Translation of "Parçası" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Parçası" in a sentence and their polish translations:

Parçası olduğunu anlayacaksınız.

to rzeźba.

Planın bir parçası değildi.

To nie było częścią planu.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

Tajwan nie jest częścią Chin.

Bu planın bir parçası idi.

To była część planu.

Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası.

Odczuwanie ich to element człowieczeństwa.

Sadece ağartılmış Honduras Maunu'nun bir parçası.

To jeden kawałek bielonego mahoniu honduraskiego.

Hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

czyli jak na część ekonomii dawania.

Buranın bir parçası olduğumu hissetmeyi öğretti.

że jestem częścią tego miejsca, a nie gościem.

Kaybetmeyi göze alabileceğim bir giysi parçası almalıyım.

Muszę użyć części ubrania, której utrata nie sprawi mi różnicy.

Vücudumun yara almayan bir parçası bile kalmadı.

Nie ma fragmentu mojego ciała - przynajmniej z przodu - który nie poniósłby rany.

Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.

Wykorzystała mnie jako część swojej strategii polowania.

Tom'un sorunun bir parçası olabileceğini mi düşünüyorsun?

Myślisz, że Tom jest częścią problemu?

Büyüyen gizli multi milyar dolarlık bir endüstrinin parçası.

są częścią wartego miliardy i rozwijającego się ukrytego sektora.

Bunları akılcı kararlarımızın bir parçası yapmak oldukça zor.

W ich przypadku bardzo trudno podejmować racjonalne decyzje.

Rusya, Avrupa'nın parçası olsun istiyor. Ta Vladivostok'a kadar.

By Rosja stała się częścią Europy. Aż do Władywostoku.

Sorunun bir parçası haline geldiğimi kabul etmek zorundaydım.

i nieumyślnie stałam się częścią problemu.

Hükümet yasadışı yabancıları yasaklamanın bir parçası olarak kovuyor.

Rząd wydalania nielegalnych cudzoziemców w ramach represji

Daha geniş bir dizi koruyucu önlemlerin parçası olmasıdır.

razem z dystansowaniem społecznym i myciem rąk.

Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.

Ta lina jest oczywiście częścią zimnego szlaku.

Kendi ulusal kimliğimizin parçası olarak gördüğümüz pek çok şey

Wiele najważniejszych składników narodowych tożsamości

Yazıcının içinde bir kağıt parçası sıkıştı ve artık çalışmıyor.

Papier się zaklinował i drukarka nie działa.

Bu tacize son vermek de bu epik savaşın bir parçası.

Zapobiegnięcie takiemu okrucieństwu to część wielkiej bitwy.