Translation of "Gidip" in Korean

0.004 sec.

Examples of using "Gidip" in a sentence and their korean translations:

Gidip görmeye karar verdim.

가서 직접 봐야겠더라고요.

Hadi gidip şu enkazı bulalım!

잔해를 찾으러 갑시다!

Korku ve cesaret arasında gidip geliyordum.

두려움과 용기 사이를 넘나들면서요.

Ya da bu ağaçlardan birine gidip

아니면 이런 나무에 올라가 볼 수도 있죠

Gidip şuraya bir bakalım. Vay canına.

가서 저길 확인해 보자고요 와

Neden gidip kadınlardan birazcık yardım istemediler?

왜 여성들에게 그냥 도와 달라고 안했을까요?

Anlaşmalı hastanelere gidip anlaşma dışı faturalar alan

많은 사람들은 서로 연계된 병원들에 다니면서도

Sıklıkla gidip, arkadaşlarınız veya mekânın demirbaşlarıyla takıldığınız

여러분이 좋아하는 곳을 찾는 것이 어떤 것일지 생각해보세요.

Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.

‎저는 날마다 문어를 들여다봤어요

Ve bir adım geriye gidip büyük resme bakmak

한 걸음 뒤로 떨어져서 더 큰 그림을 보고 싶었습니다.

Ben iyiyim ama biraz daha ileri gidip şunu söyleyeyim,

그러므로 저는 괜찮았습니다만 더 나아가 말하고 싶군요.

Örneğin, gidip konut kredisi alsanız sizden bir ücret alınırdı.

예를 들면, 주택담보 대출을 받을 때 수수료를 지불해야 합니다.

Şu bir madene benziyor. Gidip oraya da bir bakalım.

저기 광산이 있는 것 같네요 저곳도 살펴봅시다

Çünkü her gün gidip onu takip etmeye çalışmanın yoruculuğu,

‎날마다 바다에 들어가서 ‎열성적으로 문어를 찾아다니며

Çünkü eğer o dili konuşurlarsa çocuk gidip de iş bulamayacak.

그 언어를 사용하면, 그 아이는 성공이나 구직이 힘들기 때문입니다.

Acaba gidip buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

확인해볼 만할지 모르겠네요 가시죠, 어디 봅시다!

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

아니면 이 나무 뒤에서 자연물을 그대로 이용할까요?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

아니면 이 나무 뒤에서 자연물을 그대로 이용할까요?

Ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

얼어붙은 호수에 내려가 구멍을 파고 낚시를 해볼까요?

Hadi gidip enkazı bulalım. Batıya, dünyanın en zorlu arazilerinden birinin üzerinden uçuyoruz.

잔해를 찾으러 갑시다 세상에서 가장 황량한 지역을 향해 서쪽으로 날아가고 있습니다