Translation of "Yüzden" in Korean

0.038 sec.

Examples of using "Yüzden" in a sentence and their korean translations:

O yüzden...

자...

Bu yüzden de...

그래서

Bu yüzden buradayım.

제가 여기 있는 이유이죠.

Bu yüzden devam edecek.

그러므로 이야기는 계속될 것입니다.

İşte bu yüzden ortağız.

그게 바로 저희가 파트너인 이유입니다.

Bu yüzden kendimize sormalıyız,

우리는 우리 자신에게

Bu yüzden tedbirli davranmalıyız.

경계하며 접근해야 합니다

Bu yüzden yaratıcı olmalısınız.

그러니 기지를 발휘해야죠

O yüzden isteğim şu:

이렇게 해보죠.

O yüzden şunu unutmayın:

이것만 기억해 주십시오:

O yüzden şansınızı deneyin.

시도를 해봐야 합니다.

O yüzden işinize giderken

여러분들은 출근할 거고

Bu yüzden niteliksiz öğretmenler,

학생들간의 부족한 소통과

İşte bu yüzden başardım."

그것이 제가 성공한 이유입니다."

Bu yüzden, "kazanıyorum" diyebiliyorum

저는 그 순간들을 이겨냈습니다

Bu yüzden bambaşka bir dünyadır.

그러니 그건 다른 세상 이야기야

Ben de bu yüzden azmettim.

그래서 저도 노력했습니다

Bu yüzden tekerlekli sandalye kullanıyorum.

제가 지금 휠체어에 앉아 있는 이유죠.

Bu yüzden sorular sormak önemli,

질문을 하는 것이 중요한 이유는

Bu yüzden Berlin'e geri döndüğümde

다시 베를린으로 갔습니다.

Bu yüzden araştırmamı beklemeye aldım

그래서 연구를 중단하고

Bu yüzden, eğitimime devam ettim,

그래서 저는 다시 학교를 다녔고

Bu yüzden onlara kodlama öğreteceğiz.

지금부터 코딩을 가르칩니다.

O yüzden iki şey yapmalıyız.

우리는 두 가지 일을 해야합니다.

Bu yüzden, yavrulayan ıstakozları yakalamıyorlar.

번식중인 바닷가재들은 수확해가지 않았습니다.

İşte bu yüzden sıkışıp kalmışız.

우리가 갇힌 이유가 바로 이겁니다.

Işte bu yüzden Twitch'i başlattım --

그것이 트위치(Twitch)를 시작한 이유입니다.

Bu yüzden de anahtarı aramamışsındır.

아마 다가가려 하지 않을지도 모르죠.

Bu yüzden uçakta hiç uyumam.

그래서 저는 비행기에서 절대 잠을 자지 않습니다.

Bu yüzden karmaşık bir durum.

따라서 양면성을 가지기도 합니다.

Bu yüzden babamı görmeye gittim.

그래서 전 아버지를 보러 갔습니다

O yüzden, milyonlarca yıl boyunca

‎그래서 문어는 수백만 년 동안

Bu yüzden, eğitim çok önemli.

그래서 교육이 매우 중요합니다.

İşte bu yüzden "Mücadelenize güvenin" diyorum.

이것이 왜 제가 "자신의 노력을 믿어야 한다"고 말하는 것입니다.

Bu yüzden gelmemi istediklerinde hayır diyemedim.

그 둘이 이곳에 출연해달라고 해서 사실 어쩔 수 없이 왔습니다.

Üşümeye başladım. Bu yüzden zaman kaybetmeyelim.

체온이 떨어집니다 시간을 허비하지 맙시다

Ve bu yüzden güvenli olduğunu düşünüyor.

인체에 무해하다고 생각합니다.

O yüzden bunu öncelik yapmanız lazım.

그래서 시간 관리를 잘해야 합니다.

Bu yüzden sınıfta seks hakkında konuşmuyoruz.

