Translation of "Arkadaşları" in Polish

0.003 sec.

Examples of using "Arkadaşları" in a sentence and their polish translations:

Tom'un arkadaşları yok.

- Tom nie ma przyjaciół.
- Tom nie ma żadnych przyjaciół.

Tom arkadaşları tarafından sevilir.

Przyjaciele lubią Toma.

Ne? Siz arkadaşları duyamıyorum.

- Co? Ja Pani nie słyszę.
- Co? Ja Pana nie słyszę.

Onun gerçek arkadaşları yok.

Nie ma prawdziwych przyjaciół.

Tom'un Boston'da arkadaşları yok.

Tom nie ma przyjaciół w Bostonie.

Tom'un Rus arkadaşları var.

Tom ma przyjaciół z Rosji.

O, arkadaşları tarafından terk edildi.

Opuścili go przyjaciele.

Arkadaşları Tom'a yardım etmeye çalıştı.

Przyjaciele Toma próbowali mu pomóc.

John gitar çaldı ve arkadaşları seslendirdi.

John grał na gitarze, a jego koledzy śpiewali.

Sınıfımızdaki kızların bazılarının erkek arkadaşları yok.

Niektóre dziewczyny z naszej klasy nie mają chłopaka.

Onun birçok arkadaşları var gibi görünüyor.

Wygląda na to, że ona ma wielu przyjaciół.

Babam ve arkadaşları tarafından cinsel istismara uğruyor,

Byłam molestowana seksualnie przez mojego ojca i jego kolegów.

Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

Tom ma wielu znajomych mieszkających w Bostonie.

Tom ve arkadaşları kovboylar ve Hintliler oynadı.

Tom ze swoimi przyjaciółmi bawił się w kowboi i Indian.

Haftada bir kez, o, arkadaşları ile tenis oynar.

Gra w tenisa z przyjaciółmi raz w tygodniu.

O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.

Kiedy zaczęła się jąkać, jej koledzy nie mogli przestać się śmiać.

O, itibarını kaybettiğinde bütün arkadaşları onu terk etti.

Kiedy popadł w niełaskę, wszyscy przyjaciele go porzucili.

Tom ve arkadaşları bir araya gelmeyi ve müzik çalmayı seviyor.

Tom i jego przyjaciele lubią spotykać się i muzykować.

İnsanlar hafta sonunda ne yaptıkları hakkında sık sık yalan söylerler. Böylece arkadaşları onların gerçekten ne kadar sıkıcı olduklarını fark etmez.

Ludzie często kłamią o tym, co robili w weekend, by ich przyjaciele nie wiedzieli, jak nudne życie prowadzą.

- David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.
- David'in isimlerini aklında tutamayacağı kadar kız arkadaşı var.

- David ma tak dużo dziewczyn, że nie pamięta ich wszystkich imion.
- David ma tyle dziewczyn, że nie potrafi spamiętać ich imion.