Translation of "Zarar" in Japanese

0.018 sec.

Examples of using "Zarar" in a sentence and their japanese translations:

Zarar verildi.

もう手遅れだ。

Zarar vermeyerek başlayın.

害を及ぼさないことから始めてください

Kendine zarar vereceksin.

怪我をするよ。

O zarar vermez.

痛くはありません。

- Egzersiz eksikliği sağlığınıza zarar verebilir.
- Hareketsizlik sağlığınıza zarar verebilir.

運動不足が健康に害を及ぼすかもしれない。

Size hiçbir zarar gelmeyecek.

- 君がひどい目にあうことはないよ。
- 君に害は及ばないよ。

Çatı fırtınadan zarar görmüştü.

屋根は嵐の被害を受けました。

Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.

汚染が地球を傷つけている。

Amacım zarar vermek değildi.

- 私は悪意があってしたのではない。
- 悪気は無かったんです。

Dolu ekinlere zarar verdi.

ひょうが作物に被害を与えた。

Sigara sana zarar verir.

たばこを吸うことは害を与える。

Bu bize zarar verecek.

それは我々に危害を及ぼすだろう。

Köpek size zarar vermeyecek.

その犬はかみついたりしませんよ。

Kimseye zarar vermek istemem.

誰も傷つけたくない。

Amacım zarar vermek değildir.

- 私には悪意はありません。
- 悪気はないんだよ。

Onun çatısı zarar gördü.

彼は家の屋根を壊された。

Birine yarar ötekine zarar.

- 甲の食物は乙の毒。
- ある人の食べ物が別の人には毒。

Ses tellerine hiçbir zarar vermemiş.

喉への損傷が全くないということ

Ve buzullarımızın sağlığına zarar verir.

そうなると 氷河の状態が悪化します

Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.

政府は国内問題に頭を抱えている。

Ayakkabım zarar gördü. Acı içindeyim.

靴が痛くてとてもつらい。

Sigara içmek akciğerlerinize zarar verir.

喫煙はあなたの肺をボロボロにする。

Sigara içmek ciğerlerine zarar verdi.

喫煙が彼の肺を冒した。

Bazı ilaçlar bize zarar verir.

害になる薬もある。

Kötü hava törene zarar verdi.

悪天候が式を台無しにした。

Kötü kitaplar sana zarar verecek.

悪い本は害を与える。

Şirket büyük bir zarar yaşadı.

その会社は大損害を受けた。

Fırtına ürünlere çok zarar verdi.

嵐は作物に大きな損害を与えた。

O, zarar için John'u suçladı.

彼女はその損害をジョンのせいにした。

O zarar için John'u suçladı.

彼女はその損害でジョンを非難した。

Zarar beş milyon yeni buldu.

損害は500万円に上った。

Don ürünlere çok zarar verdi.

霜が作物に大きな損害を与えた。

Erken kalkmazsan, sağlığına zarar verirsin.

早寝早起きをしないと、健康を害しますよ。

Tayfun ürünlere çok zarar verdi.

台風は作物に大きな損害を与えた。

Tom asla Mary'ye zarar vermezdi.

トムは決してメアリーを傷つけることはない。

Sana zarar vermek niyetinde değilim.

私は君に悪意はない。

Fırtına ekinlere büyük zarar verdi.

嵐は作物に大損害を与えた。

Tayfun bitkilere çok zarar verdi.

台風は作物に大きな損害を与えた。

1000 dolar zarar tahmin ettik.

私達はその損害を1000ドルと見積もった。

Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.

私たちは台風で家の屋根を壊されました。

Sel, ekinlere büyük zarar verdi.

洪水が、作物に大損害を与えた。

Amacım size zarar vermek değildi.

- 私はあなたに害を与えるつもりはなかった。
- 悪意はなかったんだよ。

Niyetim sana zarar vermek değildi.

君を傷つけるつもりはなかったのです。

Tom Mary'ye hiç zarar vermedi.

トムは決してメアリーを傷つけなかった。

Bu plastik, yangından zarar görmez.

このプラスチックは火によって損傷を受けない。

Zarar üç milyon yene ulaştı.

赤字が300万円に達した。

Tom Mary'ye zarar vermeye çalıştı.

トムはメアリーを傷つけようとした。

İnsanların hislerine zarar vermekten kaçınmaya çalışmalısınız.

人の感情を害さないようにしなければならない。

Sigara içmek size çok zarar verecektir.

喫煙は君に大いに害になる。

Sigara içmek faydadan çok zarar verir.

喫煙はあなたのためになるというより害になる。

Size zarar verecek böyle kitaplar okumamalısınız.

害になるような本は読んではいけない。

Sıradan bir uyarı birine zarar verebilir.

何気なく言った言葉も誰かを傷つけることがある。

Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?

テレビは子供に害があると思いますか。

Aşırı sigara içmek sağlığa zarar verir.

たばこの吸い過ぎはあなたの健康を害する。

Sel köye bir sürü zarar verdi.

