Translation of "Hayal" in Arabic

0.122 sec.

Examples of using "Hayal" in a sentence and their arabic translations:

Hayal edin:

تخيّلوا ذلك:

hayal ediyorsunuz.

إنما تتخيله.

Hayal et. '

تخيل ذلك."

Hayal edilemez!

غير معقول

hayal edip inanabilirsiniz

بأنك تتنفس الصفاء، والنور الساطع

Şunu hayal edin:

تخيل هذا:

Hayal kurmak istiyorum.

أريد أن أحلم.

Hayal kırıklığına uğradım.

لقد أُصبت بالخيبة.

hayal kırıklığı ve yılgınlıktır.

الإحباط والخيبة

Kızgınlık, üzüntü, hayal kırıklığı

مشاعر الغضب والحزن والإحباط

Yani şöyle hayal ediyorum.

يعني أنا أتخيله هكذا.

hayal gücünüzü serbest bırakmak.

هي إطلاق العنان لخيالك.

Ve kesinlikle hayal kurmuyorlar.

وبالتأكيد لا يتخيلون.

Şu durumu hayal edin:

تخيلوا الوضع التالي.

Eğer hayal etmesi mümkünse.

إذا كنت تستطيع تخيل ذلك

Kuş olduğumu hayal ettim.

تخيلت أني طير.

Bu bir hayal mi?

هل هذا حلم؟

Beni hayal kırıklığına uğrattın.

خذلتني.

Sanatsal faaliyetler, hayal gücü,

الفعاليات الفنية، قوة الخيال

Hayal kurun, harekete geçin,

احلموا، خذوا خطوات،

Beni hayal kırıklığına uğratma.

لا تخيب ظني بك!

Beni hayal kırıklığına uğrattı.

- لقد خذلني.
- لقد خيّبني.
- لقد خيّب آمالي.

- Bu hayal gerçekleşecek.
- Bu rüya çıkacak.
- Bu hayal gerçek olacak.

هذا الحلم سَيَتَحَقَّق.

Şimdi şunu bir hayal edin:

ولكن تخيلوا معي هذا المشهد للحظة.

Bakın ortamı bir hayal edin.

انظروا، تخيلوا الوضع.

Şimdi, hayal etmeyi durdumanızı istiyorum

والآن، أطلب منكم أن تتوقفوا عن التخيل

Ne olmayı hayal ettiğini sorduğumda,

أسألها ماذا تريد أن تصبح

Ne yemeyi hayal ettiğini söylerdi.

فتخبرني ماذا تريد أن تأكل.

hayal edemeyeceğimiz raddede dehşet verici.

‫إنما هي قصة رعب فردية‬ ‫على مستوى لا يمكننا تصوره.‬

Zihninizde bir ekran hayal edin,

تخيل شاشة في عقلك،

Yoksa ben mi hayal ettim?

‫أم أنني كنت أتخيل؟‬

Bir saniyeliğine hayal etmenizi istiyorum --

أريدكم جميعا أن تتخيلوا للحظة--

Çok ağır hayal kırıklığı yaşarsınız.

ستصابون بإحباط شديد.

Bir yaz medeniyeti hayal edin,

تخيلوا حضارة صيفية

Başarısızlıkla gelen hayal kırıklığını yaşamazlar.

ولا يواجهون خيبة الأمل التى تصحب الفشل.

Tüm iş kategorisini hayal edebilirsiniz.

و ملايين من الناس التي باستطاعتها أن تنجزها.

Bahsettiğim hayal gücü ile süslenmiş

مزينة بالخيال الذي ذكرته

Tom'dan dolayı bu hayal gerçekleşmeyecek.

هذا الحلم لن يتحقّق أبدا بسبب توم.

Hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştım.

حاولت أن لا أظهر بأنني خائب الأمل.

Bazı güçlü distopya senaryoları hayal edebiliyorum,

أستطيع أن أتخيل بعض السيناريوهات البائسة

Başka bir gezegene gittiğinizi hayal edin

أنكم هبطتم على كوكب فضائيين،

şu an hâlâ çoğu hayal gibi.

