Translation of "Alan" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Alan" in a sentence and their spanish translations:

İkincisi, alan. Alan kısıtlı, değil mi?

Segundo, el espacio. El espacio es limitado, ¿sí?

Çok alan yok.

No hay mucho espacio.

Enerjilerini kayalardan alan,

que obtienen su energía de las rocas,

Ölümcül yaralı, alan.

herido de muerte, fue evacuado del campo de batalla.

Alan bir şair.

- Allen es un poeta.
- Alan es un poeta.

Alan: Evet öyle (Gülüşme)

Alan: Lo es. (Risas)

Gözlerimizin üzerinde yer alan

Mucho de ésto se reduce a la corteza prefrontal,

Manyetik alan olduğunu söylesin

déjame decirte que hay un campo magnético

Biz manyetik alan diyoruz

lo llamamos el campo magnético

Boş bir alan bırak.

- Deje usted un espacio.
- Deja un espacio en blanco.

Yeteri kadar alan yoktu.

No hay espacio suficiente.

Ama henüz keşfedilmemiş bir alan.

y sigue siendo un dominio en gran parte inexplorado.

Okul güvenli bir alan oluşturur.

La escuela crea un lugar de seguridad.

Yol alan bir yelkenli içindeydim.

desde San Francisco a Hawái.

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

Está buscando un área oscura y tranquila.

Manyetik alan nedir onu anlatmadık

¿Cuál es el campo magnético que no dijimos?

Manyetik alan ne işe yarıyor

¿Qué hace el campo magnético?

Dün bu raketi alan Mike'tı.

Fue Mike el que compró esta raqueta ayer.

Artık CD alan kimse tanımıyorum.

- Ya no conozco a nadie que compre CD.
- Nadie que conozca compra ya CD.
- No conozco a nadie que compre CD.

Bu fotoğraf, kapalı alan çiftliğine dönüştürdüğümüz

Esta fotografía se tomó desde el exterior de un contenedor abandonado

Standart ve İleri Matematik dersi alan

y Matemáticas Avanzadas

İlk olarak, bir alan adı sunucusuna,

Primero, un servidor de nombres de dominio,

Onu ellerine alan insanlardan demokrasiyi kurtarabiliriz.

Podemos recuperar la democracia de quienes nos la quitaron.

Savaşta darbe alan Scipio, atından düştü.

En la lucha Escipión es derribado de su caballo.

Ders alan NASA, Apollo uzay aracını

Aprendiendo de las fallas que causaron el incendio del Apolo 1, la NASA rediseñó la

Eriyen dondurmanın etrafındaki alan karıncalarla kaynıyordu.

El área alrededor del helado que se derretía estaba plagada de hormigas.

Sen onu satın alan tek kişisin.

- Eres el único que la compró.
- Son los únicos que la compraron.
- Usted es la única que lo compró.

Bu eteği dün alan kişi Mary'ydi.

La que compró esta falda ayer fue Mary.

Dün bu eteği satın alan kimdi?

¿Quién fue la que compró ayer esta falda?

Tom arabamı ödünç alan kişi değil.

Tom no fue el que me pidió prestado el carro.

Máire birincilik ödülü alan adamla evlendi.

Máire se casó con el hombre que obtuvo el primer premio.

Bulgaristan'ın telefon alan kodu 359'dur.

El prefijo telefónico de Bulgaria es +359.

Bu sınırlı alan üstündeki odağınızı dağıtmaya çalışacağım.

fracturaré su atención en esta área estrecha.

Beyninizde yer alan en büyük değişiklik olumsuzdur:

los únicos cambios que ocurrían en el cerebro eran negativos:

Ayrıca kişisel olarak, kapalı alan yapay çiftliklerinin

Y, por último, y esto es muy emocionante para mí,

Benim liderlik ettiğimi görmekten büyük keyif alan

que siempre saca lo mejor de mí

Anlaşmalı hastanelere gidip anlaşma dışı faturalar alan

Hay muchas personas que van a los hospitales de la red

Öyleyse dünyanın etrafında bir manyetik alan var.

Así que hay un campo magnético alrededor de la tierra.

Meksika, Kuzey Amerika'da yer alan bir ülkedir.

México es un país de América del Norte.

O, iyi güneş alan bir evde yaşıyor.

Él vive en una casa con buena orientación al sol.

Macaristan, Orta Avrupa'da yer alan bir devlettir.

Hungría es un estado situado en Europa Central.

Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.

No llego a averiguar cómo se registra un nuevo nombre de dominio.

Ve Nobel Barış ödülünü alan ilk Afrikalı kadın

la primera mujer africana que recibió el Premio de Nobel de la Paz,

Hep en yüksek notları alan biri gibi görünüyordu.

a menudo obtenía notas muy altas en sus trabajos.

Yürüyüş platformunda yer alan konular beni temsil etmiyordu

la plataforma de la marcha de las cuestiones no me representan,

Gelelim davaroya kan davasını konu alan bir filmdi

digamos que fue una película sobre la vendetta

Az önce söylemiştim manyetik alan bir kutuptan çıkıyor

Acabo de decir que el campo magnético sale de un poste

Hırvatistan, Avrupa'nın güneydoğu kesiminde yer alan bir ülkedir.