우리는 수업시간에 성에 관해 말할리가 없죠.

Bu yüzden bu bir kısır döngü.

악순환인 거예요.

Bu yüzden küçük bir fabrika kurdu

그래서 그는 작은 공장을 세워

Bu yüzden bu tam bir başkaldırıydı.

우리의 모험은 반란이었습니다. 반란 그 자체였죠.

O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.

‎따라서 다가오는 위험을 ‎쉽게 보지 못하죠

Bu yüzden bu konuda aciz hissediyorum.

나는 이것을 감당할 수 없고

Bu yüzden onları bulmak epey zor.

그러니 이렇게 작은 것들을 찾는 것은 힘들죠.

Bu yüzden bir şeyler yazmaya başladım.

그래서 저는 글을 쓰기 시작했습니다.

Bu yüzden teknoloji hızla ilerlemeye devam ederken

기술이 빠르게 도약할수록

Hâlâ açım, bu yüzden bir öğün yemeliyim.

아직 배가 고파서 배부르게 먹어야겠어요

Bu yüzden helikopteri çağırıp hemen hastaneye gitmeliyiz.

헬기를 불러서 빨리 병원으로 가야 합니다

İşte bu yüzden ağzın “o” şeklini alır.

여러분의 입 모양이 “오” 모양으로 되는 이유는

Bu yüzden, dev çarpışma teorisini kurtarmaya çalışıyorduk.

그래서 우리는 거대충돌설을 살려보기로 했습니다.

Boynumu korumak istiyordum. Bu yüzden kolumu uzattım,

목을 보호하기 위해 팔을 내줬죠

O yüzden mercanlar ilginç bir savunma geliştirmiştir.

‎따라서 산호에겐 ‎흥미로운 방책이 있습니다

Bu yüzden yıkıldım ve orada onunla oturdum

그리고 아버지와 함께 그 곳에 함께 앉았습니다

Bu yüzden mahkemede sade bir İngilizceyle konuşurum.

그래서 전 법정에서 일상적인 영어를 씁니다.

Bu yüzden evde, günün sonunda 15 dakikalığına

그래서 15분 동안, 하루 일과가 끝나고

Bu yüzden bu yeni tasarımda zemin fışkıracak

새로운 디자인의 건축물이 세워질 것입니다.

Bu yüzden sonrasında kendileri ebeveyn olmada zorlanıyorlar.

그들이 가정을 이루고 아이를 키울 때 문제가 발생할 수 있습니다.

Bunun olacağını tahmin edemedim, bu yüzden göreceğiz.

그럴리는 없다치고, 그렇다면..

İşte bu yüzden gerekçeli muhakeme, "asker zihniyeti"dir.

그래서 우리가 동기화된 추론을 "병사의 사고방식"이라고 하는 겁니다.

Bu yüzden nasıl hissettiğiniz nasıl davranacağınızı direkt etkiliyor.

돈에 대해 어떻게 느끼는지가 모금 방식에 직접적으로 영향을 끼치죠.

Bu yüzden daha fazla kadın lidere ihtiyaç var.

더 많은 여성 지도자들이 필요한 것도 이런 이유죠.

Bu yüzden onların tavsiyelerine sırtımı dönmeye karar verdim

그래서 저는 제가 들었던 조언을 듣지 않고

Bu yüzden vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.

그리 오래지 않아 제 심부 체온이 회복됩니다

Bu yüzden tek sorumlu gelişmekte olan beyin değil.

그렇다고 자라고 있는 뇌만 탓할 순 없죠.

Hiç beklemediğim bir şeydi, bu yüzden çok şaşırmıştım.

아시다시피, 완전히 기대 이상이었기에 당시엔 감정이 들떠있는 상태였습니다.

Ben bir anneyim, bu yüzden çocuğumun geleceğini önemsiyorum.

저는 엄마이고, 그래서 아이들의 미래를 염려합니다.

