Translation of "Yardım" in Korean

0.017 sec.

Examples of using "Yardım" in a sentence and their korean translations:

Yardım çağırıyorum.

지원을 요청할게요

Biraz yardım çağırmalıyız.

도움을 청해야겠어요

Tıbbi yardım alana dek

통증을 완화할 수 있습니다

Yardım eden teknolojiye evriliyor.

그들이 시각적으로 세상에 더 가까이 다가갈 수 있도록요.

Yardım çığlığı da atıyor.

도움을 구하는 비명을 지르고 있습니다.

O insanlar bana yardım ettiler;

그들이 저를 구해줬습니다

Hayatımda aldığım en iyi yardım;

제 인생에서 가장 큰 도움이 된 것은

Hemen çıkıp yardım çağırmanız gerekir.

즉시 사막을 떠나 도움을 받아야 할 겁니다

"Yardım etmek için ne yapabilirseniz" demeyin.

"무엇이든 좋습니다." 라고 말하지 마세요.

Sınırlarımızda yardım arayan mülteciler olmak üzere

특히 우리 국경에서 도움을 청하는 난민,

Öğrencilerin matematiği öğrenmelerine yardım etmek adına

파생 상품 거래 일을 그만 두고

Etrafımızdaki dünyayı anlamamıza yardım eden şey.

세상사를 이해할 수 있게 합니다.

Denemeliydim ve yardım etmeye karar verdim.

그래서, 저는 이들을 돕기로 결심하였습니다.

Yardım çağırmak için başka yollar bulacağız

조난 신호를 보낼 다른 방법을 찾아야 하죠

Buradan kurtulmak için yardım çağırmam gerekecek.

여기서 탈출하려면 구조 요청을 해야겠네요

Neden gidip kadınlardan birazcık yardım istemediler?

왜 여성들에게 그냥 도와 달라고 안했을까요?

Alabama'daki fakir ortakçılara yardım etmeye çalışıyordu

그는 알라배마의 가난한 소작인들을 도우려고 노력했어요.

Bunu yapmak için onlara yardım etmeliyiz.

그리고 그렇게 하도록 돕는 것이 우리가 할 일입니다.

Ve bunun değişmesine yardım etmek istiyorum.

그리고 전 이걸 바꾸는데 기여하고 싶습니다.

Için kullanabiliyorlar, bu bilgiyi yardım kuruluşlarına

그리고 그 정보를 구호단체에 제공하면

Dünyamızdaki gerçek süreçleri anlamamıza yardım edebilirler.

그 수치는 우리 현실세계에서 일어나는 실제 과정을 이해하는데 도움을 주죠.

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

아내는 저를 도와 길 내는 일을 하고 있지요.

Onunla saatlerce oturdum ve kıza yardım ettim,

그녀와 몇 시간동안 앉아서 그녀를 도와 주었죠,

Ay'a götürmek için onlara nasıl yardım edersiniz?

당신이 달에 가는데 그들이 어떻게 도울수 있죠?

Ben ve kız kardeşlerim ona yardım ediyoruz.

그래서 제 누이와 저는 어머니를 도와드렸죠.

Ve iklim değişikliğini düzenlemede yardım ettiği düşünülüyor.

적당하게 기후가 바뀌게 된 것이죠.

Kendi büyük sosyal etkilerini yaratmalarına yardım ediyor.

사회에 더 큰 영향을 미칩니다.

Şimdi sizlerden, bizlere resmen yardım etmenizi istiyorum

여성분들께 도와달라고 공식적인 요청을 드리고 싶습니다.

Güreş ringini hazırlamada yardım etmek istediğimi söyledim.

그리고 제가 레슬링 링을 설치하는 걸 도와줘도 되는지 물었어요

Kiliseler ve yardım kuruluşları, ellerinden geleni yaptılar,

교회와 자선 단체는 그들이 할 수 있는 일을 했습니다.

Ve Çin'in tekrar ele geçirmesine yardım etti.

중국이 다시 정권을 잡도록 도왔습니다

Beyefendiye yardım ettiği için bir alkış alabilir miyim?

도움을 주신 신사분께 박수를 보내주세요.

Genel bir tartışma ve farkındalık yaratmamıza yardım edecektir.

인류에게 최선이 될 결과를 만들게되는 거죠.