Croacia es un país situado en el sudeste de Europa.

Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.

Alan Tate y yo nos miramos durante un rato.

Çevremizde bir iPad satın alan ilk kişi Tom'du.

Tom fue la primera persona en comprar un Ipad en nuestro vecindario.

İşte tekrar, Pilbara'da yer alan antik volkanik tabiat manzarası.

Aquí vemos nuevamente ese antiguo paisaje volcánico en Pilbara.

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

Sin embargo, cada vez es más difícil encontrar lugares silenciosos

Dambovita Nehri'nin bataklıklarında yer alan Bükreş, doğal alanlarla çevrilidir

Ubicada en los pantános del río Dambovita, Bucarest está rodeada de fosos naturales infestados

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

Con miles de especies diferentes que rivalizan por comida y por espacio,

Sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

verán algunas calles pero mucho espacio vacío.

Mareşal Moncey'nin Üçüncü Kolordu'nun komutasını alan Lannes , Tudela Savaşı'nda

Tomando el mando del Tercer Cuerpo del Mariscal Moncey, Lannes derrotó a un

Burada bir yeşil alan vardı; şimdi bir süpermarket var.

- Una vez hubo aquí un campo verde. Ahora hay un supermercado.
- Solía haber un campo verde aquí; ahora hay un supermercado

Ekvador, Güney Amerika'nın kuzeybatı kesiminde yer alan bir ülkedir.

Ecuador es un país situado en la parte noroeste de América del Sur.

Mısır, ABD'de en çok mali destek alan tarım ürünüdür.

- El maíz es el cultivo más subsidiado en Estados unidos.
- El maíz es el cultivo más subvencionado en Estados Unidos.

Eşit alan haritası olarak bilinen Gall-Peters projeksiyonunu kullanabilirsiniz.

que se denomina mapa de áreas iguales.

AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

No puedo seguir la pista de todos los cambios que se están dando en el mundo de la investigación del SIDA.

Her zaman seni işe alan insanlardan daha zeki ol.

Sé siempre más listo que la gente que te contrata.

Bizim yapay adamız, henüz çok iyi ormanlık alan değil.

Nuestra isla artificial aún no está bien arbolada.

Ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

y quien tuviera la calificación más alta sería el vigilante de clase.

Kurtarıcılar, on saatlik bir kuşatmada yara alan altıncı kişi olan

Le lanzan otro tranquilizante, mientras rescatan a Gubbi.

Hepsi silah ve cephane ya da patlayıcı malzemeleri satın alan

todo ha servido para financiar viajes a campos de entrenamiento,

Ama onu videoya alan kişi Neil Armstron'dan sonra mı indi?

¿Pero la persona que lo filmó aterrizó después de Neil Armstron?

Hindistan'ın batısında yer alan, bin yüz adadan oluşan Maldivler gibi

, ubicadas en el oeste de la India, conformadas por mil cien islas, dado que es la

Tom'un bu kadar zamanını alan şeyin ne olduğunu merak ediyorum.

Me pregunto que le está tomando a Tom tanto tiempo.

Kanada'da ağaç kesmenin yasa dışı olduğu bir sürü alan vardır.

En Canadá hay muchas áreas donde es ilegal talar árboles.

Bu sonuçlar TechCrunch'ta yer alan start-up'lar için oldukça ilgi uyandırıcı.

Estos resultados son bastante convincentes en el ámbito de proyectos de TechCrunch

Sonsuz yoğun bataklık arazi neredeyse dinlenmek için hiç kuru alan barındırmıyor.

El denso pantano sin fin casi no ofrece áreas secas para descansar.

Uçuşsal paralellik ve manyetik alan gibi şeylerle pek de alakası yok

No tiene mucho que ver con cosas como paralelos de vuelo y campos magnéticos.

Sadece haftalar sonra, Amerika Birleşik Devletleri ilk astronotu Alan Shepherd'ı başlattı.

Solo unas semanas después, Estados Unidos lanzó a su primer astronauta, Alan Shepherd.

Evlerini boşaltmak ve göç etmek zorunda kalacak . Güneydoğuda yer alan ve

desaparecer de la faz de la tierra. Como Bangladesh, que se ubica en el sureste y tiene una

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan şehir merkezi mutlaka ziyaret edilmelidir.

El centro de la ciudad, lugar de Patrimonio de la Humanidad por la UNESCO, es una visita obligada.

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?

¿Sabías que los hombres que toman regularmente la píldora anticonceptiva no se quedan embarazados?

Aşağı Elbe Nehri'ni ve Napolyon'un stratejik kuzey kanadını güvence altına alan sert ve etkili bir Hamburg valisiydi

aseguraba el bajo río Elba y el estratégico flanco norte de Napoleón. Organizó un nuevo

Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.

Japón consta de cuatro islas mayores, más de tres mil menores, y tiene aproximadamente el área de California.

Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

El escándalo "del Recluta" es un escándalo de corrupción concerniente a funcionarios públicos y políticos que aceptaron como sobornos acciones no reveladas de la compañía RecruitCoscom. Las acciones habían ido aumentando constantemente.

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

Después de la construcción de una o dos grandes fábricas en una ciudad o cerca de ella, la gente viene a buscar trabajo, y pronto comienza a desarrollarse un área industrial.