Translation of "üzere" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "üzere" in a sentence and their polish translations:

Görüşmek üzere.

Do zobaczenia wkrótce.

Karanlık çökmek üzere.

Ciemność niedługo tu dotrze.

Güneş doğmak üzere.

Słońce zaraz wzejdzie.

Tren gelmek üzere.

Pociąg zaraz przyjedzie.

- Sonra görüşürüz!
- Görüşmek üzere!

- Do zobaczenia.
- Do zobaczenia później.

Raporla işim bitmek üzere.

Prawie skończyłem sprawozdanie.

Dünyanın geri kalanıysa yetişmek üzere.

a reszta świata ich dogania.

Gecenin son gösterisi... ...başlamak üzere.

Ostatni akt nocy... czas zacząć.

Byron dönmemek üzere İngiltere'den ayrıldı.

Byron opuścił Anglię i nigdy nie wrócił.

Ne yapmak üzere olduğumuza inanamıyorum.

Nie wierzę, że mieliśmy to zrobić.

Kiraz ağaçları çiçek açmak üzere

Wiśnie właśnie mają kwitnąć.

Hindistan Hükûmeti de dâhil olmak üzere

Znaleźliśmy niesamowitych partnerów,

- Arabam miadını doldurmuş.
- Arabam bozulmak üzere.

Mój samochód jest unieruchomiony.

Dahil olmak üzere pek çok Asya ekonomisinin

łącznie z komunistycznymi Chinami i Wietnamem,

Tom, kimseye ne yapmak üzere olduğunu söylemedi.

Tom nie powiedział nikomu co zamierzał zrobić.

Biri kadın olmak üzere on kişi öldü.

Zmarło dziesięć osób, w tym jedna kobieta.

Yorgunluktan çatlamak üzere. Ama biliyor ki dişi yakında.

Jest bliski wyczerpania. Ale wie, że jest blisko.

Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.

Anna właśnie miała wychodzić z domu, kiedy zadzwonił telefon.

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

Zobaczyłem, jak wypłynęła z legowiska, ledwo żywa.

- Akşam yemeği neredeyse hazır.
- Akşam yemeği hazır olmak üzere.

Kolacja jest prawie gotowa.

Pekâlâ, bu tuzak küçük hayvanları yakalamak üzere tasarlanmış bir tuzak.

To jedna z pułapek przeznaczonych do polowań na małe zwierzęta.

DB: Tahmin edeceğin üzere buna karşı büyük bir şüphe var

DB: Niektórzy podchodzą do tego ze sceptycyzmem,

- Her şey değişir.
- Her şey değişmek üzere.
- Her şey değişiyor.

Wszystko się zmienia.

Bildiğimiz üzere, 11 Eylül çok fazla şok ve acıya neden oldu.

Jak dobrze wiemy, 9/11 wywołało wielki szok i żałobę.

Ben Noel Baba'nın var olmadığını keşfetmek üzere olan bir çocuk gibi hissediyorum.

Czuję się, jak dziecko, które zrozumiało nagle, że Święty Mikołaj nie istnieje.

Tabii başka sebepler de vardı. Bu nedenle Pando şehrini ele geçirmek üzere ilerledik.

Poza wszystkim innym. Dlatego przygotowaliśmy zajęcie miasta Pando.

Buraya kadar gelerek harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

Świetna robota, że zaszliśmy tak daleko, ale będzie o wiele trudniej.

Buraya gelinceye kadar harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

Świetna robota, że zaszliśmy tak daleko, ale będzie o wiele trudniej.