Translation of "Uyanık" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Uyanık" in a sentence and their japanese translations:

- Uyanık mısın?
- Uyanık mısınız?

起きてる?

Uyanık mısın?

起きてる?

Tom uyanık.

トムは寝ていない。

Uyanık kal.

眠っちゃダメ。

Tom uyanık mı?

トムはもう起きました?

Hâlâ uyanık mısın?

まだ起きてる?

Gerçekten uyanık mısın?

あなた本当に起きてるの?

Uyanık olsan iyi olur.

油断してはいけません。

Henüz tamamen uyanık değilim.

私はまだはっきりと目が覚めてない。

Ben yatakta uyanık yatıyorum.

私はベッドで横になった。

Kahve beni uyanık tutar.

- 私はコーヒーを飲むと眠れない。
- コーヒーを飲むと眠くならない。

Tom hâlâ uyanık mı?

トムはまだ起きてるの?

Uyanık olmak hayatta olmaktır.

目が覚めているということは、生きているということである。

Yangına karşı uyanık olun.

火には、用心しなさい。

Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.

起こりうる危険な事態に対して警戒を怠らないほうがいい。

Onu düşünerek saatlerce uyanık yattı.

彼は彼女のことを考えて何時間も目を覚ましたまま横になっていた。

O bütün gece uyanık yattı.

彼女は一晩中目をさましていた。

Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.

暑さで一晩中眠れなかったのさ。

Gürültü yüzünden bütün gece uyanık kaldım.

騒音のために私は一晩中目をさましていた。

Dün gece 2.30'da uyanık mıydın?

昨日の夜の2時半って、起きてた?

Gece geç saatlere kadar uyanık kalmamalıydım.

徹夜するんじゃなかった。

Genellikle geç saatlere kadar uyanık kalırım.

私には夜更かしの習慣がある。

MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız

(マット)ベッドに入ってから 起きたままでいるなら

Benden binlerce kat daha uyanık ve zekiydi.

‎僕の何千倍も ‎感覚が鋭くて賢い

Hemşireler hastalarının rahatı için uyanık kalmak zorundadır.

- 看護婦は患者の快適さに配慮しなくてはいけない。
- 看護婦は患者の安楽に気をつけなければならない。

Geç saatlere kadar uyanık kalmasan iyi olur.

遅くまでおきていない方が良い。

Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkınım.

私は宵っ張りするのは慣れています。

Ben öğrenciyken geç saatlere kadar uyanık kaldım.

私は学生時代にはもっとよる遅くまでおきていた。

Sürücüler kazalara karşı her zaman uyanık olmalılar.

車を運転する人は、常に交通事故に気をつけていなければならない。

Sadece konuşmak için gece yarısına kadar uyanık kaldık.

我々はしゃべりづめで夜半まで起きていた。

Ağır trafik gürültüsü beni bütün gece uyanık tuttu.

ひどい交通騒音のため、私は夜通し眠れなかった。

Tom uyanık kalmaya çalıştı fakat kısa sürede uyuyakaldı.

トムは起きていようとしたのだが、すぐに眠り込んでしまった。

Geç saatlere kadar uyanık kalmasan daha iyi olacak.

遅くまでおきていない方が良い。

Kendimi uyanık tutmak için bir bardak çay içtim.

私は眠気覚ましに紅茶を飲んだ。

Bu kadar geç saatlere kadar neden uyanık kalıyorsun?

- どうしてこんな遅くまで起きてるの?
- なんで夜更かししてるの?

Tom ve Mary'nin ikisi de hala uyanık mı?

トムもメアリーも、まだ起きてる?

Tom ve Mary'nin ikisi de hâlâ uyanık mı?

トムもメアリーも、まだ起きてる?

Uyuyor olsamda uyanık olsamda, ben hep seni düşünüyorum.

寝ても覚めてもいつも君のことを考えている。

Uyanık kalmak için biraz daha kahve içmek zorunda kalabilirim.

眠くならないにはコーヒーを飲むのがいい。

O, her zaman gece geç saatlere kadar uyanık kalır.

彼はいつも夜更かしする。

Ben bir üniversite öğrencisiyken geç saatlere kadar uyanık kalırdım.

高校生の頃は夜更かしをしたものでした。

Tom'un yüksek sesle horlaması beni bütün gece uyanık tuttu.

トムのうるさいいびきで一睡もできなかった。

Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.

コーヒーを一杯飲むと頭が冴える。

Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.

コーヒーのおかげで退屈なコンサートの間眠らないでおくことができた。

Hala uyanık mısın? Bulunduğunuz yerde zaten saat üç, değil mi?

まだ起きてたの? そっちはもう3時でしょ?

Benim düşünceme göre, geç saatlere kadar uyanık kalmak senin sağlığın için kötüdür.

私の意見では、夜更かしは健康に悪い。

Üst kattaki bir çeşit parti beni son bir geceye kadar uyanık tuttu.

2階の誰かがやっているパーティーのおかげで、昨晩は夜の一時まで眠れなかったんだ。

Uyuyor olmamın ya da uyanık olmamın önemi yok, ben her zaman seni düşünüyorum.

寝ても覚めても、私はいつもあなたのことばかり考えています。

- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkın değilim.
- Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkın değilim.

- 僕は夜更かしをする事になれていない。
- ぼくは夜更かしする事に慣れていない。
- 遅くまで起きてるのに慣れてないんだよ。

- Yankesicilere karşı uyanık ol Ken.
- Yankesicilere karşı uyuma Ken.
- Yankesicilere karşı gözün açık olsun Ken.

ケン、すりには警戒しろよ。