üniversiteler, kurum ve kuruluşlar ve yenilikçilerden yardım istiyoruz.

학계, 지역 사회에 도움을 요청하고 있습니다.

Ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

아이들의 수학 숙제를 도와줄 때면

Acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

인생의 고난으로 고통받는 그 소녀를 말이죠.

Yuvasına dönmesi için fiziksel olarak yardım etmeyi düşündüm.

‎굴에 돌아가기 쉽게 ‎도와줄까 생각도 했어요

Bunu yapabilmek için çok küçük bir yardım alabiliriz.

그러려면 약간의 도움이 필요합니다.

Yalnızca size değil çevrenizdeki insanlara da yardım eder.

여러분 주변으로 사람들을 끌어모을 때 이외에도 많은 곳에 도움을 주거든요.

"Bir vizyon tahtası nasıl gerçekten yardım edebilir ki?" diyebilirsiniz.

"그게 정말 도움이 될까?" 비전 보드가 이렇게 말하는 것 같네요.

Yaşlılar için yeni milli yardım hattını İngiltere'de piyasaya sürdüm,

영국 전체에 노인들을 위한 전화상담소를 개설했습니다.

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

도움을 청해야겠어요 안 먹었어도 되는 건데

Eğer gençlerimize mükemmellik tuzağından kurtulmaları için yardım etmek istiyorsak

젊은이들을 이 덫에서 탈출할 수 있게 도와주려면

Yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.

구조 전까지 3시간 동안 의식을 잃고 출혈이 있었죠

Ama bizim İngiltere'deki yardım hattımıza gelirseniz, siz de gülüşmeler duyarsınız.

영국에 있는 저희 상담소에 오시면 웃음소리도 많이 들으실 수 있습니다.

Ama bu cihazların sigarayı bırakmaya yardım edip etmediğini hâlâ bilmiyoruz

우리는 여전히 전자담배가 정말 금연에 도움이 되는지,

Ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.

루이즈 씨는 접수를 잘 마치고,

Gündüzleri bolca yardım alıyorlar ama çalışmalar gece de devam ediyor.

‎낮에는 도움의 손길이 많지만 ‎밤에도 도움은 끊이지 않죠

Bu yüzden, daha fazla yardım için bir şey yapmaya mecburdum.

그래서 더 도와주어야겠다는 생각이 들었습니다.

Ve işletmelere, kiralarını ve diğer masraflarını kapatabilmeleri için yardım ediliyor.

기업은 임대료 및 기타 비용에 대해 도움을 받습니다.

Ve deprem sonrası bu korkunç dönemi atlatmalarında onlara yardım etmek için

저희 지역 공동체와 함께

Şimdi yardım çağırmak ve hastaneye gitmek için sadece 30 dakikamız var.

이제 30분 안에 구조를 요청하고 병원까지 가야 합니다

Ve yakınlarda olan bazı adamlarımız onları uzaklaştırdı ve bana yardım etti.

총알이 빗나갔다. 우연히 그 근처에 있었던 몇몇 사람들이 그들을 몰아내고, 나를 강에서 꺼내주었다.

Sizin borçlarınıza arka çıkacak. Borçlarınızı ödeyemezseniz bile devlet size yardım edecek!

보증도 서드리지. 빚 못 갚아도 걱정마소. 정부가 다 도와드리리다."

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

여기서 방울뱀한테 물렸는데 도움을 받을 수 없다면 정말 큰일 날 수도 있습니다

Ve bu paranın küçük bir kısmı, videolarımızı yapmamız için ödemelerimize yardım eder.

그 돈의 아주 일부는 우리가 비디오를 만드는데 도움이 됩니다.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.

‎어떤 버섯들은 마법과도 같이 ‎도움을 청합니다 ‎생체 발광 버섯은 ‎스스로 빛을 내죠

Bu programlar açıkça fakirlere yardım etti, ama Chavez için de bir amaca hizmet ediyordu

복지 시스템은 확실히 빈곤층을 도왔지만 차베스의 목적에도 도움되었습니다

Göz yaşartıcı gaz insanların kaçmasına ve kırılmasına neden olur pencereleri gizlemek ve yardım almak için.

최루가스를 맞은 사람들은 숨거나 도움을 청하기 위해 도망가다 창문을 깨기도 하고요.