuía gradualmente.

Bir gürültü duydum.

- Eu ouvi um barulho.
- Escutei um barulho.

Bir gürültü duyduk.

Ouvimos um barulho.

Gürültü sağır ediyor.

O barulho é ensurdecedor.

Lütfen, gürültü yapma.

Por favor, não faça barulho.

Gürültü Tom'u ürküttü.

O barulho assustou Tom.

Gürültü devam etti.

O barulho continuou.

O gürültü neydi?

O que foi esse barulho?

Lütfen gürültü yapma.

Por favor, não faça barulho.

Çocuk gürültü yapmaya başladı.

O garoto começou a fazer barulho.

Tom bir gürültü duydu.

- Tom ouviu um barulho.
- Tom escutou um barulho.

Yüksek gürültü çocukları uyandırdı.

O estrondo acordou as crianças.

O gürültü beni uyandırdı.

- Aquele barulho me acordou.
- Aquele barulho me despertou.

Arkamda bir gürültü duydum.

Ouvi um barulho atrás de mim.

O, gürültü ile uyandırıldı.

Ele foi acordado pelo barulho.

Gürültü yapan çocuklara katlanamıyorum.

Não suporto crianças barulhentas.

Gürültü yapamam. Bebek uyuyor.

Eu não posso fazer barulho. O bebê está dormindo.

Tuhaf bir gürültü duydum.

Ouvi um barulho estranho.

Çorba içerken gürültü yapma.

Não faça barulho ao comer a sopa.

Gürültü yaparsan çocuklar uyanır.

As crianças vão acordar se você fizer barulho.

O gürültü beni kızdırıyor.

- Esse barulho está me deixando louco.
- Esse barulho está me deixando louca.

Çocuklar çok gürültü yapıyor.

As crianças estão fazendo muito barulho.

Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

- O bebê está dormindo. Não faça nenhum barulho.
- O bebê está dormindo. Não façam barulho.

O bir gürültü duydu.

- Ele ouviu um barulho.
- Ele ouviu um ruído.

Mary bir gürültü duydu.

Maria escutou um barulho.

Onlar bir gürültü duydu.

Eles escutaram um barulho.

Bu odada gürültü etmeyin.

Não faça barulho nessa sala.

Bu gürültü sinir bozucu.

Este barulho é irritante.

Hey, bu gürültü nedir?

Ei, que barulho é esse?

- O, gürültü hakkında şikâyet etti.
- O, gürültü hakkında şikâyette bulundu.

- Ele reclamava do barulho.
- Ele se queixava do barulho.
- Ele reclamou do barulho.

Gürültü bütün gece beni uyutmadı.

Esse barulho me manteve acordado a noite inteira.

Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.

- O barulho atrapalhou o meu sono.
- O barulho atrapalhou meu sono.

Bütün bu gürültü yüzünden uyuyamıyorum.

- Não posso dormir com todo esse barulho.
- Não consigo dormir com todo esse barulho.

Komşum gürültü hakkında şikayetçi oldu.

Minha vizinha reclamou do barulho.

Çok fazla gürültü yapıyor muydum?

Eu estava fazendo barulho demais?

Ben tuhaf bir gürültü duydum.

Ouvi um barulho engraçado.

Oturanlar gürültü hakkında şikayette bulundular.

Os moradores se queixaram do barulho.

O asansör çok gürültü yapıyor.

- Aquele elevador faz muito barulho.
- Esse elevador faz muito barulho.

Gürültü olmadığı zaman burada çalışırım.

Estudo aqui quando não há barulho.

Tom gürültü hakkında şikâyette bulundu.

Tom reclamou do barulho.

Ben dışarıda bir gürültü duydum.

Escutei um barulho lá fora.

O bana "böyle gürültü yapmayın" dedi.

Ele me disse: "Não faça tanto barulho."

Erkek kardeşim gürültü duyduğunda ağlamaya başladı.

Quando ouviu o barulho, meu irmão começou a chorar.

Çocuklar uyuyorlar. Lütfen çok gürültü yapmayın.

As crianças estão dormindo. Por favor, não faça tanto barulho.

- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- Gürültü yüzünden uyuyamayız.

Nós não conseguimos dormir por causa do barulho.

Herhangi bir gürültü yapmamanı rica ettim.

- Eu pedi para você não fazer nenhum barulho.
- Pedi para você não fazer nenhum barulho.
- Eu pedi para vocês não fazerem nenhum barulho.
- Pedi para vocês não fazerem nenhum barulho.

Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.

Este aspirador de pó faz muito barulho.

Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.

Os vizinhos estão batendo na porta ao lado a manhã toda.

Biri böyle bir gürültü içinde çalışamaz.

Não se pode estudar com tanto barulho.

Ben bütün o gürültü ile uyuyamam.

Não consigo dormir com todo esse barulho.

Işık ve gürültü kirliliği hayatın ritmini değiştiriyor.

A luz e a poluição sonora estão a mudar o ritmo da vida.

- Gürültüden dolayı uyuyamadım.
- Gürültü yüzünden uykuya dalamadım.

- Eu não consegui adormecer por causa do barulho.
- Eu não conseguia dormir por causa do barulho.

Çok gürültü yapmadığımız sürece oynamaya devam edebiliriz.

Podemos continuar a jogar desde que não façamos muito barulho.

Onlar çok fazla gürültü yapıyor. Konsantre olamıyorum.

Elas estão fazendo muito barulho; eu não consigo me concentrar.

Çocuklar o kadar gürültü yapıyordu ki çalışamadım.

As crianças estavam tão barulhentas que não pude estudar.

O kadar çok gürültü altında çalışmak olanaksız!

Não dá para estudar com tanto barulho!

Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?

Quem pode traduzir a diferença entre barulho e som?

Herhangi bir gürültü yapmayın yoksa kuşları korkutup kaçıracaksınız.

Não faça nenhum barulho ou senão você irá espantar os pássaros.

Bu kadar çok gürültü ile çalışmak mümkün değildir!

Não dá para estudar com tanto barulho!

Havaalanın yakınlarında yaşayanlar için gürültü en ciddi problemdir.

O barulho é o problema mais grave para quem vive na periferia dos aeroportos.

O, daktiloya bakarken "o gürültü yüzünden düşünemiyorum" dedi.

"Eu não consigo pensar com esse barulho", disse ela, fixando os olhos na máquina de escrever.

Tom ön masada gürültü ile ilgili şikâyet etti.

Tom reclamou do barulho na recepção.

Diğer öğrenciler çok gürültü yaptığı için Tom öğretmenin ne dediğini duyamıyordu.

- Tom não conseguia ouvir o que o professor estava falando porque os outros alunos estavam fazendo muito barulho.
- Tom não conseguia ouvir o que a professora estava falando porque os outros alunos estavam fazendo muito barulho.

- Tom çok gürültü yapan bir çocuktu.
- Tom çok gürültücü bir çocuktu.

Tom era um garoto muito barulhento.

- Yabancı bir ses duydum.
- Tuhaf bir ses duydum.
- Tuhaf bir gürültü duydum.

Eu ouvi um barulho estranho.

Mutfakta bir gürültü duysam fakat evde yalnız olsam, ne olduğunu görmek için giderim.

Se eu ouvisse um barulho na cozinha, mas estivesse sozinho em casa, iria ver o que aconteceu.