Translation of "Tutar" in Portuguese

0.017 sec.

Examples of using "Tutar" in a sentence and their portuguese translations:

O, sözünü tutar.

Ele mantém sua palavra.

Beni deniz tutar.

Eu estou com enjôo.

Bebeği tutar mısın?

Você vai ficar com o bebê?

Bunu tutar mısın?

- Você se importaria em segurar isso?
- Você se importaria de segurar isto?

Balık tutar mısın?

Você pesca?

Bu tutar vergi içermektedir.

- Este montante inclui também os impostos.
- Esta quantia inclui também os impostos.

Kahve beni uyanık tutar.

Café me mantém acordado.

Tom bir günlük tutar.

Tom mantém um diário

Bu elmas servet tutar.

Este diamante custa uma fortuna.

Bu su tutar mı?

Isto contém água?

Tom üniformasını temiz tutar.

- Tom mantém o seu uniforme limpo.
- Tom mantém o uniforme dele limpo.

Takeshi İngilizce bir günlük tutar.

Takeshi tem um diário em inglês.

Odasını her zaman temiz tutar.

Ela sempre mantém seu quarto limpo.

O, İngilizce bir günlük tutar.

Ele mantém um diário em Inglês.

Gece seni ne uyanık tutar?

O que é que te mantém acordado à noite?

Verdiğin bütün sözleri tutar mısın?

- Você mantém todas as promessas que faz?
- Vocês mantêm todas as promessas que fazem?

Bir bira ne kadar tutar?

Quanto custa uma cerveja?

Sen sözlerini hep tutar mısın?

Você sempre cumpre sua palavra?

Onu sadece dualar hayatta tutar.

Somente as orações o mantêm vivo.

Tom her zaman sözünü tutar.

Tom sempre cumpre as promessas que faz.

- Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.
- Günde bir elma, doktoru uzak tutar.

Uma maçã por dia deixa o médico longe.

O, her zaman saçını temiz tutar.

Ela sempre mantém o cabelo limpo.

O her zaman kendini ön planda tutar.

Ele sempre se coloca em primeiro lugar.

Ona güvenebilirsin, o her zaman sözlerini tutar.

Podes confiar nela, sempre mantém as suas promessas.

Böylece bir yere gidemez. Bu beni güvende tutar.

para não poder sair daqui. Isso manter-me-á seguro.

Ateş yakmak her zaman iyidir. Avcıları uzak tutar.

É bom acender uma fogueira, pois afasta os predadores,

Onlar her zaman köpeği kapıya bağlı tutar mı?

Sempre deixam o cachorro amarrado ao portão?

Tom her zaman torpido gözünde bir harita tutar.

Tom sempre coloca o mapa no porta-luvas.

Ateş yakmak her zaman güzeldir, avcıları bizden uzak tutar.

É bom acender uma fogueira, pois afasta os predadores,

Göklere sihir hâkimdir. Güneş'in saçtığı elektronlar Dünya'yı bombardımana tutar.

Nos céus... há magia. Partículas elétricas provenientes do Sol atingem a Terra.

O az konuşan bir adam ama o her zaman sözünü tutar.

Ele é um homem de poucas palavras, mas sempre cumpre suas promessas.

Ve bu da beni yılanların, akreplerin ve karıncaların olduğu zeminden uzak tutar.

Assim, ficaria longe do chão, onde há cobras, escorpiões e formigas.

Bir alana bir bedava teklifinden kazanılan tutar, %25'lik indirimle aynı olurdu fakat...

economizado do cupom seria os mesmo 25% de desconto, mas o dinheiro gasto