Translation of "Alan" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Alan" in a sentence and their arabic translations:

İkincisi, alan. Alan kısıtlı, değil mi?

ثانيًا، الفضاء. الفضاء محدود، أليس كذلك؟

Çok alan yok.

‫المساحة ليست كبيرة.‬

Enerjilerini kayalardan alan,

أي التي تستمد طاقتها من الرواسب،

Ölümcül yaralı, alan.

أصيب بجروح قاتلة ، وقد تم نقله من حقل.

Alan bir şair.

آلن شاعر.

Alan: Evet öyle (Gülüşme)

الان : أجل إنه كذلك (ضحك)

Gözlerimizin üzerinde yer alan

يعتمد ذلك في الغالب على القشرة الأمام جبهية،

Manyetik alan olduğunu söylesin

دعني أقول أن هناك مجال مغناطيسي

Biz manyetik alan diyoruz

نسميه المجال المغناطيسي

Bu civardaki alan bombalandı.

لقد تم قصف المنطقة المحيطة هنا.

Bu alan harap ediliyor.

هذه المنطقة مدمّرة.

Ama henüz keşfedilmemiş bir alan.

وسيظل مجالاً غير مستكشف بشكل كبير.

Okul güvenli bir alan oluşturur.

المدرسة هي مكان آمن.

Yol alan bir yelkenli içindeydim.

متجهًا من (سان فرانسيسكو) إلى (هاواي).

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

‫إنها تبحث عن رقعة مظلمة هادئة.‬

Manyetik alan nedir onu anlatmadık

ما هو المجال المغناطيسي الذي لم نخبره

Manyetik alan ne işe yarıyor

ماذا يفعل المجال المغناطيسي

Bu fotoğraf, kapalı alan çiftliğine dönüştürdüğümüz

التقطت هذه الصورة خارج حاوية شحن بحرية خارج الخدمة

Hep iş değiştirdim, hep alan değiştirdim.

لقد قمت دائمًا بتغيير الوظائف، دائمًا غيرت المجال.

Standart ve İleri Matematik dersi alan

والرياضيات المتقدمة

İlk olarak, bir alan adı sunucusuna,

أولها، مخدم أسماء النطاقات،

Onu ellerine alan insanlardan demokrasiyi kurtarabiliriz.

يمكننا استعادة الديمقراطية من الأشخاص الذين استولوا عليها.

Savaşta darbe alan Scipio, atından düştü.

في المشاجرة سقط سكيبيو من حصانه

Ders alan NASA, Apollo uzay aracını

التعلم من الإخفاقات التي تسببت في حريق أبولو 1 ، أعادت ناسا تصميم

Vardiya alan üç güvenlik görevlimiz var.

لدينا ثلاثة حراس أمن يتبادلون الأدوار.

Bu sınırlı alan üstündeki odağınızı dağıtmaya çalışacağım.

سأحاول كسر تركيزكم عبر هذه المنطقة،

Ve daha da önemlisi risk alan kişilerdir.

وأخيرا فهم يتحدون المخاطر بشجاعة.

Beyninizde yer alan en büyük değişiklik olumsuzdur:

التغيير الوحيد الذي يحصل في الدماغ كان سلبي:

Ayrıca kişisel olarak, kapalı alan yapay çiftliklerinin

وفي الختام، وهذا أمر مثير بالنسبة لي شخصيا،

Benim liderlik ettiğimi görmekten büyük keyif alan

الذي يُخرج دومًا أفضل ما بداخلي

Anlaşmalı hastanelere gidip anlaşma dışı faturalar alan

يتجه العديد من الناس لشبكات المستشفيات

Onları içine alan ve destekleyen bir toplum yaratmaya

مجتمع يحتوي ويدعم،

Ve Nobel Barış ödülünü alan ilk Afrikalı kadın

أول امرأة أفريقية تحصل على جائزة نوبل للسلام،

Hep en yüksek notları alan biri gibi görünüyordu.

ويحصل غالبًا على أعلى درجة في صفه

Yürüyüş platformunda yer alan konular beni temsil etmiyordu

جدول قضايا المسيرة لم يكن يمثلني،

Gelelim davaroya kan davasını konu alan bir filmdi

دعنا نقول أنه كان فيلمًا عن الثأر

Az önce söylemiştim manyetik alan bir kutuptan çıkıyor

لقد قلت للتو أن المجال المغناطيسي يخرج من القطب

Milliyetini alan ve mezun olan kız. Yargıç , ekonomik

حصلت على جنسيتها وتخرجت من المتفوقين فيها لتعمل في اكبر

İşte tekrar, Pilbara'da yer alan antik volkanik tabiat manzarası.

