Translation of "Ona" in Korean

0.018 sec.

Examples of using "Ona" in a sentence and their korean translations:

Nasıl ona tutunabiliriz ?

외부적인 환경과 상관없이 말이죠?

Ona işkence ettim...

그리고 저는 그녀를 괴롭혔습니다.

Ona dedim ki:

그래서 저는 이렇게 말헀죠.

Ona çok saygı duymuştum,

저는 그녀에게 경외심을 느꼈습니다.

Ağırlığınızı ona bıraktığınız an.

로프에 체중을 실으면 알게 되죠

Ona, "Demircilik işi yapıyor,

칸타바이한테 물었습니다.

çünkü ona hayranlık duyuyorlar.

그만큼 깊은 경외심을 느끼기 때문이겠지요.

Ama ona deli demekten vazgeçin.

미치게 바쁘다고 하지 마세요.

Ben de ona sımsıkı tutundum.

저는 그에 매달렸습니다.

Ve ona bağlantılı silindirler var,

그리고 저기에 연결된 원통 모양이

Ona "Azat Eden" ismi verildi.

그는 해방자로 칭송받았다.

ona iğneleyici bir biçimde takılmaya,

누군가를 조롱하거나 얕보는 것에서부터

Her gün ona hikâyelerimi anlatıyordum.

‎날마다 톰에게 문어 얘기를 했죠

“Çin hükümeti ona böyle diyor.”

중국 정부가 이렇게 부른다는 것만 알고 있었죠

Ve ona hangi bölümlerde çalıştığını sordum.

제가 그에게 어떤 부서에서 일하냐고 물었더니,

ona ne söylemek istediğimi düşünmek zorundayım.

이 사진이 이야기하고자 하는 바가 무엇인지를 생각합니다.

Bear'ı gördüm, ama ona ulaşabileceğimi sanmıyorum.

베어를 포착했지만 여기선 접근할 수 없다

Bear'ı gördüm, ama ona ulaşabileceğimi sanmıyorum.

베어를 포착했지만 여기선 접근할 수 없다

Ve bu sivri dallar ona saplanacak.

이 나무못에 꽂히는 거죠

Bakın, alev de ona göre hareketleniyor.

보세요, 불꽃도 흔들립니다

Ona ulaşabilirsek görevimiz başarıya ulaşmış olur.

도로까지 갈 수 있다면 우리 임무는 성공입니다

ona ''Yapışkan Vicky'' diye isim taktık.

우리는 그녀를 "끈적끈적한 비키" 라고 불렀습니다.

Ben de ona ''Yapışkan Vicky'' dedim.

저도 그렇게 불렀어요.

Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.

‎자신을 노리는 악마들을 ‎제대로 보지 못 합니다

Ve giderken ona bahşiş bırakmaya karar verdim.

팁을 드려야겠다고 생각했습니다.

Ona kendimi Scrabble'da gerçekten çok ilerlettiğimi söylediğimde

제가 얼마나 단어 게임인 스크래블을 잘하는지 말했을 때

Cesur, mucizevi, inançlı, feragatli karakterini ona hatırlatsın

용기, 기적, 믿음, 굴복 등이요.

İnsanlar keyfi kaybettiğinde ona giden geçitler topluyorum.

저는 사람들이 즐거움을 잃었을 때의 증언을 수집합니다.

Ve o soruyu ona sormasını teşvik ettim.

그 대표가 똑같은 이슈로 저희 교실에 와서 강의를 했었거든요.

Hapsedildi, yedi yıl boyunca ona işkence ettiler.

그분은 7년을 넘는 동안 감금되고 고문당했습니다.

Ben ve kız kardeşlerim ona yardım ediyoruz.

그래서 제 누이와 저는 어머니를 도와드렸죠.

Bu sebeple ona ''yer çekimsiz ortam'' diyoruz.

이것을 '미소중력'이라고 하죠.

Üzgünüm baba, çocukken ona bunun için kırılmıştım

죄송해요 아버지, 어렸을 땐 아버지를 원망했어요.

Birkaç ay sonra ona ulaşıp şöyle dedim:

몇 개월 후 저는 그에게 연락했습니다.

Ama ona karşı yapabileceğimiz bir şey var.

우리도 대응책이 있습니다.

Ama ona karşı olan hislerim üstün geldi.

‎저는 문어가 너무 안타까워서 ‎가만히 있을 수 없었습니다

Ama ona aromalı kahve sütlüğü getirmemi isteyen hastam

하지만 저 환자는 커피 프림을 가져다 달라고 요구합니다.

Birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

모든 요소가 한데 모이니 녀석을 세상에서 가장 위험한 뱀으로 만든 거죠

Ona binmeden önce bunu öğrenmemiz daha iyi oldu.

우리가 타기 전에 확인하길 잘했어요

Hâlâ ona inanmak ve onu paylaşmak ister miydiniz?

그것을 다시 공유할 마음이 있는가?

Erkeğin serenadı bu defa ona bir eş kazandırdı.

‎이번에는 녀석이 ‎세레나데로 짝을 얻었군요

Ve voltaj ona çarptığında, açılır ve suyu salar,

전위가 도착하면 채널이 열려 물을 밖으로 내보내게 됩니다.

Düşüncesi her neyse ona göre bir cevapla gelmeyi

질문이 뭐든 상관없이

Doktorla, hastayla ya da ona ihtiyacı olan kişiye

무선 연결 기능을 통해 이를

Ona şimdi ne yapmak istediğini sordum ve dedi ki,

제가 다음에 무엇을 하고 싶은지 묻자,

Mark'ı ilk gördüğümde benden ona dans etmeyi öğretmemi istedi.

마크를 만난 날 그가 저더러 춤을 가르쳐 달라고 하더군요.

Ona savaşın kaybolduğunu söylediler ve Karın - mümkünse oğlunun lehine.

그들은 그에게 이미 전쟁에서 패했으며, 아들을 위해 퇴위해야 한다고 일렀다.

çünkü ona "iyi eş materyali"ne sahip olmak için Nijerya'da

'좋은 아내'에 대해 들어왔기 때문이죠.

Ona umutsuz bir çatışma öfkeli ... atlar atlara, erkeklere karşı erkeklere,

그에게 절박한 갈등이 일어났습니다. 말과 사람을 상대로

Bakın, ateş de ona göre hareketlendi. Kesinlikle bir hava akımı var.

보세요, 불꽃도 흔들립니다 바람이 들어오는 게 확실해요

Diğer bir yarısı ise gücendirici bir şey söylediği için ona bağırıyor.

나머지 반은 애비에게 비난하듯 소리치고 있어요.

Ve bu bana, ona sadece bugün sahip olmaktan daha anlamlı geliyor.

소유하는 것보다 더 의미있게 느껴집니다.

Muhtemelen insanların ona kötü davranmasına, ateş etmelerine şaşırdı, o yüzden hemen kaçmadı.

사람들의 그런 반응에 굉장히 놀랐을 거예요 그래서 바로 도망가지 않은 거죠

Ona bir şey öğretecek bir annesi ya da babası yok. Tek başına.

‎생존법을 가르쳐 줄 ‎부모도 없어요, 철저히 혼자죠

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

민속학자 조너선 영은 오무카데의 유일한 적수는 사람의 타액이 묻은 무기라고 합니다