その洪水は村に大変な被害をもたらした。

Ürünler fırtınadan kötü şekilde zarar gördü.

嵐で作物がひどくやられた。

Zarar bize çok paraya mal olacak.

被害額は相当なものになるだろう。

Çok fazla yiyerek midenize zarar vermeyin.

食べ過ぎておなかを壊すなよ。

Polisin zarar verme niyetinde olduğunu söylemiyorum.

警察がわざと被害を加えようとしていると言っているのではありません。

Binalar dün gece fırtınadan zarar gördü.

昨日の嵐で建物は被害を受けた。

Karbon dioksit bazen insanlara zarar verir.

二酸化炭素によって危害を被ることがある。

Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.

彼はたばこの吸いすぎで体を壊した。

Siparişiniz zarar gördüğü için çok üzgünüz.

ご注文の品が破損していたとのことで、お詫び申し上げます。

Çok sayıda ev depremde zarar gördü.

この地震で非常に多くの家が被害を受けた。

Bu ot kıran insanlara zarar vermez.

この除草剤は人間には無害だ。

Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.

かんばつはそこの農作物をだめにしてしまった。

O sana herhangi bir zarar vermez.

あなたに危害を加えることはありません。

O bir sineğe bile zarar veremez.

彼女はハエも傷つけない。

Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.

日の当たるところで読書をすると目を痛めることがある。

Bu da sayısız aileyi yıkıp zarar veriyordu.

数えきれない数の家族が 崩壊し 被害を受けました

Ayrıca oyunda Kendine Zarar Verme'yi de gösteriyoruz.

「自己破壊」も登場します

Çok fazla egzersiz yarardan çok zarar getirebilir.

運動のしすぎは有害無益に成りうる。

Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.

一食くらい食事を抜いてもたいしたことないよ。

Sadece bir kelime bir kişiye zarar verebilir.

ほんの一言が人を傷つけることもある。

Ona zarar vermekten korktukları için sessiz kaldılar.

彼らは彼女を怒らせないように黙っていた。

- Alkol, karaciğere zararlıdır.
- Alkol karaciğere zarar verir.

アルコールは肝臓に被害をもたらす。

Bazı ilaçlar size faydadan çok zarar getirir.

薬によっては、役に立つどころか逆に害になるものもある。

Biz bin dolar zarar olacağını tahmin ediyoruz.

損害は千ドルと見積もりしています。

Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.

そんなゲームばっかりしてたら目悪くなるよ。

Sigorta şirketi zarar için onu telafi edecek.

保険会社は彼女の損失を補償するだろう。

Böyle bir şey yapmak zarar verici olurdu.

そんなことをしたら逆効果になる。

Alçaltıcı, kendine zarar veren, şiddet yanlısı olduğunu söylüyor.

反教育的で 侮辱的で 自滅的で 暴力を礼賛し―

Işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

聴覚がダメージを受けたことを確信します

Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.

睡眠不足が彼女の健康をむしばんでいた。

Ev, yangın çabuk söndürüldüğü için fazla zarar görmedi.

火はすぐに消されたので、その家はあまり被害を受けなかった。

Kimileri televizyonun faydadan çok zarar getirdiğini iddia ediyor.

- テレビはためになるというよりもむしろ害になると主張する人もいる。
- テレビは有害無益だと言う人もいる。

Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.

ジョー一杯くらいビールを飲んでもかまわないだろう。

Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.

ときおり、私たちは誰かほかの人の感情を害さないために嘘をつくことがある。

Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.

たばこは百害あって一利なし。

- Dedikodu onun ününü rencide etti.
- Dedikodu namına zarar verir.

その噂で彼の名声が傷ついた。

Duygularınıza zarar vermiş olabilirim, ancak bu benim niyetim değildi.

私はあなたの感情を傷つけたかもしれませんが、そのつもりはありませんでした。

Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.

このスキャンダルにより我が社はひどくイメージダウンしてしまった。

Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.

いずれにしてもあなたを傷つける意図はありません。

- Kaza onun şöhretine zarar verdi.
- Bu olay onun ününü zedeledi.

その事件は彼の名声を傷つけた。

Günlük hayatımda sağlığıma zarar vermemek için vücudumla çeşitli şekillerde ilgileniyorum.

健康を害さないように、常日頃から、体に対して様々な気配りをしています。

- Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
- Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.

私は彼の損なわれた名声を取り戻そうとした。

Ama ilaçlara zarar veren o değil. Bu muhtemelen bir maymunun işi.

でもくすりはいじってないな サルかもしれない

Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.

言葉は時をまちがえると、有害無益である。

Bunu kendileri kendilerine yapmadıkları sürece kendine zarar vermeyi kimsenin anlayabileceğini düşünmüyorum.

リスカしてる人の気持ちはしてる人にしか分かんないと思う。

Kaçmak isterler ama bazen gitmeden biraz zarar vermek isterler. Saldırılarda bunu görüyoruz.

逃げたいが その前に ダメージを与えようとする