مرة أخرى، هنا منظر لبركان قديم في بيلبارا.

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

ومع ذلك، فإن صُعوبة العثور على مساحات هادئة في ازدياد

Dambovita Nehri'nin bataklıklarında yer alan Bükreş, doğal alanlarla çevrilidir

تقع بوخارست في مستنقع نهر دامبوفيتا ، وتحيط بها خنادق طبيعية موبوءة

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

‫بآلاف الفصائل المختلفة‬ ‫التي تبحث عن الغذاء والمسكن،‬

Sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

سترى عددًأ قليلاً من الشوارع والكثير من المساحات الفارغة.

Mareşal Moncey'nin Üçüncü Kolordu'nun komutasını alan Lannes , Tudela Savaşı'nda

بتولي قيادة الفيلق الثالث للمارشال مونسي ، هزم لانز الجيش

Eşit alan haritası olarak bilinen Gall-Peters projeksiyonunu kullanabilirsiniz.

والذي يدعى خريطة المساحة المتساوية

Ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

ومن سيحقق أعلى درجة سيكون عريف الصف

Kurtarıcılar, on saatlik bir kuşatmada yara alan altıncı kişi olan

‫أُطلق سهم تخدير آخر‬ ‫بينما ركض "جوبي" مبتعداً بواسطة المنقذين،‬

Hepsi silah ve cephane ya da patlayıcı malzemeleri satın alan

جميعها تذهب لتمويل معسكرات تدريب ارهابية،

Ama onu videoya alan kişi Neil Armstron'dan sonra mı indi?

لكن هل هبط الشخص الذي صوره بعد نيل أرمسترون؟

alan üçüncü listenin kazanmasıydı . Libya'nın en güçlü siyasetçilerinden ikisinin yer

حصلت على تسعة وثلاثين من اصل ثلاثة وسبعين صوت الفوز جاء في

. Bu, aynı zamanda daha az alan ve daha fazla estetik

العالم. ما يعني توفير مساكنٍ بمساحةٍ اقل وفي ذات الوقت

Can alan ve ülkelere kapanan tehlikeli bir virüsün hikayesini anlatmak .

عام 2011 . ليشرح لنا قصة فيروسٍ خطير انتشر في كل العالم

Hindistan'ın batısında yer alan, bin yüz adadan oluşan Maldivler gibi

الواقعة غربي الهند وتتألف من الفٍ ومئة جزيرة نظراً لكونها

Bu sonuçlar TechCrunch'ta yer alan start-up'lar için oldukça ilgi uyandırıcı.

الآن هذه النتائج مقنعة للغاية بين الشركات الناشئة التي انطلقت في تيك كرنش

Sonsuz yoğun bataklık arazi neredeyse dinlenmek için hiç kuru alan barındırmıyor.

لا تقدم المستنقعات الكثيفة التي لا نهاية لها أي مناطق جافة للراحة

Uçuşsal paralellik ve manyetik alan gibi şeylerle pek de alakası yok

ليس هناك الكثير للقيام به مثل أشياء متوازية للطيران والمجالات المغناطيسية

Sadece haftalar sonra, Amerika Birleşik Devletleri ilk astronotu Alan Shepherd'ı başlattı.

بعد أسابيع قليلة ، أطلقت الولايات المتحدة أول رائد فضاء لها ، آلان شيبرد.

Evlerini boşaltmak ve göç etmek zorunda kalacak . Güneydoğuda yer alan ve

بالاختفاء عن وجه الارض. مثل بنجلاديش الواقعة جنوب شرق وعدد

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?

هل تعلم أن الرجال الذين يتناولون حبوب منع الحمل بانتظام لا يحمِلُون؟

Başarılı listeden küçük bir farkla otuz dört oy alan Fethi Başa, kazananlar

عقيلة صالح ووزير الداخلية في حكومة الوفاق فتحي باشاقا والتي

Düzenli bir şekilde doğum kontrol hapı alan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?

هل تعلم أن الرجال الذين يتناولون حبوب منع الحمل بانتظام لا يحمِلُون؟

Aşağı Elbe Nehri'ni ve Napolyon'un stratejik kuzey kanadını güvence altına alan sert ve etkili bir Hamburg valisiydi

حيث قام بتأمين نهر إلبه السفلي والجناح الشمالي الاستراتيجي لنابليون. قام بتنظيم