O yüzden iyi bir doktor bazen hayır der

그래서 좋은 의사는 가끔 아니라고 말해요.

İşte bu yüzden video oyunlarında canlı yayın başladı.

그렇기 때문에 인터넷 생방송은 비디오 게임으로 인해 활발해진 것입니다.

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

일 때문에 분만실에 아내만 남겨둘 뻔하기도 했으니 말입니다.

Bu yüzden de ressam olarak favori tekniğim soyutlama.

제가 예술가로서 개인적으로 가장 좋아하는 수단은 추상화입니다.

Bu yüzden bir hümanist olarak geçmişin geçtiğine inanıyorum;

인본주의자로서 말씀드립니다. 과거는 지나갔습니다.

Bu yüzden biraz daha düşündüm ve dedim ki

좀 더 고민해보다가 결정했죠.

O yüzden gündelik aktivitelerin kısa videolarını da yaptık,

그래서 일상 생활을 담은 영상을 촬영했는데요.

Bu yüzden probleme farklı bir açıdan yaklaşmaya karar verdim.

그래서 저는 다른 각도에서 문제를 바라보기로 했습니다.

Bu yüzden sorunu daha doğru bir şekilde yeniden çerçevelendirirken

우리가 문제를 좀 더 제대로 인식하고

2015'te bu öğretmenlerden sekizi bu yüzden hapse girdi

2015년, 8명의 교사가 그 사건으로 감옥에 갔습니다.

Bu yüzden böcekler daha serin bir yerde saklanıyor olacaklar.

따라서 생물들은 어디든 서늘한 곳에 숨어 있을 겁니다

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

방울뱀에게 물리면 치명적이니 조심해야 합니다

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

방울뱀에게 물리면 치명적이니 조심해야 합니다

Bu yüzden helikopteri çağırıp bu zehri hızlıca hastaneye ulaştırmalıyız.

헬기를 불러서 빨리 병원으로 가야 합니다

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir, bu yüzden dikkat etmeliyiz.

방울뱀에게 물리면 치명적이니 조심해야 합니다

Ama kibar olma gereği hissediyorlar ve bu yüzden ilerleyemiyorlardı.

공손함이라는 기준이 그들의 발전을 막고 있었는데,

O yüzden doğa uykuya karşı bir güvenlik önlemi oluşturmadı

대자연은 수면 부족에 대한 안전망을 만든 적이 없고,

Bu yüzden cankurtaran beni ne görebilmiş ne de duyabilmişti.

그는 제가 발버둥 치는 것을 보거나 듣지 못했죠.

Bu kaya duvarlar yolumuzu kapatıyor. Bu yüzden biraz dolaşacağız.

이 암벽들 때문에 잔해로 곧장 갈 수 없으니 우회해서 가야 합니다

İşte bu yüzden insanları devreye sokmak bu kadar mühim.

동시에 이는 사람들의 참여가 그토록 중요한 이유이기도 합니다.

Bu yüzden, bazılarımız Namche'ye dönüp odun ve kereste topladılar.

그래서 일부 사람들이 남체로 돌아가 나무를 베어 왔습니다.

Iş arkadaşlarıyla bira içmek istiyor. O yüzden kantine... Tamam

친구들과 맥주를 한잔 하러 가겠지

Bu yüzden, inandığın şeyleri sökmeye çalışan bir atmosfer var.

수용소는 위구르족이 믿는 걸 뿌리째 뽑으려는 분위기죠

Buna kendin karar verdin, bu yüzden sana teşekkür ederim.

네가 그렇게 하기로 결정했을뿐. 그래서 너에게 고마워."

Bu yüzden teknoloji çok daha hızlı ilerlemeye devam etse de

그래서 기술이 계속 더 빠르게 발전할수록

Bu yüzden lütfen kartlardan birini bana doğru ittiğinizi hayal edin.

제게 이 카드들 중 하나를 민다고 가정해보세요.

Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.

그러니 물 밖으로 높이 올라가야죠