Translation of "Veriyor" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Veriyor" in a sentence and their japanese translations:

İşçiliğine emek veriyor.

彼はものづくりに力を入れている。

Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.

汚染が地球を傷つけている。

O yumuşaklık hissi veriyor.

それは触ると柔らかい。

Bana pas veriyor musun?

それ、私を口説いてるの?

O, kaçamak cevap veriyor.

彼女はその話にふれようとはしません。

20 yıldır ders veriyor.

彼は20年間教職にある。

Bunu Tom'a veriyor musun?

これ、トムにあげるの?

Onlar ücretsiz numuneler veriyor.

無料で見本を配っています。

Analiz aşağıdaki sonuçları veriyor.

この分析では次の結果が出ている。

Onlara dijital teknoloji dersi veriyor,

デジタル技術の指導や

Oda arkadaşım bir parti veriyor.

ルームメイトがパーティーをやるんだよ。

Köpek John adına karşılık veriyor.

その犬はジョンというなまえです。

Köpek Blackie adına cevap veriyor.

その犬はクロと呼ぶとやってくる。

Oradaki çocuk sana selam veriyor.

あそこにいる男の子が君におじぎをしているよ。

Ofis bir veda partisi veriyor.

全従業員がお別れパーティーをしている。

Babam tüm maaşını anneme veriyor.

- 父は母に彼の給料全額を渡している。
- 父は母に給料全額を渡している。

Baba tüm maaşını anneye veriyor.

父は母に彼の給料全額を渡している。

Her zaman karısına hediyeler veriyor.

彼はしょっちゅう奥さんにプレゼントをしてばかりいる。

O bütün dikkatini ona veriyor.

彼は全身を耳にしている。

O mağaza iyi hizmet veriyor.

あの店はサービスが良い。

O bize tarih dersi veriyor.

彼は私達に歴史を教えています。

O, profesöre oldukça değer veriyor.

彼はその教授を大いに尊敬している。

Ve bana ışık veriyor. Tamam, gidelim.

明かりがついた よし 行こう

Ve yazın çeşit çeşit meyve veriyor.

夏になると とても多様な果実をつけます

Erkekler şu iki tepkiden birini veriyor.

男性の反応は 次の二つに大別されます

Soru sadece bir yoruma izin veriyor.

その問題には一つの解釈しかない。

O, bu gece bir parti veriyor.

彼女は今夜パーティーを開きます。

O, gönüllü olarak size destek veriyor.

彼はあなたをすすんでサポートします。

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.

彼は高利でお金を貸している。

O, eski arabasına hâlâ değer veriyor.

彼はいまだに古い車を愛用している。

Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.

日本は今も景気後退から立ち直ろうと努力を続けている。

Kimseye bir şey söylememeye söz veriyor musun?

誰にも何も言わないと誓いますか?

Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.

‎この‎漏斗(ろうと)‎で ‎卵に酸素を送っている

Gemi ile seyahat etmek bize büyük zevk veriyor.

船で旅行するのは私たちにはとても楽しい。

Bu kitap bize iyi bir ekonomi fikri veriyor.

この本を読むと、経済学のことがよくわかる。

Bu kek içinde peynir varmış gibi tat veriyor.

このケーキはチーズの味がする。

Greenpeace çevreyi korumak için büyük bir mücadele veriyor.

グリーンピースは環境保護のために困難な戦いをしています。

Aynı zamanda onları ele veriyor. Çoğu av hüsranla sonlanıyor.

‎相手からも見られる ‎成功することは少ない

Mary bana pek değer veriyor gibi görünmüyor, değil mi?

メアリーは私が好きではないみたいですね。

En sevdiğin rock grubu haftanın hangi günleri konser veriyor?

ごひいきのロックグループは何曜日と何曜日にやっていますか。

- O, onu çok seviyor.
- O, ona çok değer veriyor.

彼女は彼をとても愛しています。

Hiç kimseye bir şey söylememek için söz veriyor musun?

誰にも何も言わないと誓いますか?

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

資金の少ない学校は その分 質の低い備品や時代遅れの設備で

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

広い居住区や実験スペースが 作れます

Bu yüzden kilo veriyor ve muazzam bir güç kaybına uğruyor.

‎体重はどんどん減り ‎体力が失われていく

- Öğretmenimiz bize çok ödev verir.
- Öğretmenimiz bize çok ödev veriyor.

うちらの先生って、宿題が多いんだよ。

- O oğluna çok fazla para veriyor.
- Oğluna çok fazla para verir.

彼女は息子にあまりにも大量のお金を与えた。

- Okumak bana büyük bir zevk verir.
- Okumak bana büyük zevk veriyor.

読書は私の大きな楽しみです。

- Mary öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.
- Mary öğretmenin sorusuna cevap veriyor.
- Mary öğretmenin sorusunu cevaplıyor.

メアリーは、先生の質問に答えています。

Ken çocuklarının kendi tarzlarını seçmelerine izin veriyor, bu yüzden onlar gece geç saatlere kadar yatmıyorlar.

ケンは子供たちにすきなようにやらせておくので、子供たちは夜遅くまで起きている。

- Neden ABD hükümeti insanların silah sahibi olmalarına izin veriyor?
- Neden ABD hükümeti insanların silah almalarına izin verdi?

- なぜアメリカ政府は国民が銃を持つことを許しているのですか。
- どうして合衆国政府は人々が銃を持つことを許しているのだろう?

- Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
- Neden ben onların tek şikayet ettiğiyim?Onlar sadece benim üzerimden örnek veriyor ve beni günah keçisi olarak kullanıyorlar.

なんで俺だけが文句言われるのかな。一罰百戒のつもりでスケープゴートにされたんじゃかなわないよ。