وحتى الأن الكثير منها ما زال مشوش.

Bir hayal sona ererken diğeri başlıyordu.

لذلك كان هذا حلمًا ينتهي وآخر يبدأ.

Onun yavrularından biri olabileceğini hayal ettik.

‫تخيّلنا نوعًا ما أنه قد يكون أحد صغارها.‬

Amacım onu hayal kırıklığına uğratmak değildi.

لم أكن أقصد إحباطها.

Gökyüzünde uçmayı hiç hayal eder misin?

هل سبق لك أن حلمت بالطيران في السماء؟

hayal gücünün öğrenme sürecine aktif katılımı,

المشاركة الفعالة في تعلم قوة الخيال

Tom hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.

حاول توم أن لا يظهر بأنه خائب الأمل.

O hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.

حاولت أن لا تظهر بأنها خائبة الأمل.

Bir partiye gitmek için hazırlandığınızı hayal edin.

تخيّل أنك تستعدُّ للذهاب إلى حفلةٍ.

[Tek bir hayal bin gerçekten daha güçlüdür.]

" حلم واحد أقوى من ألف واقع "

üzüntü, hayal kırıklığı ve hatta depresyon hissedersin.

تشعر ب الحزن, الإحباط و وأحيانا باليأس و الاكتئاب.

Hayatımızın nasıl olabileceği hakkında korkmadan hayal kurarız.

ونحلم بلا خوف عن ما قد تبدو عليه حياتنا.

Belki de tüm kıtaları gezmeyi hayal etmiştiniz.

ربما حلمت بالسفر لكل قارة.

Ve sebepleri hayal edebileceğinizden çok daha fazlasıydı.

والأسباب هي أكثر مما يمكن أن تتخيل.

Bu çalının büyüyebileceği yerleri hayal dahi edemezsiniz.

‫لن تتخيلوا الأماكن ‬ ‫التي يمكن لهذه الشجيرة النمو فيها.‬

Ve geleceğimiz hakkında hayal kurmayı öğrettiği için.

وكيف نحلم بمستقبلنا.

Çünkü hiç de hayal ettiğim gibi görünmüyordu.

لأن شكله كان مغايرًا تمامًا لما تخيلته في ذهني.

Yani Twitch'de ne olup bittiğini hayal ettiğinizde

لذا عندما تتخيل ماذا يحصل على منصة "Twitch"،

Bu parçaların seti, şehrin bu hayal gücü,

وعدة الأشياء هذه وتخيل هذه المدينة،

Muazzam bir hayal gücü ve enerji harcıyor.

إنها المدينة الكبيرة سريعة الزوال.

Yapmak istediğimiz değişikler, sadece hayal ederek gerçekleştirilemez.

فالتغييرات التي نرغبُ فيها، لا يمكنُ تحقيقها من خلال الحلم فقط

Başarısız oluruz, hayal kırıklıkları ve aksiliklere katlanırız.

نفشل ونعاني من خيبات الأمل والإخفاقات.

Bir umut işte benimki hayal işte sadece

الأمل لي إنه مجرد حلم

Dünyanın en güçlü ordusunu bir hayal edin

تخيل أقوى جيش في العالم

Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.

- مستوى التعليم في العالم مخيب للآمال.
- التعليم في هذا العالم يُخيِّبُ آماليْ.

Tom gerçeklik ve hayal arasındaki farkı bilmiyor.

يجهل "توم" الفرق بين الحقيقة و الخيال

Televizyonsuz hayatın nasıl olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

هل يمكنكم تخيل كيف ستكون الحياة بدون تلفزيون؟

Şimdi hayal edin tanıdığınız en iddialı insan,

تخيل، الشخص الأكثر حزماً من بين الذين تعرفهم،

Ama ikincisi çoğu zaman hayal bile edilemez

ولكن يستحيل تخيل السيناريو الثاني،

Gerçekten hamile değilsem çok hayal kırıklığına uğrayacağım.

إن لم أكن حقا حامل، فسأصاب بخيبة كبيرة.

