Translation of "Hayal" in Chinese

0.006 sec.

Examples of using "Hayal" in a sentence and their chinese translations:

Hayal edilemez!

- 難以置信!
- 难以置信!

Hayal gerçek oldu.

梦想成真。

Seni hayal edeceğim.

我会梦到你的。

Hayal kırıklığına uğramayın.

不要失望。

Hayal kırıklığına uğradım.

我失望了。

Ben hayal kuruyorum.

我在做白日梦。

O hayal görüyor.

他在做白日梦。

Onu hayal kırıklığına uğratma.

别让他失望。

Beni hayal kırıklığına uğrattın.

你让我失望了。

Biraz hayal kırıklığına uğramıştım.

我有一点失望。

Çok hayal kırıklığına uğramıştım.

我那时是这麽的失望。

Tom hayal kırıklığını gizleyemedi.

汤姆不能掩饰他的失望。

Büyükannemi hayal meyal hatırlıyorum.

我对祖母的记忆很模糊。

Beni hayal kırıklığına uğratıyorsun.

你让我失望了。

- Başarısızlığım annemi hayal kırıklığına uğrattı.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.

我的母亲对我的失败感到失望。

Onun konuşmasıyla hayal kırıklığına uğradım.

我對他的演說感到失望。

Hayal gücü, tüm uygarlığın köküdür.

想像力是一切文明的根源。

Hayal yaşamımızın her alanını etkiler.

想像力影响着我们生活的各个方面。

Ayda yürümeyi hayal edebilir misin?

你可以想象在月球上行走吗?

Bu sadece onun hayal gücü.

这只是你的想象。

Seni çok hayal kırıklığına uğrattık.

我们对你很失望。

Tom her zaman hayal kuruyor.

Tom總是在做白日夢。

Onunla karşılaştığımı hayal meyal hatırlıyorum.

我依稀記得見過他。

Sensiz bir hayat hayal edemem.

我無法想像沒有你的生活。

Bu beni hayal kırıklığına uğrattı.

它让我失望。

Bu sadece senin hayal gücün.

那只是你的想象。

Onsuz hayatımı hayal bile edemiyorum.

我无法想象没有他的生活。

Onu çok hayal kırıklığına uğrattım.

我对他太失望了。

Ayda dolaştığını hayal edebiliyor musun?

你可以想象在月球上行走吗?

Seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

我不想让你失望。

Bu benim hayal gücümü aşar.

這超出了我的想像範圍。

O beni hayal kırıklığına uğrattı.

我对他失望了。

Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.

想像力影响着我们生活的各个方面。

Hafifçe bir hayal kırıklığına uğradım.

我有一点失望。

Ne kadar hayal kırıklığına uğratıcı!

那么失望!

Gökyüzünde uçmayı hiç hayal eder misin?

你曾經夢想在天空飛翔嗎?

Bir zaman makinen olduğunu hayal et.

- 如果你有一台時光機⋯⋯
- 想象一下,假如你有一台时光机。

Onunla gidemediğim için hayal kırıklığına uğradım.

我很失望我沒能和她一起去。

Bir tayfun olacağını asla hayal etmemiştim.

我做梦也没想到那儿会有台风。

Onun yokluğundan dolayı hayal kırıklığına uğradık.

她的缺席令我們感到失望。

Hiç benim hakkımda hayal kurdun mu?

你梦见过我吗?

Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

我對讓你失望感到抱歉。

George'un beni aldatacağını hayal bile etmedim.

我連做夢也沒有想過喬治會騙我。

CEO sonuçla çok hayal kırıklığına uğradı.

CEO对结果非常失望。

Seni burada görmeyi asla hayal etmedim.

我做梦也没想到会在这里见到你。

Kesinlikle bunun bir hayal olduğunu umuyorum.

我当然希望这是一个梦。

Aç domuz meşe palamutları hayal eder.

飢餓的豬夢到橡樹子。

Küçükken ünlü olacağımı hiç hayal etmemiştim.

我小的时候从没想过自己会出名。

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

汤姆不想让玛丽失望。

Ben asla seni hayal kırıklığına uğratmayacağım

我永远不会让你失望。

Nasıl bir robot olabilirim? Robotlar hayal kuramaz.

我怎么可能是机器人呢?机器人不会做梦。

Birincilik ödülünü kazanacağımı hiçbir zaman hayal etmedim.

我从没想到我会得头奖。

Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.

世界上的教育都讓我失望。

Hayal kurarak bir sürü zamanı boşa harcarım.

我浪費了很多時間作白日夢。

Onun bana yardım edeceğini aptalca hayal ettim.

我傻乎乎地以为他会帮助我。

Bu hikayede anlatılan tüm olaylar hayal ürünüdür.

故事裏發生的事都是虛構出來的。

Turna, köpeğin aksine, uçmayı hiç hayal etmemiş.

不像狗, 這隻鶴從來沒有夢想過飛翔。

Her zaman bir milyarder olmayı hayal ettim.

我總是梦想著成為億萬富翁。

- Benim yüzümü kara çıkarma.
- Beni hayal kırıklığına uğratma.

别让我失望。

Tom'un vize alamadığını duymak bizi hayal kırıklığına uğrattı.

我们很遗憾地听说,汤姆没能拿到签证。

- O sadece sizin kuruntunuz.
- Bu sadece senin hayal gücün.

- 那只是你的想象。
- 这只是你的想象。
- 这仅是你的想像而已。

O, işler umduğu gibi sonuçlanmadığı için hayal kırıklığına uğradı.

事情没能如他所愿让他感到失望。

O, Amerika için çoğumuzun hayal bile edemeyeceği fedakarlıklara katlandı.

他为美国承受了比我们大多数人所能想象的更多的牺牲。

Tom, Mary'nin çok hayal kırıklığına uğramış gibi göründüğünü söyledi.

汤姆说玛丽看起来很失望。

- Seni yüzüstü bırakmayacağım.
- Yüzünü kara çıkarmayacağım.
- Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

我不要辜负你。

- Bir prenses olduğunu hayal etti.
- Rüyasında bir prenses olduğunu gördü.

她梦见她是一个公主。

Teşekkürler, çaba sarf edeceğim, umarım ki seni hayal kırıklığına uğratmam.

谢谢,我会努力的,不要让你失望才好。

Konuşmacı konuyu bilmiyordu ne de iyi konuşuyordu; kısaca o hayal kırıklığına uğratıcıydı.

演讲者不熟悉他的主题,说得又不好,总之,他很糟糕。

Tom şimdiye kadar tanıdığım en iyi arkadaştı, o da beni hayal kırıklığına uğrattı.

Tom 是我曾经的朋友里最好的,但是他依然让我失望了。

Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.

人类登上月球、柏林墙倒下,世界被我们的科学和想像被连接在一起。