Yani aynı anda hayal kırıklığı ve öfkeyi hissedebiliriz.

مثلاً، يمكن أن نشعر بالإحباط والغضب في وقت واحد

Şimdi sizden bir köpeğin ciğerlerini hayal etmenizi istyorum.

الآن أريدكم أن تتخيلوا رئتي الكلب.

Tekil bir açıdan bakılmasının beni hayal kırıklığına uğratmasıydı.

لأنّه كان يُنظر إلى الجاذبية من منظور واحد.

Hayal ettim bölüştüğümüzü Bir ekmeği oturarak ♪

♪ حلمت أن نقسم الخبز من خلال الجلوس ♪

O telefon konuşmalarının belirsizliği beni hayal kırıklığına uğrattı.

خيب أملي الغموض في تلك المحادثات الهاتفية.

Ama hayal edebileceğiniz gibi, tadı pek harika sayılmaz!

‫ولكن، كما يمكنك بالطبع أن تتخيل،‬ ‫مذاقها ليس بالرائع!‬

Ve benim gerçekliğimden ve oynamayı hayal ettiğim rollerden

ولم يتسن لها أن تكون أكثر بُعداً عن واقعي

Ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı.

وأحياناً الحزن وخيبة الأمل.

Belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..

باعتماده على القيم المُكتشفة سيصبح بالتدريج--

şimdi sizden, kendinizi bu şekilde hayal etmenizi isteyeceğim.

إذن فسأطلب منك أن تجرب وتتخيل طريقك إليه الآن.

Dünyada hayal edebileceğiniz her çeşit flora da dahil.

وأكثر من أي نبات موجود على سطح الأرض،

Ve bazen de hayal bile edemeyeceğiniz yönlerden eser.

وأحيانًا تأتي من اتجاهات لم تكن لتتخيلها.

- Benim yüzümü kara çıkarma.
- Beni hayal kırıklığına uğratma.

لا تتخلى علي.

O, sonuçlarla ilgili hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

إنه يبدو محبطا بسبب النتائج

Sağ taraf, hayal gücü, renk, görüntü, duygu, his.

الجانب الأيمن، قوة الخيال، الألوان، المناظر، الأحاسيس، المشاعر.

Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.

المعرفة لا تمثل شيئا، و الخيال هو كل شيء.

Bunu bozacak bir hata tam bir hayal kırıklığı olurdu.

عندما أستمر في الأمر يصبح غير ممتع.

Bütün zihninizi ve bedeninizi sardığını hayal edip buna inanabilirsiniz.

يملأ جسدك وعقلك.

Ya da sürünerek karaya çıkan bir balık hayal ederiz.

أو سمكة تزحف على الأرض.

O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu.

وحَلُم بعالمٍ خالٍ من كراسي المُقعدين المتحرّكة.

Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.

‫يمكنك أن تتخيل عندما تهطل الأمطار،‬ ‫كل هذه المياه ستتجه إلى الأسفل وتتجمع هنا.‬

Hayal kırıklığına uğrayan Kral Sigismund, askeri konsey talep etti.

طالب الملك سيجيسموند المستاء بمجلس حرب.

Bir gün uyandığınız ve bulamadığınız Arap şehirlerini hayal edin ...

مدنٌ عربية

hayal gücünü kullanarak öğrenme nasıl gerçekleşir, bunu bilmediğimiz için

كيف يصبح تعلم استعمال قوة الخيال حقيقة، لأننا لا نعلم هذا

Hadi hayal edelim ya da ben sizinle sözlü olarak paylaşayım

لنحاول فقط أن نتخيّل أو بإمكاني أن أشارككم به شفوياً

Çam ağaçlarıyla ve eğrelti otlarıyla kaplı bir manzara hayal edin.

لذا تصوروا منظرًا طبيعيًا مملوءًا بأشجار الصنوبر والسراخس.

Genelde böyle tanıştığım insanlar beni hep hayal kırıklığına uğrattıkları için,

عادة لأن الناس الذين قابلتهم هكذا دائما خذلوني،